15 Ağustos 2022 Pazartesi

KUR’AN-I MÜBİN’İN MEÂLİ(281. YAZI)Buruc Süresi 22 Âyet olup Mekke'de inmiştir.Rahman Rahim Allah'ın Adıyla 1-) Burçlar sahibi göğe andolsun,2-) Ve va'dedilmiş güne (kıyamete) de andolsun,3,5-) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü'minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar kahrolsun.6,7-) Ve onlar o ateşin etrafında oturmuş, mü'minlere yaptıklarına şahit olup seyrediyorlardı.8,9-) Onlar mü'minlere ancak; göklerin ve yerin mülkü kendisine ait olan aziz ve hamid olan Allah'a iman ettikleri için intikam alıyorlardı. Yani Allah, her şeye şahittir. 10-) Şüphesiz mü'min erkekleri ve mü'min kadınlar fitne edip, sonra da tevbe etmeyenlere; cehennem azabı yani yakıcı bir azabı vardır.(Âyette geçen "fitne" kavramı, baskı ve işkence ile müminleri tevhid dininden uzaklaştırma anlamına gelmektedir. 8 ve 9.âyetler bunu gösteriyor. Dolayısıyla en büyük fitne din ve inanç üzerinde baskı kurmaktır.)11-) İman edip yani salih ameller işleyenlere gelince; onlara içinden nehirler akan cennetler vardır. İşte bu büyük bir başarıdır.12-) Şüphesiz, Rabbinin yakalaması pek şiddetlidir.13-) Şüphesiz O, ilk başlatan ve onu iade edendir.14-) Yani O, Ğafur ve Vedud olandır.15-) Mecid olan Arş'ın sahibidir. 16-) İstediğini yapandır.17,18-) Orduların, Firavun ve Semûd'un haberi sana geldi mi?19-) Kâfir olanlar dâima bir yalanlama içindedirler.20-) Oysa Allah, onları arkalarından kuşatmıştır.21-) Hayır, o (yalanlamakta oldukları kitap) mecid bir Kur'an'dır.22-) O, mahfuz bir levhadadır.(Aslında "Kur'an" denildiğinde nesnelerde yazılı olanı değil, gönüllerde ve levh-i mahfuzda bulunan Kur'an'ı anlamak gerekiyor. Esas Kur'an, levh-i mahfuzda yani gönüllerde olandır.Elimizde bulunan Kur'an değil, mushaftır. Yani bir deri parçasına, tahtaya, cama, plastik maddesine veya bir mermere yazılan âyetler bu maddeleri Kur'an yapmaz. Bilgisayar ve cep telefonu hiçbir zaman Kur'an sayılmazlar.Bir kağıt parçası hiçbir zaman Kur'an sayılmaz. Dolayısıyla insanların abdestsiz ve cünüp olarak Kur'an'a dokunmamalarını söylemek bir saygı değil, büyük bir sorumsuzluk ve ağır bir iftiradır.Kur'an bir kitap değil, bir söz, bir kelam ve bir hitaptır. Yani onun karakteri ve yapısı sözün gücüne dayanır.Kur'an'ın indiği zemin insanların yazıdan ve yazılı metinlerden uzak oldukları bir coğrafyadır. Ondaki tekrarlar bu yüzdendir.Söz ve hitap yani sözün gücü tekrarı kaldırır, fakat yazılı metinlerde tekrar olmaz. Kur'an'ın bazı âyetlerde kendisini "kitap" olarak anması, onun Allah'ın koruması altında olduğunu, belli bir sistemenin bulunduğunu, bağlam ve bütünlüğe sahip olduğunu ortaya koymak içindir. "Nezdimizde hakkı söyleyen bir kitap vardır. Ve onlar haksızlığa uğratılmazlar"(Müminün-62 )Halbuki Allah'ın indinde maddi nesnelere yazılı kitap bulunmamaktadır.Kur'an'da geçen "kitap" sözcüğü "vahiy" anlamında kullanılmıştır. Yoksa Kur'an kitap değil, söz ve hitaptır.Kur'an'ı maddi nesnelere yazılı olan bir şey olarak değil, hafızalarda bulunan bir bellek, dijital bir kaynak olarak kabul etmek gerekir.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder