20 Ağustos 2022 Cumartesi
KUR'AN'SIZ DİN (11.YAZI)DİYANET'İN ŞEFAAT İNANCI VE KUR'AN'DA BULUNAN GERÇEK ŞEFAAT:DİYANET'E SORULUYOR :"Şefaat ne demektir? Hz Peygamber (s.a.v) şefaati nasıl olacaktır?DİYANET'İN CEVABI :"Şefaat, sözlükte "bir kimsenin bağışlanması için onun adına af dileme, maddi veya manevi bir imkan elde etmesi için yetkilisi nezdinde aracılık yapması" demektir. Dini bir terim olarak şefaat ise; âhirette günahkar bir müminin affedilmesi veya yüksek derecelere ulaşması için Allah nezdinde mertebesi yüksek olan O'na dua etmesi, dilekte bulunması anlamına gelir"(İsfehani, müfredat- Sorularla İslam, sayfa 61) Diyanet'in Kur'an cahili Prof'ları şöyle devam ediyorlar."Şefaatin en önemli şartı Müslüman olmaktır. Allah'ı ve ahireti inkar eden kâfirlere ve münafıklara, Allah'a ortak koşan müşriklere ve Ehli kitab'a (Yahudi ve Hristiyanlara) ne şefaat ve ne de şefaatçilerin şefaati fayda verecektir" "Kendisine şefaatte bulunulacak ve günahlarının affedilmesi istenecek kişinin ilahi lutfa layık olması gerekir. Günahkar kimseler şefaate güvenerek salih amelleri terk etmemelidirler.Çünkü ahirette aracılık Allah'ın iznine bağlıdır. Kur'an'ı Kerim'de şefaatin olmadığı(Bakara, 48, 254) ifadesinden, bunu kayıtlayan ve açıklayan naslar (hadisler) olmasaydı ahirette hiçbir aracılığın ve şefaatin olmayacağı sonucu çıkarılırdı. Halbuki hemen bunu takip eden ayette, "Allah'ın izniyle şefaatin olabileceği"(Bakara, 255) vurgulanmıştır. Ehl-i Sünnet bilginleri ahirette şefaatin mümkün olduğunu, günahkar kullara "peygamberler" ve Allah nezdinde itibarı yüksek olan diğer seçkin insanlar tarafından şefaat edilebileceğini savunurlar.( Buhari-Tevhid, 24; Müslim- İman, 302; Ebu Davud- Cihad, 28; Darimi- fedailul- Kur'an)Bu sebeple birçok ayette Yüce Allah'ın izniyle kendisinin dışında şefaat edeceklere istisna getirdiğinden bahsedilir"( Sorularla İslam- s. 61-62) "Rivayetlerde geçtiğine göre Yüce Allah'ın izniyle kendisine şefaat etmesi verilecek kimselerin başında "Hz Peygamber"(s.a.v) gelmektedir. Mahşerde bütün insanlar heyecan ve ızdırap içinde bulundukları bir sırada, hesaplarının bir an önce görülmesi için "Hz. Peygamber'e" gelerek ondan şefaat dileyeceklerdir. Bunun üzerine "Hz.Peygamber" (s.a.v) in genel ve kapsamlı bir şefaati olacaktır.Bir rivayetten öğrendiğimiz kadarıyla "Hz. Peygamber" (S.A.V) her "peygamberin" kendine has ve kabul olunan bir duasının bulunduğunu ve onunla dua ettiğini, kendisi ise bu duasını ahirete ümmetine şefaat için yapacağını bildirmiştir"( Buhari- Da'avât,1; Müslim- İman,86)Buna "şefaati uzma" "büyük ve kapsamlı şefaat" adı verilir. Rvayetlerde hem "Hz. Peygamber" (s.a.v) in bizzat bütün ümmetin günahkarlarına (Tirmizi- kıyame, 11) hem de diğer "peygamberlerin" kendi ümmetine şefaat etme hakları bulunduğundan bahsedilir.( Buhari- tefsir, 18) "Peygamberlerden" başka âlimler, şehitler, kendisini okuyanlara Kur'an-ı Kerim şefaat edecektir. Ayrıca ergenlik çağına erişmeden vefat eden çocukların anne ve babalarına şefaat edecekleri konusunda rivayetler vardır"(Sorularla İslam- s. 64) KUR'AN'DA ŞEFAAT SİSTEMİNİN ÇÖZÜMÜ"Şefaat "birine menfaat sağlama veya ondan bir zararı uzaklaştırma" anlamına gelmektedir.(Yunus-18)Bağlam ve bütünlüğüne baktığımızda Allah'ın rahmet ve inayetiyle şefaat sisteminin Kur'an'da var olan çözümü şu şekilde ortaya çıkmaktadır. Ahirette insanların dünyada işledikleri amellerin karşılığından başka hiçbir şey yoktur.Kur'an'da anlam bakımından bazı kavramlar dünyaya ait iken, bazı kavramlarda âhirete yönelik olarak geçmektedir. Yani "şefaat" kavramı hiçbir âyette âhirete yönelik, ahiretle bağlantılı olarak kullanılmamıştır. Dolayısıyla âhirette ne Allah'ın, ne de başka kimsenin şefaatinden söz edilemez. Kısacası âhirette hiçbir şefaat yoktur. "Ey iman edenler! Kendisinde artık alışveriş, dostluk ve "şefaat bulunmayan" gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan hayır yolunda infak edin. Gerçekten kafirler zalimlerin ta kendileridir" (Bakara-254)Yukarıdaki âyet, âhirette hiç kimse tarafından şefaatin olmadığını gayet açık olarak ortaya koymuştur. Yani şefaat yok ki, birisi etsin ve birilerine edilsin. "Öyle bir günden korkun ki, o günde hiç kimse başkası için herhangi bir ödeme de bulunamaz; hiç kimseden şefaat kabul edilmez, hiç kimseden durumunu düzeltmesi istenmez (mazeret kabul edilmez) onlara asla yardım da yapılmaz" (Bakara-48,123) Bu konu Kur'an'da o derece kesin olarak ortaya konmuş ki, buna karşı gelen, bunu kabul etmeyen, buna alternatif anlamlar ileri sürenler büyük hata ederler, eğer ilim adamı sıfatları mevcut ise hata ve sorumlulukları daha da artar. Ahiret gününde insanın kendi amelinden başka hiçbir şeyin olmadığını gösteren âyetler."Ceza günü nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza günü? O gün hiçbir kimse başkası için bir şey yapamaz. O gün emir (hesap işi) Allah'a kalmıştır"(İnfitar, 17, 18, 19)"Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları (o güne iman edenleri) onunla (Kur'an ile) uyar. Onlar için O'nun dununda (yanında- ötesinde,-berisinde) başka ne bir dost ne de bir şefaatçi vardır, belki sakınırlar"(En'am, 51)Âyette geçen "dünihi" kelimesindeki "hi" zamiri Allah'a da gidebilir, Kur'an'a gidebilir.Ama bir gerçek var ki, "âhirette şefaat yoktur" Kur'an'da şefaat, tamamen dünya hayatı bağlamında kullanılmış bir kavramdır. Bu konuyla alakalı âyetler şunlardır."Allah, ondan başka ilah yoktur, O, hayydır, kayyumdur. Kendisine ne uyku gelir ne de uyuklama.Göklerde ve yerdeklerin hepsi onundur. İzni olmadan O'nun katında kim şefaat (yardım) edebilir? O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir,..."(Bakara, 255)"Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da işleri yerli yerince idare ederek arşa istiva eden Allah'tır.O'nun izni olmadan (dünyada) hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte O Rabbiniz Allah'tır. O halde ona kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz"(Yunus- 3)"Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimiz, diyorlar. De ki: " Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir "(Yunus-18)Şefaat ile alakalı âyetlerin iniş sebebi şudur.Müşrikler evliya ve ilahlarının dünya hayatında kendilerine savaşta ve barışta yardım ettiklerini iddia ettiklerinden şefaat ile alakalı âyetler nazil olmuştur.Çünkü Müşrikler öldükten sonra dirilmeye ve ahiret hayatına iman etmiyorlardı ki, âhirette şefaatten söz edilsin. Yukarıdaki âyette geçen "Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir" cümlesi bu gerçeği ortaya koymaktadır.Mekke müşrikleri dünya hayatında ilahlarının ve efendilerinin kendilerine yardım edeceğine iman ediyorlardı. Ve bu inanca çok değer veriyorlardı.İşte yukarıda geçen âyetler dünya hayatında manevi olarak sadece Allah yani izin verdiği meleklerin (yağmur, ruzgar, güneş, ay) yardım edeceğini açıklamaktadır.ÂHİRETTE İNSANIN KENDİ AMELİNDEN BAŞKA GEÇERLİ HİÇBİR ŞEY YOKTUR ."Her nefis kazandığına karşılık bir rehinedir"(Müddessir- 38)"Bilsin ki insan için kendi amelinden başka hiçbir şey yoktur"(Necm- 39)"... Onlara: İşte size cennet, yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona vâris kılındınız diye seslenilir"(Â'raf- 43)"Olan müthiş bir sesten ibarettir. Bunun üzerine onların hepsi hemen huzurumuzda hazır bulunurlar. O gün hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Siz orada ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız"(Yasin- 53, 54)Ahirette insanlar tevhid, güzel ahlak ve salih amellere göre hesap vereceklerdir. Aslında Kur'an'da insanın kendi amelinden başka şefaatçilerin olacağını zerre kadar gösteren, ima eden en ufak bir emare ve alamet mevcut değildir. Fakat Ehli Sünnet ve Şia'nın uydurma rivayetleri ile tarikatlardaki hulul inancının tesiri ve baskısı sayesinde böyle batıl bir inanç doğmuş ve gelişmiştir. MESELA: "De ki: Bütün şefaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı onundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz"( Zümer- 44)âyetinde, şefaatin ölümden önce dünya hayatında olduğu, bunun da manasının Allah'ın vahiy indirmesi, insanlara yardım etmesi ve desteklemesi, iyiliğe ve hayra yönlendirmesi anlamlarına gelmektedir.Diğer bir ayette "Göklerde nice melek (yağmur, rüzgar, güneş, ay) vardır ki onların şefaatleri, dilediği ve hoşnut olduğu kimse için Allah'ın izin vermesi (yaratılış yasası) dışında hiçbir işe yaramaz"(Necm- 26)Bu âyette yüce Allah göklerden bahsetmekte ve şunu buyurmaktadır."Benim iznim ve rızam dışında dünya hayatında melekler (yarattığım doğal kuvvetler) dahil hiç kimse bir başkasına yardım edemez ve destekte bulunamaz Kur'an'da geçen "melek" doğal güç, "meleklerde" yüce Allah'ın yarattığı "doğal kuvvetler" anlamına gekmektedir. Bunlarda Allah'ın yasasına göre hareket ederler. Kendi başlarına yani Allah'tan bağımsız hareket etme güç ve kâbiliyetleri yoktur.) Dolayısıyla Kur'an'da geçen bütün şefaat kavramları dünya hayatındaki yardım ile ilgilidir. Tekrar edelim, Mekke müşrikleri ölümden sonra dirilmeye iman etmiyorlardı. YANLIŞ MEAL VERİLEN ÂYETLER. Ahiret gününde şefaat ile alakalı yanlış meal verilen âyetlerin bir kaçı şöyledir.YANLIŞ: "Allah'ın huzurunda, kendisinin izin verdiği kimselerden başkasının şefaati fayda vermez"(Sebe-23)Doğrusu şöyledir: "Allah'ın huzurunda kendisinin izin verdiklerinden başkasına şefaat (yardım) ulaşmaz, fayda vermez" Yani dünya hayatında Allah'ın şefaatini hak edemez, liyakat kazanamaz.Veya, ey müşrikler dünya hayatında kendilerine kulluk yaptığınız evliya ve İlahlarınızın Allah katında hiç bir değerleri yoktur ki, Allah ile sizin aranızda aracı olsunlar da dünyada size yardım etsinler, böyle bir şey söz konusu olamaz.İlk manada: Allah'ım bazı kişilere şefaat etme yetkisi vereceği anlaşılırken,doğrusunda ise, dünya hayatında Allah'ın yardım ve desteğinden yararlanabilen muttaki ve muvahhid müminler olduğu açıkça anlaşılmaktadır, yani dünya hayatında müslümanlarla müşrikler arasında gerçekleşecek bir savaşta yüce Allah melekleri (doğal kuvvetler, yaratılış yasaları) vasıtasyla müminlere şefaat edecek yani onları zafere ulaştıracaktır. YANLIŞ MEAL: "O gün Rahman olan Allah'ın katında bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaat etme hakkına sahip olmayacaklardır"(Elmalı, Meryem süresi, 87)DOĞRUSU:"O (dünyadaki hesaplaşma- savaş-mucadele) gününde Rahman olan Allah'ın nezdinde söz ve izin alandan başkaları şefaate( Allah'ın yardımına) sahip olamazlar" Eğer gelenekçilerin şefaat anlayışına iman edecek olursak kurtuluşun tevhid, güzel ahlak ve ameli sâlih'te olduğunu açıklayan yüzlerce ayet anlamsız hale gelecektir.YANLIŞ MEAL:"O gün, Rahman'ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkasının şefaati fayda vermez"(Tâhâ, 109, Elmalı, Diyanet meali)DOĞRUSU ŞÖYLEDİR:"O (dünyadaki hesaplaşma- karşılaşma- mucadele -savaş) gününde, Rahman'ın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasına (şefaat) fayda vermez "Yukardaki âyetlerin bulunduğu âyetler topluluğna bakıldığında şefaat ile ilgili âyetlerin tamamen dünya hayatını anlattığı ve dünya hayatında yapılacak bir savaşın galibinin Allah'ın yardımı sayesinde müminlerin galibiyetiyle sonuçlanacağını ortaya kıymaktadır. Müşriklerle müminler hiç bir zaman âhiretteki şefaati konuşmamış ve hiçbir zaman tartışma konusu yapmamışlardır. Ama dünya hayatında galibiyet ve zaferin kimin yanında olacağını ve zamanı ve günü geldiğinde Allah'ın kime yardım edeceğini ve kimi zafere kavuşturacağını her gün konuşup tartışıyorlardı."Ancak iman edip salih ameller işleyenler, Allah'ı çok zikredenler ve zulme uğratıldıklarınıda kendilerini savunanlar başkadır. Zalimler nasıl bir inkilab ile devrileceklerini yakında bileceklerdir"Şuara224 "O taptıkları ilahlar mı daha hayırlı yoksa darda kalana kendine yalvardığı zaman karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri kılan mı? Allah'tan başka bir ilah mı var? Ne kadar da az düşünüyorsunuz"(Neml- 62)Bu mesele ile ilgili yüzlerce âyet vardır. SONUÇ OLARAK:Allah işine hiç kimseyi ortak etmez. Dünya hayatında ellerinde maddi ve manevi imkan bulunan kimseler taraftarlarına, akrabalarına, dostlarına şefaat ederler.Fakat kıyamet günü hiç kimse başkasına şefaatçi olamaz, yani dünyadaki şefaacilerin şefaati bitmiştir.Âhirette hiç kimsenin şefaati yoktur.Daha doğrusu âhirette şefaat yoktur. Bu gerçeği şu âyet apaçık olarak ortaya koymaktadır."Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez"(Müddessir-48)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder