13 Temmuz 2021 Salı
ŞİRK SAPKINLIĞI KENDİLERİNE ATALARINDAN MİRAS KALDI:(8.YAZI)"Onlar, yardım göreceklerini umarak Allah'tan başka İLAHLAR edindiler.Halbuki İLAHLARIN onlara yardım etmeye güçleri yetmez. Aksine kendileri bunlar için yardıma hazır kıta bekleyen askerlerdir"(Yasin- 74 75)Kur'an cahillerine göre gavsların ve kutupların kainatta tasarrufları vardır.Yani insanlara yarar ve zararları dokunur.Fakat yıllardan beri vahiy sayesinde evliya ve ilahlarına her türlü reddiyeyi yaptığımız halde bırakın zarar vermeyi cevap bile veremiyorlar."Müşrikler Allah ile beraber hiçbir şeyi yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye, ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen İLAHLAR edindiler"(Furkan- 3)Kur'an cahili, akılsız ve düşüncesiz Serdar Tuncer bir tv'de karşısında duran cehennem kütüğü müşriğe soruyor."Nedir hocam bu kırklar, yediler, üçler falan diye anlatılır?Cehennem kütüğü müşrik cevap veriyor :"Kırklar, yediler, üçler aslında sayı azaldıkça mertebeleri yükseliyor.Tıpkı bir piramit gibi hani idarede bir hiyerarşik varya, ve en üstte de bir tane bulunur.O da kutuptur, oda gavs'tır, gavs olarak bilinir. Tasavvufta hak yerinde dediğimiz, evliya dediğimiz bu velilerle ilgili bir sınıflandırmadır. Bunların herbirinin (göklerde ve yerde ) kendilerine göre birtakım görevleri vardır.Ve bunlar bu makamlara uzun bir çileli hayattan sonra gelirler. Sadece gayret göstererek, çalışarak, ibadet ederek değil, aynı zamanda Cenab-ı Hakk'ın lutfuyla buralara ulaşırlar. Serdar Tuncer : Hocam, Kuşeyri risalesinde zannediyorum, hatırlıyorum.Kutupluk makamını anlatırken işte perşembe günleri Hira Mağarasında bir toplantı "Peygamberi" izam orada, Resulullah efendimiz o toplantıya bilmediğimiz başka bir alem var, başka başka şeyler yaşanıyor orada."Evet yani, tasavvufta âlem (göklerde ve yerde ) bunlar tarafından idare edildiği kabul edilir. Mesela:"Kutbun sağında solunda iki tane büyük veli var. Bu velilerden birisi mana alemine, melekut alemine, öbürüsü mülk âlemine, işaret alemine bakar, idare eder, tasarruf eder. (Serdar Tuncer zındığı burada Allah Allah çekiyor) kutbun nezaretinde olarak bunu yapar. Zaman zaman Mekke'de toplanırlar diye İnanılır.Bu bir inançtır, ayetlerde ve hadislerde var olan bir şey değildir. Özellikle ifade edeyim. Ama sofiler kendi tecrübeleriyle bu kanaate ulaşmışlar, manevi varlıklardır.Ricalül gayb da denilir bunlara. Bunlar görülen şeyler değil, anlatılır. İşte farklı yerlerde, farklı mekanlarda, bazen adalarda, bazen dağ başlarında, bazen böyle ibadethanelerde toplandıkları,aralarında bir takım kararlar aldıkları ve insanlığın, toplumların özellikle Müslümanların islâhı için,huzurlu bir hayat yaşamaları için (göklerde ve yerde ) faaliyet gösterdikleri kabul edilir" Daha bir sürü saçmalıklar ve ahmaklıklar gırla gidiyor.İSMAİLAĞA CEMAATİNDEN BAYRAM ALİ ÖZTÜRK'ÜN ŞİRK SAPKINLIĞI :Vaazında aynen şöyle diyor :"Yine bütün ilimlerin anahtarı kim?Muhammed Mustafa!!Ona ben güneş diyemem, güneş batar, Muhammed Mustafa! ona ben su diyemem! su durdu mu kokar. Muhammed Mustafa! ekmektir diyemem! ekmek durdu mu bayatlar!! Muhammed Mustafa çok leziz bir yemektir diyemem! çünkü yemek durdur mu ekşir. Muhammed Mustafa'nın "müşebbehun bihi= (ona benzeyeni- onun benzeri) yoktur.Muhammed Mustafa'nın benzeyeceği hiçbir varlık yoktur. İmamı Rabbani (k.s) buyurduğu gibi "Muhammed Mustafa eşittir Allah"Şimdi yukarıda geçen konuşmaya söyleyecek bir kelime bulmak mümkün mü? Bu coğrafyada hiç bir zaman kan ve gözyaşı, katliam ve vahşet dinmeyecektir. Cübbeli Ahmed'in şirk sapkınlığı : Aslında Cübbeli'nin sapkınlıkları bizi fazla alakadar etmiyor.Evet Cübbeli'nin Allah Resulü (a.s) a yaptığı hakaret ve iftiralar asla hazmedilecek cinsten değildir.Bu iftiralara sebep, hulul inancı, uydurma rivayetler, ruhi hastalık, bunama, ahmaklık, aşırı bir şekilde dünya malı toplama ve lüks yaşam hırsı, şöhret tutkusu,şeytanın zihnini ve ruhunu ele geçirmesi, islam dinine bilerek ve bilmeyerek düşman olma, şirk sapıklığı, satılmışlık,şizofreni ve akıl yoksunluğu gibi bir çok sebep olabilir.Esas bizi ilgilendiren ve hayretler içerisinde bırakan şey, yirmi birinci asırda, ilim, medeniyet ve teknoloji çağındaCübbeli'nin bu iğrenç ve çirkin sözleri utanmadan ve korkmadan söyleyebilmesidir.Cübbeli Ahmet, kendilerini "müslüman" ve "muhafazakar" kabul eden bir milletin karşısında bu sözleri hangi cesaretle söyleyebiliyor?Cübbeli Ahmet, bu son derece çirkin, Allah Resulü'ne iftira ve hakaret olan konuşmaları hiçbir itirazla karşılaşmadan binlerce müridinin gözü önünde yapıyor.Bazen bu iğrenç konuşmaları hiçbir sansüre tâbi tutmadan tarikat kanalizasyonunda da yapıyor.Cübbeli Ahmet, "Müslüman" toplumu ve muhafazakar iktidarı, siyasal islamcıları ve mezhep bağlılarını,Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilahiyatçıları hesaba katmadan, onları aşarak, hiç bir tepki görmeden islam dinine ve Allah'ın Resulüne nasıl bu kadar açık ihanetleri yapabiliyor?Gelelim Cübbeli Ahmed'in şirk sapkınlığına : Diyor ki:"Allah Resulü Cebrail'e ne dedi? "Sen vahiy'lerin nereden alıyorsun?(Allah Resulü) ben Rabb'imi göremiyorum dedi. Bir hicap!! bir izzet perdesinin önüne geliyorum. Perdenin önüne ilka buyrulan vahyi alıyorum. Oradan levh-i mahfuza, oradan semayi dünyaya, orada senin kalbine, öyle geliyor.Allah Resulü bir daha vahyi aldığında o perdeyi bir arala dedi.Cebrail (a.s) bir araladı ki, Resulullah içeride oturuyor"Yani Cübbeli Ahmed'e göre, vahiy indiren de alan da Muhammed (a.s) dır.Dolayısıyla aslında Muhammed, Allah'tır. Bir programında Nevzat Çiçek cübbeli Ahmed'e soruyor. Bir şey sorayım hocam, bu şeyle ilgili, özellikle sümükü şerif mi deniyor, ne deniyor?Müfteri cübbeli göz göre göre yalan söyleyerek, dedi ki: Öyle bir şey denmiyor!"İslamoğlu dedi bunu"Cübbeli'nin bu sözüne inanmayan Nevzat ÇiçekNedir o mesele ? deyince Allah Resulü'ne iftira eden müşrik aynen söyle cevap verdi. "Resullah (a.s) Efendimizin burnundan çıkan, efendim şeye (Mustafa İslamoğlu) "sümüğü şerif" diye bir şey çıkarttı."Sümüğü şerif diye birşey denir mi ya!" İşte Allah ve Resulü'ne iftira eden din satıcısının Lalegül TV'deki sözleri:"Sümükü şerif, sümükü şerif, ne diyor yani!" (Mustafa İslamoğlu Allah Resulü'ne tamamen iftira olan bu çirkin sözler üzerine Cübbeli'ye tepki gösterdiği için ona cevap olarak Cübbeli Ahmet binlerce insanın önünde aynen şunları söyledi)"Resulullah (a.s) dan çıkan bir şeye biz şerif der miyiz?Der miyiz şerif? Biz deriz. Burnundan çıkan bir şey şerefli midir? Şereflidir. Sahabe-i Kiram ne yapıyorlardı? Resulullah (a.s) sümkürdüğü zaman bütün sahabeler böyle üzerlerine sürerlerdi. Sen Buhari'ye inanmıyor musun? Kur'an'dan sonra en sağlam kaynak, hadisin ağa babası. Buhari ne diyor?Resulullah abdest aldığı zaman abdest suyunu üzerlerine değsin diye birbirini öldürecek kadar izdiham yapıyorlardı. Aynı Hacer- ül Esved de yapılan izdiham gibi birbirine eziyorlardı. Hatta abdest suyu üzerine düşmeyen diğerinden, onun neminden eline sürerek, ondan ona, ondan ona gidiyorlardı. Sahabe buydu. Ve Buhari'de diyor, Resullah ne zaman sümkürse, sahabe naklediyor. Hemen üzerilerine şifa niyetiyle sürerlerdi. O kainatın efendisi, sen (Mustafa İslamoğlu) bunu niye hazmedemiyorsun. O ilk nur, o yaratılan ilk nur. O Allah'ın nurundan halk edilmiş. O senin benim gibi beşer değildir" Halbuki Muhammed (a.s) ın ve tüm Allah elçilerinin bizim gibi beşer oldukları ile ilgili onlarca âyet mevcuttur.(Kehf-110; Fussilet 6)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder