MEZHEP TAKLİTÇİLİĞİNİN TEVHİD DİNİNE VERDİĞİ ZARARLAR
(9. YAZI)
Tevhid sisteminde Kur'an artı mezhepler karışmı bir din asla kabul edilemez.
Çünkü dinin tek sahibi Allah'tır.
"Dikkat et, halis din yalnız Allah'ındır"
( Zümer, 3)
"Deki: Bana, dini Allah'a has kılarak ona kulluk etmem emrolundu.
Bana Müslümanların(muvahhidlerin) ilki olmam emrolundu. Deki: Rabbime karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım.
De ki: Ben dinimde İhlas ile Ancak Allah'a kulluk ederim"
( Zümer, 11, 12, 13, 14 )
"Allah'ın yardımı ve zaferi gelip de insanların bölük bölük ALLAH'IN DİNİNE girmekte olduklarını gördüğün vakit"
(Nasr, 1,2)
Dolayısıyla Allah tarafından bize gelen, Allah'ın vahyi olan, dinimizin tek kaynağı Kur'an'ı Mübin'dir.
Tamamen rivayetlerin üzerine kurulu olan mezheplerin savunduğu dini yapıda ise Nebi (Aleyhisselam) adına tarihin en karanlık çağında uydurulan rivayetler,
sahabe'den geldiği varsayılan uygulamalar ve haberler, mezhep imamlarının bunlara dayanan veya kendinden kararları hep beraber karmakarışık anonim bir komisyon dini oluşmuştur.
Kuran'ı Mübin'i dinin tek kaynağı kabul eden şuurlu bir muvahhit için Kur'an'ın ortaya koyduğu din ile mezheplerin dini arasında ortak bir yol bulma şeklinde belalı bir yöntem düşünülemez.
Sağlıklı yöntem yalnızca Kur'an'ın din olduğunu anlayıp, dini yalnız ve yalnız Kur'an ekseninde anlama olmalıdır.
Kur'an'ın bir hükmünün nasıl anlaşılacağı ile ilgili bir anlaşmazlık olursa, çözüm Kur'an ehli muvahhidlerin görüşlerinin ortaya konması, Kur'an'ın kendi bağlam ve bütünlüğü içinde anlaşılması ile olacaktır.
",,,,,Eğer bilmiyorsanız zikir ( Kur'an) ehlinden sorunuz"
(Enbiya, 7)
Yoksa halkın, her konuda tek bir kişinin veya taklitçi ekölün tüm içtihatlarını sorgulamadan Allah tarafından gelmiş vahiy gibi benimsemesi hiçbir zaman akıllı bir çözüm yolu değildir.
Bir kişi bir konuda haklı iken, diğeri başka bir konuda haklı olabilir.
Ayrıca önceden bir yorumu benimseyen kişi sonradan fikrini değiştirebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder