CEMAAT VE TARİKATLARIN İNANÇ VE KARAKTERLERİ
(6.YAZI)
Milli ve duru olanları tenzih ederim ama Türkiye'deki cemaatlerin büyük bölümü inanca dayalı anonim şirket ya da mafya örgütlerini çağrıştırıyor.
Bunların her birinde "şefkat tokadı" gibi isimlerle omerta yani susma yasası var ve olabilecek kopuşu bela korkutmaları ile engelliyorlar.
Fethullah Gülen Cemaati'nin devletin en temel kurumlarını ele geçirmesi ise Türkiye Cumhuriyeti adına beka sorunudur.
Cemaat kültüründe malum sorgulama yoktur verilen emirleri kayıtsız şartsız kabullenmek yani biat inancı hakimdir.
Dolayısıyla böyle yapılar bütün devletler için bir tehdittir.
Çünkü örneğin bir Türk subayı cemaat mensubu olursa emri komutanından değil cemaat Şeyhinden alacaktır.
Aynı şekilde cemaat mensupları polis ve yargıya sızarsa bunlar hukuk ve kanuna göre değil, cemaatin çıkarları ve Şeyhin buyruklarıyla hareket ederler.
Yeni ifşa edilen rezillik malumdur.
Yargıtay'da siyasi olmayan bir ceza dosyasının hükmü bile Pensilvanya'da "Hocaefendi" tarafından verilmiştir ki bunu açıklayan Ak Partili eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'dir.
Düşünün sıradan bir ceza dosyasına hüküm için bile Şeyh'e müracaat ediliyor.
Cemaat lideri veya tarikat Şeyhi yabancı bir gücün kontrolüne girdiği an ise, cemaat ve tarikat müritlerinin tamamı dış dinamiklerin ajanı ya da askeri olacaktır.
Buradan bakınca cemaat veya tarikat müritlerinin devlette görev yapmaları yasadışı kanlı bir örgütün devlete sızması ile aynı şeydir.
Evet cemaatlerin pek çoğu şeklen silahsız görünse de aslında örgüttürler ve devlet için tehdit teşkil ederler.
Bunlar tıpkı DHKP-C gibi hücret sistemi ile çalışırlar.
Işık ya da öğrenci evleri bu tür örgütlenmelerin üreme merkezleridir.
Üniversiteyi kazanan gençler buralarda ehlileştiriliyorlar.
Devletin yeterli yurt yapmaması sebebiyle özellikle taşra kökenli gençler bu cemaat örgütlenmeleri tarafından çok kolay avlanıyorlar.
İnanç gibi güçlü bir olguya, imkansızlık, sahipsizlik, çevre, kimlik ve kişisel statü ilave edildiğinde gençlerin ele geçirilip paketlenmesi zor olmuyor.
Yukarıda belirttik, bu yapılarda kayıtsız- şartsız Lidere ve Şeyhe biat kültürü yani teslimiyet esastır.
Zerre mübalağa etmiyorum, cemaat önderleri müritlerinin gözünde Allah ve "Peygamber" misalidir.
O önderler müritlerine dininizi değiştirin deseler bile pek çoğu anında dinini değiştirir zira onlara göre o emirde bir kerametin olduğuna inanırlar.
Başka bir ifadeyle cemaatlerin pek çoğunda İslam Allah'ın değil, kendi şeyhlerinin söyledikleridir.
Cemaatlerin devlete zısmasının sonuçlarını Türkiye çok ağır bedeller ödeyerek yaşadı ve yaşıyor.
Beş bin yıl mâzisi olan Türk Ordusuna karşı Pentagon ile NATO'nun başlattığı kumpas ve operasyonlar bir cemaat kullanılarak gerçekleştirildi.
Mülkün temeli adalet, o cemaat müritleri tarafından yerlere serildi.
Asayişi temin görevi olan polis, o münafıkların sızması sonucu çeteleşti.
Bir ülkede din ve inanç bütün kapıları açan sihirli bir anahtar yapılırsa gelinecek nokta budur.
(Takkeli Firavunlar, s. 178-180)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder