KUR'AN'DA KIRAAT FARKLILIKLARI YÜZÜNDEN YAPISI VE MANASI DEĞİŞEN KELİMELER
(33. YAZI)
ÖRNEK 210
Rahman Suresi
"İkisinden (iki deniz) inci ve mercan çıkar" 22. âyetinde bulunan "yahrucu" "çıkar" kelimesini, Nâfi "yuhracu" "çıkarılır" olarak okumuştur.
ÖRNEK 211
Tur Suresi
"Artık çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar onları kendi hallerine bırak"
45. âyetinde bulunan "yus'akun" "çarpılacakları" kelimesini, Nâfi "yes'akun" "çarpacakları" olarak okumuştur.
ÖRNEK 212
Mümin Suresi
"Firavun: Bırakın beni, dedi. Musa'yı öldüreceğim, Rabbine yalvarsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yer yüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum" 26. âyetinde bulunan
"yüzhira fil ardil fesed" "yer yüzünde fesat çıkaracağından korkuyorum"
kelimesini, Kisai "yazhara fil ardil fesed" (onun yüzünden)
"yer yüzünde fesat çıkacağından korkuyorum" olarak okumuştur.
Yani Musa'nın vahyi ve tevhid akidesini anlatması yüzünden fesat çıkacak.
Aslında iki okuyuşta aynı kapıya çıkıyor.
ÖRNEK 213
Nem Suresi
"Allah'a kasem ederek birbirlerine şöyle dediler:
Gece ona ve ailesine baskın yapalım (hepsini öldürelim) sonra da velisine:
Biz (Salih) ailesinin yok edilişi sırasında orada değildik,,,," diyelim"
49. âyetinde bulunan "mé şehidne mehlike " "yok edilişi sırasında orada değildik" kelimesini, Ebu Amir "mé şehidne mehleke" "yok oluşu sırasında orada değildik" olarak okumuştur.
ÖRNEK 214
Nem Suresi
"Ve şöyle de: Hamd Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız
(ama artık faydası olmayacaktır) Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir"
93. âyetinin sonunda bulunan "ve mé Rabbuke bi ğâfilin ammé te'melune"
"Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir" kelimesini,
Ebu Amir "ve mé Rabbuke bi ğâfilin ammé ye'melune" "Rabbin yaptıklarından habersiz değildir" olarak okumuştur.
ÖRNEK 215
Bakara Suresi
"Onlara denildi ki: Şu şehirde yerleşin, ondan dilediğiniz gibi yeyin "bağışlanmak istiyoruz" deyin ve kapıdan eğilerek girin ki hatalarınızı bağışlayalım,,,,"
161. ayetinde bulunan "neğfirleküm hatiétiküm" "hatalarınızı bağışlayalım" kelimesini, "tüğferleküm hatiétiküm" (Allah tarafından) hatalarınız bağışlansın" olarak okumuştur.
ÖRNEK 216
Araf Suresi
"Allah kimi şaşırtırsa, artık onun için yol gösteren olmaz. Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır"
186. âyetinde bulunan "ve yezerühüm fi tuğyenihim ye'mehün"
"ve onları azgınlıkları içinde bırakır" kelimesini, Nâfi "ve yezerühüm fi tuğyenihim ye'mehün" "Ve onları azgınlıkları içinde bırakırız" olarak okumuştur.
ÖRNEK 217
Araf Suresi
"Fakat (Allah) onlara kusursuz bir çocuk verince, kendilerine verdiği bu çocuk hakkında Allah'a ortaklar koştular 190.
âyetinde bulunan "şüreke'e" "ortaklar "kelimesini, Nâfi "şirken" "şirk,ortak" yani tekil olarak okumuştur.
Yani mana kendilerine verilen çocuğu Allah'a şirk koştular veya muvahhid müslüman yapacaklarına şirk koşan biri yaptılar.
ÖRNEK 218
Âli İmran suresi
"Onların yaptıkları hiçbir hayır karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah takva sahiplerini çok iyi bilir" 115. âyetinde bulunan "ve mé yef'alu min hayrin felen yükferüh"
"onların yaptıkları hiçbir hayır onlara karşılıksız bırakılmayacaktır" kelimesini,
Ebu Amir "ve mé tef'alu min hayrin felen tükferüh" "yaptığınız hiçbir hayır karşılıksız bırakılmayacaktır" olarak okumuştur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder