1 Temmuz 2021 Perşembe

NASIL BİR MİRAS BIRAKMALI?(6.YAZI)Tevhid ile hayat iç içe olması gerekir.Tevhidsiz hayatı ve hayatsız tevhidi sahiplenip o şekilde yaşamak hayatı dinamitleyip tahrip etmek anlamına gelir.Bizleri İslami huzur ve refaha ulaştıracak olan tek şey, kutsal kitabımızın, İslam, iman, ilim, akıl, adalet, tefekkür, merhamet dediği tevhide endekslenmiş olan saf hanif hayattır.Öyleyse en mühim meselemiz, tevhidi hayat meselesidir. Kur'an'i ve imani cephede yer alıp, İslami bir hayat sürdürmek istiyorsak, tevhid akidemiz, ihlas ile yaşamalı, güzel ahlak ise ebedi şiarımız olmalıdır. Yeryüzünde imanın en büyük meyvesi ve mutluluğu cahiliye hayatının zıttı olan arınmış tevhidi hayattır.Esasen İslami hayatın en değişmez, zamanlar üstü değeri tevhid inancıdır.Ümmetin bilincine tevhidi hayat sistemi hakim değilse, arzulanan temiz bir dünyaya sahip olunmayacaktır. Bundan dolayıdır ki, Allah Resüllerinin daveti, ilk maddesi bu en değerli hidayet ve rahmetin üzerinde odaklanmıştır. Allah'ın hassasiyetle elçilerden istediği en öncelikli görev tevhid olmuştur.Şayet hayatta tevhid ihmal edilirse, İslami hayatımızla birlikte onurumuzu, özgürlüğümüzü, ahlakımızı, aklımızı kısaca her şeyimizi kaybederiz. Çünkü yeryüzünün en önemli yitik değeri tevhid'tir. Sebebine gelince, hayatta tevhid'in yerini tutabilecek, dolduracak, Allahı razı edecek, ümmetin kurtuluşuna vesile olabilecek başka hiçbir şey yoktur."Allah, sizlerden iman edip iyi davranışlarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri hükümran kıldığı gibi onları da yeryüzüne hükümran kılacağını, onlar için razı olup seçtiği dini (tevhidi) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti. Çünkü onlar sadece bana kulluk ederler, hiçbir şeyi bana şirk koşmazlar""Artık bundan sonra kim inkar(Şirke bulaşırsa) ederse, İşte bunlar günahın en büyük olanına saplanmışlardır "(Nur-55) Şu mesele gerçekten çok önemlidir. Şirk, Kur'an'ın gösterdiği şekliyle tanınmadıkça İslam'ı ve tevhid'i Kur'an'ın gösterdiği şekliyle anlamak mümkün olmaz.Şia ve Ehl-i Sünnet dünyası, gerçekten Kur'an'ın ortaya koyduğu şekliyle şirki tanımıyor. Tanıma yönündeki tüm gayretleri bilinçli ve şuurlu bir iradeyle sonuçsuz bırakılıyor.Çünkü şirk ve hulul inancının mahiyeti halk tarafından anlaşıldıkça, Ehl-iSünnet ve Şia'nın ümmilerine "İslam" adı altında yaşatılan dinin gerçek İslam olmadığı ortaya çıkacaktır. Böyle bir hak, dünyadaki bütün çıkar dengelerini alt üst edecektir.Benim şirk için kullandığım kaba kelimeler tuhafınıza gitmemesi için şu ayeti tarihe bir not olarak kaydediyorum."Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez, zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenir. Bu, Mü'minlere haram kılınmıştır" (Nur-3)Aslında şu veya bu şekilde nefsine yenilmiş, günah işlemiş bir erkek ve kadınla evlenmenin şeriat açısından bir mahzuru yoktur.Şeriatta haram olan şey, bu yolu meslek edinmiş, bundan vazgeçmeyen kişilerle yuva kurmaya çalışmak,onlarla ciddi olarak evlenmektir.Tekrar etmede fayda vardır. Bu yoldan tevbe etmiş kişilerle evlenmenin din açısından hiç bir sakıncası yoktur.Yani Kur'an'ın şirki illetini fuhuşa bulaşmış kişilerle aynı ayette anması çok önemlidir.Biri ameli yönden büyük bir günah ve zulüm, diğeri itikadi yönden büyük bir günah ve büyük bir zulümdür.Her iki günaha bulaşan kolay kolay ondan kurtulamaz.Bu iki günahı birbirine bağlayan, bu iki günahın birbirine benzeyen o kadar ortak noktaları varki, Allah bu iki günahı irtikap edip, meslek edinmiş kişilerle evlenmeyi bile yasaklamıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder