2 Kasım 2016 Çarşamba

Bir şey ya vardır ya da yoktur. Gerçekler şüphelere ve olasılıklara yer bırakmaz.

26 Şubat 2016 Cuma, 23:56 UTC+02
Bir şey ya vardır ya da yoktur. Gerçekler şüphelere ve olasılıklara yer bırakmaz. Yani müslüman kesin bilgi ve kesin delil olarak Allah'ın gönderdiği kitabı anlamaya çalıştığı oranda hurafe ve yalanlarlardan kurtulabilir. Şu da bir gerçektir. Aslında bu Ümmet İslama aykırı olan bir şeyi hiç bir zaman kabul etmez. Çünkü İslam burada sadece kanun ve ülkü değildir. Ümmetin nezdinde din sevgi ve duygu olmuştur. Bundan dolayı Şia ve Ehli sünnet mezhepleri bu Ümmete Allah tarafından gönderilen Tevhid dini yerine, İlahların ve evliyaların uydurulmuş şirk dinini sundular. Dolayısıyla gizlenen bir hakikatı ortaya çıkarmak kadar şerefli bir hayır yoktur. Eğer bu kur'ani bir hakikat olursa sevabın büyüklüğünü varın siz düşünün. İnsanlara iftira etmek büyük bir alçaklık olarak kabul edilir. İftira Allah'a ve onun Elçisine olursa ne kadar tehlikeli olduğu daha kolay anlaşılır. Bundan dolayı Şia ve Ehli sünnet tapıcıları kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetlerden taviz vermezken, biz baştan başa hakikat olan, kendisine hiç bir yerden batılın bulaşamayacağı kur'an'dan nasıl taviz verebiliriz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder