26 Şubat 2018 Pazartesi

KUR'AN'IN "RESÜL" ANLAMINDA KULLANILDIĞI ÂYETLER
(12.YAZI)
"Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'üne itaat edin, işittiğiniz halde 'ONDAN' yüz çevirmeyin"
( Enfal, 20)
 Yukarıdaki âyette bulunan "Resulehu" "O'nun elçisi"  Elçi olan Muhammed (Aleyhisselam) olabileceği gibi "kitab Resul" olan Kur'an'ın olması da uygundur.
 Çünkü "Beşer Resul" fânidir, ölümlüdür, hayatı belli bir zaman ve coğrafya ile  kayıt altına alınmıştır.
 Vefat edinceye kadar canlı Kur'an "Beşer" olan Resul'dür.
 Vefat ettikten sonra artık "Kitap" olan  "Resul" devreye girecektir.
 "Kitap Resul"ün  hayatı ve tebliğ  faaliyeti kıyamet gününe kadar sürecek olan Allah'ın evrensel mesajıdır.
 "Kitab Resul'ün" hayatı zaman ile sınırlı değildir, bir coğrafyada zorunlu olarak ikamete  mahkum edilemez.
 "Beşer Resul" dünyanın bütün coğrafyalarına, şehirlerine, köy ve kasabalarına, dağ ve ovalarına,  televizyon ve bilgisayarlarına, zihin ve akıllarına, beyin ve gönüllerine  sirayet edecek kadar geniş ve külli  bir potansiyele sahiptir.
 Kısacası  "kitap Resul'ün" ulaşamayacağı  hiçbir yer yoktur.
 Hiç kimse "kitap Resul'ün" maddi olarak önüne bir engel koyamaz.
 Fakat  Şia ve Ehli Sünnet'in sözde âlimleri rivayet ve ictihadlarıyla vahyin  manasını bozarak  önüne  birçok barikatlar ve engeller koymuşlardır.
 Bu âyette dikkatimizi çeken ikinci bir husus  şudur.
 Âyette "Ey iman edenler! Allah'a ve Resul'üne itaat edin" denildiği halde, devamında 'O'NDAN' yüz çevirmeyin" denildi.
 Halbuki doğrusu "Onlardan yüz çevirmeyin" olması  gerekirdi.
 Fakat burada "Resul" (Elçi) tamamen  Allah'ı temsil ettiğinden,
'ONDAN' yüz çevirme Allah'tan yüz çevirme olacağı için böyle buyrulmuştur.
 Yoksa Kur'an'ı Mübin'de  böyle ince ve hassas  bir sistem kurulmasaydı âyette kesinlikle  bir gramer  hatası olacaktı.
 Yani aslında "O ikisinden (Allah ve Resulü)  yüz çevirmeyin olması gerekirdi"
Âyetlerde bulunan "Resul" kavramı her şeyi değiştiriyor.
 "Ey iman edenler!  Hayat verecek şeylere sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman, Allah ve Resulü'ne uyun.
Ve bilin ki,  Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun  huzurunda toplanacaksınız"
(Enfal, 24)
  Yukarıdaki âyette de  geçen "Resul" kavramı "kitab Resul" hakkındadır.
 Çünkü "Beşer Resul"ün  hayatı fâni,  "kitap Resul" ise kıyamet gününe kadar dâvetine icabet edenlere hayat vermeye devam edecektir.
Âyetlerde iman edenlerin  Allah ile beraber "Resul'e" (Elçi'ye) de  davet edilmesinin sebebi şudur.
 Allah duyularla algılanan somut  bir varlık olmadığındandır.
 Yani akıl ve tefekkür ile insanın iradesine sığacak bir varlık olmadığından dolayı "Resul" (Elçi) ye de davet yapılmıştır. İnsanları Allah'ın hidayet yoluna ulaştıran tek şey Resul'dür.
 Allah'ın hidayeti onunla birlikte inmiştir.
Kitap Resul ile Beşer Resul'den bağımsız olarak hiç kimse hidayet bulamaz.
Dolayısıyla somut olan "Resul'ün" (Elçin'in) davetine icabet duyularla  kavranamayan Allah'a itaat olacaktır.
 Çünkü "Allah hiç kimseye benzemez"
( Şura, 11)
 İnsanlar sadece Allah'a itaat etmeye  dâvet edilselerdi ne yapacaklarının  bilincine sahip olmazlardı.
 Fakat önlerinde emir ve yasakları, amel ve  ahlak kuralları somut olan bir "Resul" (Elçi) olunca her şey yoluna girmekte, su akarını bulmaktadır.
Enfal 24 te de aynen 21.âyet gibi ilginç bir sistem kurulmuştur.
 Şöyle ki, âyette "Ey  iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman, Allah ve Resulü'ne uyun. Ve  bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer,,,,"
 Yani âyette "Allah" ve "Resul" kavramları geçtiği halde "sizi çağırdıkları zaman" değil,  "sizi 'ÇAĞIRDIĞI' zaman" buyrulmuştur.
 Çünkü "Resul" ( Elçi) Allah'ı temsil etmektedir. Yani Elçin'in davetine icabet Allah'a icabet olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder