24 Mart 2020 Salı

EY CAHİLLER !
MUHAMMED (A.S) A NEBİ VE RESUL  KAVRAMLARINI MUVAHHİDLER VERMEDİ.
 Aslında "Nebi" ile "Resul'ün" arasında bulunan onlarca farkı ve mükemmel sistemi bir çok âyette yüce Allah ortaya koymuştur.
 Yani Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farkların üzerinde bu derece durmamızın sebebi Kur'an'ın bu iki kavrama yüklemiş olduğu değişik anlamlardır.
 Dolayısıyla Kur'an'da bunları araştırırken bu farkları sanki muvahhidler kendi inanç ve  fikirlerinden çıkarıyorlar gibi suçlanmalarının mantıklı bir karşılığı yoktur. 
Kur'an'ı Mübin bu farkları açık olarak ortaya koymasaydı bizim bu konuda konuşmamızın  imkanı olur muydu?
Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farklara  İmanı olmayan veya bir sıkıntı içerisinde bulunanlar şikayetlerini  yüce Allah'a  yapsınlar.
 Yahudi ve Hıristiyan İlim adamlarının düştükleri hatalara, son vahyin muhatapları da düşmemesi için yüce Allah böyle bir ayrım yapmıştır.
Yahudi ve Hristiyanların Nebi'lerini ilâhlaştırdıkları gibi son vahyin sahipleri de Nebi ( a.s) ı ilâhlaştırmamaları için Yüce Allah aynı kişi olan yani 
Muhammed (a.s) ile ilgili Nübüvvet  mertebesi ile Risalet misyonunun arasında son derece net bir ayrıma gitmiştir.
Dolayısıyla son vahiy ile birlikte Nebi ile Resul'ün arasında bulunan farklar çok açık seçik bir şekilde ortaya konmuştur.
Kur'an'ın Nebi ile Resul arasında bulunan farkları kalın çizgilerle birbirinden ayırmasının sebebi iman edenlerin zihnini ve tevhid akidesini yani  hanif İslam'ı  korumaya yöneliktir.
 Muhammed (a.s)  kendisine vahiy indirilince kadar Ebubekir, Ömer, Ali ve Ammar gibi sâde bir Mekke vatandaşıdır.
( Kehf- 110; Fussilet- 6 )
Muhammed ( a.s) gece gündüz,  24 saat, her an, 23 sene, vefat edinceye kadar, özel hayatında,  hatta âhirette bile
(Nisa-69) Nübüvvet makam ve mertebesine sahiptir.
Nübüvvet makam ve mertebesi hiçbir zaman ondan ayrı bir şey değildir.
Nebi kavramı, dar bir alan ve özel bir hayatı temsil eder.
 Yani tarihsel ve sosyal bir hayatı ve özel bir durumu temsil eder.
Nübüvvet, Nebi'nin hataları, evi, sesi, siyeri, savaşları,  ailesi, hanımları,  beşeri özelliği,  sosyal yaşantısı ile ilgilidir.
 Resul, Allah tarafından indirilen vahyi insanlara ulaştırdığı andaki konumudur.
Resul, indirilen vahye eşdeğer bir konuma sahip kılınmıştır.
  Dolayısıyla vahiy indirildikten sonra sade Mekke vatandaşı,  normal,  herkes gibi bir beşer olan Muhammed ( a.s) iki karakteri oluyor.
1-) Nübüvvet makam ve mertebesi   
2-) Risalet Misyonu
 Kendisine Allah'tan vahiy indirildikten sonra artık Muhammed diye birisi yoktur.
Kur'an'da, itaat, tekzip, küfür, hak, mübin, kerim, nur, tebliğ,
âyetleri  tilavet etme, tebyin, karanlıklardan aydınlığa çıkarma, şikak, hidayet, rahmet, helal ve haram kılma,
istihza, (alaya alınma) aziz, hakem olma, üsve-i hasene (örneklik) nehiy (yasaklama) ittiba, inzar, mübeşşir (müjdeleyici)  gönderilmeden azap etmeme, tezkiye, hâdd gibi bir çok kavram Resul bağlamında kullanılmıştır.
 Nebi hata yaptıktan sonra, Resul ise hata yapmadan uyarılır.
Çünkü Resul sadece Allah tarafından indirilen vahyi insanlara tebliğ ediyor.
Onun biricik görevi budur.
 Kur'an'da Nebi kavramı genellikle iman eden müminler bağlamında kullanılırken, (Tevbe- 113, 117 ; Tahrim- 12)
 Resul ise, Allah ve vahiy bağlamında kullanılır.
Yani Nebi ( a.s)  iman edenler gibi söz ve hareketlerinde Allah'a karşı  hata yapabilir.
(Tevbe-113; Tahrim-1)
 Fakat konumu itibariyle Allah tarafından uyarılır ve hatada ısrar  etmesi engellenir.
Nebi'nin haysiyet ve şerefi, aile mahremiyeti koruma altına alınmıştır, hanımları müminlerin anneleridir,  fakat sözleri ümmet için  bağlayıcı değildir.
 Fakat Resul, görevi icabı Allah tarafından indirilen vahyi  tebliğ etmek olduğu için hata yapması ve görevinde ihanet etmesi mümkün değildir.
(Yunus-15; Hakka-44)
 Risalet, vahiy ile ilgili bir görevlendirmedir.
Resul'ün misyonu, Allah tarafından indirileni direkt olarak muhataplara ulaştırma olunca onun hata yapmasına izin verilmiyor ve kendisine hata etme imkanı  bırakılmıyor.
 Yüce Allah, vahiy'le emir ve yasaklarını ona indiriyor, o da insanlara bunu açıklıyor.
Yani Resul, Allah'ın emirlerini okuma, ilan etme, duyurma ve insanlara tebliğ etmekle yükümlü oluyor.
Muhammed  ( a.s) risâlet misyonu ile vahye eşdeğer bir konuma sahip kılınmıştır, Emevi ve Abbasilerin yalanlarına onu âlet etmek dine karşı büyük bir ihanettir.
Resul, vahyin dilinde hayat bulduğu kişidir.
Resul olmadan din, iman, Kur'an diye bir şey olmaz. Resul, bu derece önemli bir göreve sahiptir.
 Kur'an'da yüce Allah yüzlerce âyette  Nebi ve Resul kelimelerini  kullanmaktadır.
 Nebi ve Resul kelimeleri yerine Farsça'dan devşirilen "peygamber" kelimesini kullanmak vahyin bağlam ve bütünlüğünü bozarak Kur'an'ın anlaşılmasını imkansız hale getiriyor.
Rahmân ve Rahim olan Allah tek kişiyi anlatırken neden iki ayrı kelime kullansın?
 Vahyin sisteminden ve ilminden anlıyoruz ki bu iki kelime birbirinden son derece farklı misyonlara  işaret ediyor.
 Söz konusu âyetlerde bu  farklar çok açık seçik bir şekilde ortaya konmuştur.
Nübüvvet, yerel ve tarihsel olurken, Risalet ise,  genel ve evrensel oluyor.
Nübüvvet,  kişinin beşeri yönünü ele  alırken, risâlet, aynı kişinin vahyi tebliğ boyutunu simgelemektedir.
 Nebi ile Resul'ü  birbirinin yerine kullanır veya  tek kelime olan "peygamber" kelimesi ile kullanırsanız artık sizin için vahyin, risâletin, hanif İslam'ın hangi anlama geldiğinin  bir önemi kalmayacaktır.
Dolayısıyla artık dini Allah'a özel kılmanın  imkan ve kabiliyeti yitirilmiş olacaktır. 
Eğer Nebi ile Resul'ün arasında büyük farklar olmasaydı veya aynı anlama gelmiş olsalardı, yüce Allah  Nebi ile Resul'ü tek kelimeyle anlatırdı.
 Sonsuz bir ilme ve sonsuz bir güce sahip olan Allah bunu yapmaktan aciz değildir.
 Eğer Nebi ve Resul aynı şey olmuş olsaydı, İsmail (a.s)  için "...o bir Resul ve nebi idi"
(Meryem-54)
buyrulmazdı.
  Kur'an'da geçen Nebi ve Resul'ü iki  farklı kişilik olarak anlıyorsanız veya kişilik bölünmesi olarak algılıyorsanız siz  Kur'an'dan hiçbir şey anlamamış  cahil ahmaklarsınız.
 Dikkat edin, ortada da tek bir şahsiyet vardır.
 O da Allah tarafından kendisine vahiy indirilen kişidir.
 Bu ayrımı yüzlerce âyette Allah yapıyor.
 Yoksa Kur'an ehli muvahhidlerin kendilerinden çıkardıkları bir şey değildir.
 Eğer Kur'an bizim önümüze böyle bir yol, mükemmel bir sistem ve olağanüstü bir kombinasyon  konmasaydı bu konuda bunca delil ile  konuşma hakkımız ve yetkimiz olabilir miydi?
Yüce Allah bir değil mi?
Fakat bu birliğe rağmen onlarca isim ve sıfatı bulunmuyor mu?
İşte aynen bunun gibi aynı kişi olan yani Muhammed ( a.s) ın sosyal hayatta iken Nebi,  dindeki yeri Resul'dür.
 Kur'an'da bulunan Nebi ile Resul arasındaki farklar.
 Kur'an'a göre hakem olan Resul'dür, Nebi değil,  örnek olan Resul'dür,  Nebi değil, helal ve haram kılma Resul'e aittir, Nebi'ye değil, Resul vahyi beyan eder, Nebi değil, itaat Resul'e yapılır, Nebi'ye değil, emanet ve sadakat Resul bağlamında kullanılmıştır.
Kur'an'da üç âyette her ne kadar "beşir, nezir ve iman" kavramları Nebi'ler bağlamında kullanılmış olsa da,
(Bakara- 177, 213; Mâide-81 )
 Bu âyetlerde bulunan "nebiyyin" "Nebiler" kelimesinin içinde Resuller  de bulunmaktadır.
 Çünkü bütün Resuller aynı zamanda Nübüvvet makam ve mertebesinden geçerek Resul  olmuşlardır.
 Yani bütün Resuller aynı zamanda Nebi'dir.
 Resuller masum olmakla beraber, Nebi'ler masum değillerdir.
  Bundan dolayı nebilere mutlak olarak yani kayıtsız şartsız itaat etmek yok iken, (Mümtehine-12) Resul'e mutlak itaat vardır.
(Nisa-80)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder