17 Eylül 2019 Salı

CEMAAT VE TARİKATLARIN İNANÇ VE KARAKTERLERİ
(2.YAZI)
İnsanların amelleri  inançlarına  göre değer kazanır.
İnancı bozuk olanın hayırlı ve faziletli bir fiil ortaya koyması mümkün değildir.
Yani imanı sağlam olmayandan  güzel ahlak ve onurlu bir karakter beklemek olmayacak bir şeydir.
Şimdi Sabahattin Önkibar'ın "Takkeli Firavunlar" kitabına gelecek olursak.
"Gelelim İhlas Finans Kurumu'nun seyri ve  serüvenine.
 İhlas Finans tahmin edilenin ötesinde mevduat topladı ve faiz her ay kâr payı adı altında mudilere ödenmeye başlandı.
Toplanan mevduat ise yatırıma, şuraya buraya değil borsaya yönlendirildi ki batış  sonrasında yapılan incelemede toplanan paraların çok çok az kısmının kredi 
talebinde bulunan sanayiye kredi olarak aktarıldığı, büyük kısmının ise İhlas'ın  içinde kullanıldığı belgelendi. Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun kesin rakamlarına göre İhlas Finans'ta hortumlanan paranın toplamı  tamı tamına 750 milyon dolardır.
 Bu kadar büyük bir para nereye savruldu  sorusuna gelince...
 Bir kısmı yurt dışına gitti.
 mesela ABD'nin Florida eyaletindeki Miami'de çiftlik evler projesi için binlerce  dönüm arazi alındığını Enver Ören'den duymuştum.
Arazi alındı ama inşaat yapılamadı ve proje   fiyaskoyla sonuçlandı.
Araziler ne oldu bilmiyorum.
Keza yine ABD'de  bazı emlak yatırımlarının  yapıldığını dinlemiştim.
 İlaveten Türkiye'de Coca-Cola'ya  alternatif olarak düşünülen Kristal kola gibi yatırımlar yapıldı ama sonuç husran oldu.
 Tabii İhlas Finans mevduatının en çok savrulduğu yer hatıra dayalı kredilerle TGRT  harcamalarıydı.
Yakından biliyorum, Ankara'dan kim telefon ettiyse  onların yakınlarına ipoteksiz Kredi ler verildi bunların pek çok geri dönmedi.
Buna ilaveten TGRT için servetler saçıldı.
Mesela Sibel Can'ın boğazın en nadide yerlerinden biri olan Nakkaştepe'de bugün fiyatı 7-8 milyon dolar olan  havuzlu tripleks villalardan birine sahip olmasına yardımcı olundu ki o villanın  aynısından bir tane de 28 Şubat'ta askerle İhlas'ın arasını  bulsun diye transfer edilen Kenan Evren'in basın danışmanı Ali Baransel'e  hediye edildi.
Keza Gülben Ergen TGRT'de  kazandığı büyük paralarla Tarabyadaki Nurol Malikânelerinde mülk sahibi oldu.
Kadir İnanır'la milyon dolarlık mukaveleler  yapılırken,  Seda Sayanlar, Muazzez Ersoylar, Orhan Gencebaylar, Jülide Ateşler, Murat Soydanlar  rüyalarında göremeyecekler paralar kazandılar.
 Barış Manço bile aldığı muhteşem villanın  TGRT'den  kazandığı paralar sayesinde  olduğunu TGRT'deki  karşılaşmamızda söylemişti.
Kuşkusuz bütün bunlar program karşılığıydı  ama büyük meblağlardı ve tamamı İhlas Finans'tan karşılanıyordu, zira TGRT sürekli zarar içindeydi.
 Sadece bunlar değil, o dönem neredeyse bütün sanat camiası TGRT ile  karnını doyuruyordu. Enver Ören sanat camiasının âdete rızık tanrısıydı ve
konuklarını odasına Cumhuriyet altınlarına sarılmış  çikolata sağanakları ile karşılıyordu ki  bunun bir örneği,
tesadüfen tanıklık ettiğim için biliyorum, Serdar Ortaç'tı.  Enver Ören'in o günlerde bütün işi bu sanatçılarla sohbet etmekti.
Yanına Ali Baransel dahil hiçbir TGRT Genel Müdürünü  almaksızın Holding odasında bir gün  Avşar'la iş konuşur,  ertesi gün Türkan Şoray'a  dizi teklifleri yapardı.
Dahası hangi sanatçının  ayağına diken batsa Enver Ören hazır ve nazırdı.
Ebru Gündeş beyin kanaması geçirince  yardımına ilk koşan ve bütün hastane masraflarını karşılayan Enver Bey'di.
Ören Cumhurbaşkanı Demirel'i izlemek için göreve giderken otobüsü kaza yapıp ölen muhabirimiz
Ahsen Çetiner'in  Ankara'daki cenaze törenine gelememe gerekçesini hiç unutmam telefonda şöyle açıklamıştı.
"Sibel Can'ın ayağı kırılmış geçmiş olsuna gideceğim.
 O daha mühim!"
 Mahsun Kırmızıgül'ün Hilmi Topaloğlu ile  ortak olduğu Prestij Müzik şirketi çok zora  düşünce,  adını yazarsam Türkiye'de gündem konusu olacak birinin talebi üzerine Enver Ören  3 milyon dolar nakit parayı Mahsun'un önüne serdi ki Kırmızıgül bile
"Enver abi bana bu parayı veriyorsun ama ben bunu zor geri ödeyebilirim" dedi ve "Canın sağ olsun" karşılığını aldı.
 Enver Bey bu olayı bana "Hayır diyemeyeceğim biri ver dedi ve karşılığını fazlasıyla alırım diye düşünerek verdim" diye kendisi anlatmıştı.
 Yine o günlerde şöhret basamaklarını hızla tırmanan Beyaz namıyla Beyazıt  Öztürk'e Milyonlarca dolar transfer ücreti  teklif edildi ki bu tekliften  son anda Aydın Doğan'ın sert uyarı  telefonayla dönüldü.
 TGRT o dönem işi  o kadar abarttı ki İFPAŞ diye  bir şirket kurarak büyük paralarla Türkiye'nin en büyük köstüm arşivini oluşturdu.
Amacı İslam ülkelerine  evliya filmlerini  satmaktı ama sonuç tam bir çöküştü  ve çekilen onlarca evliya filminin bir tanesi bile satılamadı.
 İhlas Finans'ın savrulan  paraları  elbette TGRT ile sınırlı değildi.
(S. 15, 16, 17)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder