22 Eylül 2018 Cumartesi

İNSANLAR KENDİ AMELLERİYLE Mİ  CENNETE GİRERLER, YOKSA  ALLAH'IN  RAHMET VE MAĞFİRETİYLE  Mİ? 
Şu dünya hayatında itikadına ve imanına şirk bulaştırmayanlar, ahiret hayatında emniyette olurlar.
"İman edip de imanlarına herhangi bir zulüm bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve doğru yolu bulanlardır"
(En'am, 82)
Yukarıdaki ayette bulunan "zulmün" "şirk" anlamında kullanıldığını  Lokman süresi 13. âyetinde görüyoruz.
"Lokman, oğluna öğüt vererek: Evladım! Allah'a şirk koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti"
Yoksa herkes kendine, ailesine, çocuklarına ve çevresinde bulunan canlı cansız varlıklara bazen zulmeder.
Tevhid akidesinden  sonra âhirette infak  yapmaktan daha büyük bir ŞEFAATÇİ ve yardımcı  yoktur.
"Ey iman edenler! Kendisinde  artık alışveriş, dostluk ve ŞEFAAT
 bulunmayan gün (kıyamet) gelmeden önce, size verdiğimiz rızıktan (ALLAH'IN YOLUNDA) İNFAK EDİN. Gerçekleri inkar edenler elbette zalimlerin ta kendileridir"
(Bakara, 254)
 İnsanı âhirette kendi amelinden başka hiçbir şey  kurtaramaz.
",,,,Her kişi kazandığına karşılık bir rehinedir"
(Tur, 21)
"Her nefis kazandığına karşılık bir rehinedir"
(Müddessir,  38)
Yani âhirette  insanı sadece amelleri kurtaracaktır
"O gün (âhirette) hiçbir kimse en ufak bir haksızlığa uğramaz. Siz orada ancak yaptıklarınızın karşılığını alırsınız"
(Yasin, 54)
 ",,,,,,Onlara: İşte size cennet, yapmış olduğunuz iyi amellere karşılık ona varis kılındınız diye seslenilir"
(Âraf, 43)
"Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka birşey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir"
(Necm-- 39, 40, 41
Fakat bazı âyetler âhirette  kurtuluş ve saadetin Allah'ın merhamet ve mağfiretine bağlı  olduğunu söylüyor.
"O gün, dostun dosta hiçbir faydası olmaz, kendilerine yardım da edilmez.
Ancak Allah'ın merhamet ettiği kimseler böyle değildir. Şüphesiz O, üstündür, merhametlidir"
(Duhan--40, 41, 42)
Ben uzun zaman önce bu konuda  çok düşündüm.
İnsanlar kendi amelleriyle mi, yoksa Allah'ın rahmet ve mağfiretiyle mi cennete girerler?
 Sonra bununla alakalı aklıma şöyle güzel  bir örnek geldi.
 "Hava ne kadar güzel olursa olsun, yağmur ne kadar bereketli yağarsa yağsın, güneş ne kadar güzel açarsa açsın,
rüzgar ne kadar olumlu  olursa olsun, toprakta tohum olmayınca orada bir şey bitmeyecek, o topraktan asla ürün alınmayacaktır.
 Yani ameller birer çekirdektir.
 İnsanların amelleri Allah'ın rahmet ve mağfiretini celbeder.
Âmel olmayınca  rahmet ve mağfiret  tecelli etmez.
Allah'ın rahmet ve mağfireti amellere bağlı bir durumdur.
Amel çekirdekleri içinde en bereketli olanı da infak çekirdeğidir. Bire yedi yüz belki sonsuz bir karşılığı vardır.
(Bakara, 261)
Bu örneği şu âyet açık olarak ortaya koyar.
",,,,,,rahmetim her şeyi kuşatmıştır.
 Onu, takva sahiplerine, zekatı verenlere ve âyetlerimize iman edenlere yazacağım"
(Âraf, 156)
Tohum ve çekirdekler ameli,
yağmur, güneş, hava ve rüzgar Allah'ın rahmet ve mağfiretini temsil ederler.
Dolayısıyla hiç çalışma ve emek olmadan sadece dua ederek Allah'ın yardımını beklemek cehalettir.
İnsan ilk önce üzerine düşen görevi yapmalı sonra Allah'a dayanıp güvenmelidir.
Yüce Allah'da üzerine düşen görevi mutlaka yerine getirecektir.
",,,,,Müminlere yardım etmek bize düşen bir görevdir"
(Rum, 47)
",,,,Allah kâfirlere müminler aleyhine yol vermez"
(Nisa, 141)
Her zaman söylüyorum,
Vahiy'den bağımsız olarak asla hidayet olmaz. Yani Allah hiç kimseye vahiy'den bağımsız olarak hidayet vermez.
Hidayet bulmanın ve hidayete ulaşmanın tek yolu Kuran'dır.
 (Sebe, 50; Bakara, 159; Fussilet, 44)
Tevhid ve infak olmayınca da rahmet ve mağfiret olmaz.
"Allah müminlerden, mallarını ve canlarını kendilerine verilecek cennet karşılığında satın almıştır.
 Çünkü onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler, ölürler.
Bu Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da Allah üzerine hak olarak verilmiş bir sözdür.
 Allah'tan daha çok sözünü yerine getiren kim vardır.
 O halde O'nunla yapmış olduğunuz bu alış verişinizden dolayı sevinin. İşte bu gerçekten bir kurtuluştur"
(Tevbe, 111)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder