8 Ağustos 2022 Pazartesi
MEKKE'NİN ÖZELLİĞİ (Mekke'de inen sürelerde, Mekke müşriklerine karşı Nebi (a.s) ın geceyi çok sıkı bir şekilde değerlendirmesi gerekiyordu. Çünkü Mekke'de bütün yük onun omuzlarında idi. Dâvâ Nebi'nin sırtında yükseliyordu. İşte bundan dolayı Mekke'de inen yüzlerce âyette sadece Nebi (a.s) muhatap alınmıştır.MEKKE'DE MUBELLİĞ OLARAK SADECE NEBİ (a.s) VARDI.Secde= "ves'cud" "secde et" Âlak- 19 Mekke'de inmiştir. Tekil yani Nebi'ye özel.İbadet= "ve'bud" "ibadet et" Hicr- 99 Mekke'de inmiştir.Tekil yani Nebi'ye özel.Sabır= "vasbir" "sabret" Yunus- 109 Mekke'de inmiştir. "Vasbir= "sabret" Hud- 115 Mekke'de inmiştir."Vasbir= "sabret" Nahl- 127 Mekke'de inmiştir."Vasbir= "sabret" Kehf- 28 Mekke'de inmiştir."Vasbir= "sabret" Lokman- 17 Mekke'de inmiştir."Vasbir= "sabret" Tur- 48 Mekke'de inmiştir. "Vasbir= "sabret" Müzzemmil- 10 Mekke'de inmiştir.Yani Nebi'ye sabrı tavsiye eden âyetlerin hepsi tekil ve hepsi Mekke'de inmiştir."Ekimis sâlête= Salat-ı ikâme et" Hud- 114 Mekke'de inmiştir.İsra- 78 Mekke'de inmiştir.Tâhâ- 14 Mekke'de inmiştir (Musa aleyhisselam bağlamında)Ankebut-45 Mekke'de inmiştir.Lokman 17 Mekke'de inmiştir. (Lokman (a.s) ın oğluna nasihatı bağlamında)Yukarıda görüldüğü gibi Mekke'de inen âyetlerde salât'ı ikâme etme de tekil olarak Nebi (a.s) bağlamında kullanılmıştır.Üç yerde Mekke'de inen sürelerde yer alan "salât'ı ikâme edin" âyetlerine bakalım.Yunus 87 İsrailoğulları bağlamında kullanılmıştır.Yani eski Mısır hayatlarını anlatıyor.Mekke ve Medine ile yani iman edenlerle ilgili değil, Mısır'dan çıkışla ilgilidir.Müzzemmil 20 âyet, uslup ve içerik bakımından Medine'de inmiş gibi görünüyor.Rum 31.âyet ise gerçekten çoğul olarak gelen ve iman edenlere salât'ı ikâme etmelerini yani müşriklerden olmamalarını emretmektedir. Yani tevhid bağlamında kullanılmıştır.Emir= "Umirtu= "emrolundum" "ve'mur" "emret" Araf 145 Mekke'de inmiştir. "Ve'mur" "emret" Araf 199 Mekke'de inmiştir."ve umirtu" "yani emrolundum" Yunus 72, 104 Mekke'de inmiştir."ve'mur" "yani emret" Tâhâ 132 Mekke'de inmiştir."ve umirtu" "yani emrolundum" Neml 91 Mekke'de inmiştir."ve'mur" "yani emret" Lokman 17 Mekke'de inmiştir."ve umirtu" "yani emrolundum" Zümer 12 Mekke'de inmiştir."ve umirtu" "yani emrolundum" Mümin 66 Mekke'de inmiştir."ve umirtu" "yani emrolundum" Şura 15 Mekke'de inmiştir. Sadece En'am süresi 71.âyette bir istisna mevcuttur.Aslında hitap baştan sona kadar Nebi (a.s) olmakla beraber, âyetin sonu şöyle bitiyor. "ve umirne linuslime lirabbil âlemin" "yani âlemlerin rabbine teslim olmamız emredilmiştir"Bu son cümlede Nebi (a.s)tüm müminler adına konuşuyor, onların sözcülüğünü yapıyor. Tilavet= "ütlü" "tilavet et" Ankebut 45 Mekke'de inmiştir."vetlü" "yani tilavet et" Araf 175 Mekke'de inmiştir."vetlü" "yani tilâvet et" Yunus 71 Mekke'de inmiştir. "vetlü" "yani tilâvet et" Kehf 27 Mekke'de inmiştir."vetlü" "yani tilâvet et" Şuara 69 Mekke'de inmiştir.(Burada da bir istisna var.Maide 27.âyet)"İkra= "oku" İsra 14 Mekke'de inmiştir. (Âhiret bağlamında gelmiştir.) "İkra= "oku" Âlak 1 ve 3. âyetler Mekke'de inmiştir.Bu kurulu muhteşem sistemden yola çıkarak Hud 114 ; İsra 78, 79; Tâhâ 130 gibi salat vakitlerini gösteren âyetlerin sadece Nebi'ye özel olduklarını yani yalnız Nebi'yi ve tebliğ makamında olanları bağladıklarını söyleyebiliriz. Bu âyetlerin bütün müminleri kapsadığını iddia etmek yüce Allah'a büyük bir iftiradır. Peki hiç düşündünüz mü?Neden Mekke'de inen âyetlerde "sabretin, ibadet edin, secde edin, tilavet edin, okuyun, bize emrolundu, emredin" gibi çoğul olarak gelen emirler yoktur.Mekke'de hiç iman eden bir topluluk yok muydu?Elbette vardı.Fakat Müşriklerle muhatap kılınan sadece Nebi (Aleyhisselam) yani Allah'ın Resulü idi. Herhangi bir çatışma ve kargaşa olmaması için bu tebliğ metodu mükemmel bir yöntemdi.Mekke gibi çok sert bir ortamda iman edenler de Nebi ile birlikte işin içine girmiş olsaydı, aşiret ve kabile taassubunun yoğun olarak yaşandığı bir yerde her gün kavgalar ve çatışmalar meydana gelecekti.Hiç şüphesiz ki sürekli olarak kavga ve çatışmaların yaşandığı bir yerde vahyi sağlıklı bir şekilde tebliğ etmek ve muhataplara ulaştırmak mümkün olmayacaktı.İşte bundan dolayı yüce Allah Mekkelileri iman etmekten başka bir şeyle sorumlu tutmuyordu. Hatta hayati tehlikelere karşı dil ile kafir olduklarını bile söylemelerine ruhsat veriliyordu.(Nahl -106)Zaten Mekke'de iman etmek bile önemli bir olay ve büyük bir tehlike idi.O yüzden vahyi en iyi bilen ve onlara gerekli her türlü cevabı vermeye yetkili kılınan, büyük bir donanıma sahip ve en etkili mubelliğ olarak Nebi (a.s) yeterli oluyordu.İşte bundan dolayı Mekke'de inen sürelerde "ey iman edenler! cümlesi yoktur.Fakat hicretten sonra yüzlerce âyetle iman edenler mücadeleye ortak olmaya davet edilmişlerdir.Mekke risâlet ve tebliğ merkezi iken, Medine Nübüvvet ve müminlerin güçle mücadele merkezidir.İşte bu yüzden Mekke'de nazil olan sürelerde Nebi kavramı geçmemektedir.Mekke evrensel tebliğin alanı iken, Medine yörel ve tarihsel mücadelenin alanıdır.Mekke'de sadece Resûl ve muhatabı müşrikler varken, Medine'de Nebi, Resûl, müminler, münafıklar, Yahudiler, Hristiyanlar ve müşrikler vardır.Peki sistemde neden bazı kaymalar olmuştur?Bunun sebebi, Kur'an'ın ashap tarafından toplanmasından kaynaklanmıştır.Yani Mekke'de inen bazı âyetlerin Medine'de inen sürelere, Medine'de inen bazı âyetlerin de Mekke'de inen sürelere kaymış olması yüzünden olmuştur.Fakat kavramların kullanıldığı yerler açısından birde bağlam ve bütünlüğün mükemmelliği ile görüyoruz ki, sistem binde dokuz yüz doksan dokuz olarak koruma altına alınmıştır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder