KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER
(12.YAZI)
"Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'üne itaat edin, işittiğiniz halde 'ONDAN' yüz çevirmeyin"
( Enfal, 20)
Yukarıdaki âyette bulunan "Resulehu" "O'nun elçisi" Elçi olan Muhammed (Aleyhisselam) olabileceği gibi "kitab Resul" olan Kur'an'ın olması da uygundur.
Çünkü "Beşer Resul" fânidir, ölümlüdür, hayatı belli bir zaman ve coğrafya ile kayıt altına alınmıştır.
Vefat edinceye kadar canlı Kur'an "Beşer" olan Resul'dür.
Vefat ettikten sonra artık "Kitap" olan "Resul" devreye girecektir.
"Kitap Resul"ün hayatı ve tebliğ faaliyeti kıyamet gününe kadar sürecek olan Allah'ın evrensel mesajıdır.
"Kitab Resul'ün" hayatı zaman ile sınırlı değildir, bir coğrafyada zorunlu olarak ikamete mahkum edilemez.
"Beşer Resul" dünyanın bütün coğrafyalarına, şehirlerine, köy ve kasabalarına, dağ ve ovalarına, televizyon ve bilgisayarlarına, zihin ve akıllarına, beyin ve gönüllerine sirayet edecek kadar geniş ve külli bir potansiyele sahiptir.
Kısacası "kitap Resul'ün" ulaşamayacağı hiçbir yer yoktur.
Hiç kimse "kitap Resul'ün" maddi olarak önüne bir engel koyamaz.
Fakat Şia ve Ehli Sünnet'in sözde âlimleri rivayet ve ictihadlarıyla vahyin manasını bozarak önüne birçok barikatlar ve engeller koymuşlardır.
Bu âyette dikkatimizi çeken ikinci bir husus şudur.
Âyette "Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'üne itaat edin" denildiği halde, devamında 'O'NDAN' yüz çevirmeyin" denildi.
Halbuki doğrusu "Onlardan yüz çevirmeyin" olması gerekirdi.
Fakat burada "Resul" (Elçi) tamamen Allah'ı temsil ettiğinden,
'ONDAN' yüz çevirme Allah'tan yüz çevirme olacağı için böyle buyrulmuştur.
Yoksa Kur'an'ı Mübin'de böyle ince ve hassas bir sistem kurulmasaydı âyette kesinlikle bir gramer hatası olacaktı.
Yani aslında "O ikisinden (Allah ve Resulü) yüz çevirmeyin olması gerekirdi"
Âyetlerde bulunan "Resul" kavramı her şeyi değiştiriyor.
"Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman, Allah ve Resulü'ne uyun.
Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız"
(Enfal, 24)
Yukarıdaki âyette de geçen "Resul" kavramı "kitab Resul" hakkındadır.
Çünkü "Beşer Resul"ün hayatı fâni, "kitap Resul" ise kıyamet gününe kadar dâvetine icabet edenlere hayat vermeye devam edecektir.
Âyetlerde iman edenlerin Allah ile beraber "Resul'e" (Elçi'ye) de davet edilmesinin sebebi şudur.
Allah duyularla algılanan somut bir varlık olmadığındandır.
Yani akıl ve tefekkür ile insanın iradesine sığacak bir varlık olmadığından dolayı "Resul" (Elçi) ye de davet yapılmıştır. İnsanları Allah'ın hidayet yoluna ulaştıran tek şey Resul'dür.
Allah'ın hidayeti onunla birlikte inmiştir.
Kitap Resul ile Beşer Resul'den bağımsız olarak hiç kimse hidayet bulamaz.
Dolayısıyla somut olan "Resul'ün" (Elçin'in) davetine icabet duyularla kavranamayan Allah'a itaat olacaktır.
Çünkü "Allah hiç kimseye benzemez"
( Şura, 11)
İnsanlar sadece Allah'a itaat etmeye dâvet edilselerdi ne yapacaklarının bilincine sahip olmazlardı.
Fakat önlerinde emir ve yasakları, amel ve ahlak kuralları somut olan bir "Resul" (Elçi) olunca her şey yoluna girmekte, su akarını bulmaktadır.
Enfal 24 te de aynen 21.âyet gibi ilginç bir sistem kurulmuştur.
Şöyle ki, âyette "Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman, Allah ve Resulü'ne uyun. Ve bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer,,,,"
Yani âyette "Allah" ve "Resul" kavramları geçtiği halde "sizi çağırdıkları zaman" değil, "sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman" buyrulmuştur.
Çünkü "Resul" ( Elçi) Allah'ı temsil etmektedir. Yani Elçin'in davetine icabet Allah'a icabet olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder