19 Ocak 2020 Pazar

HİDAYET MESELESİ, ALLAH DİLEDİĞİNİ Mİ SAPTIRIR, DİLEYENİ Mİ?
(7.YAZI)
Hidayet'in ve dalâletin tek göstergesinin vahiy olduğunu gösteren âyetleri okumaya devam ediyoruz.
"...Bu Kur'an uydurabilecek bir hadis değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan bir kitaptır; iman eden bir toplum için rahmet ve hidayettir"
(Yusuf-111)
"Biz bu kitab-ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik"
( Nahl-64 )
"...Ayrıca bu kitab-ı da sana her şey için bir açıklama,  bir hidayet ve rahmet kaynağı ve sadece Allah'a teslim olanlar için bir müjde olarak indirdik"
( Nahl-89)
"De ki:  Onu, mukaddes ruh, iman edenlere sebat vermek, kendilerini  Allah'a teslim edenleri hidayete iletmek ve onlara müjde vermek için Rabbin katından bir amaca yönelik hak olarak indirdik"
( Nahl-102)
Kur'an'a göre hidayete ulaşmanın üç kaynağı mevcuttur.
1-) Allah
2-) Vahiy
3-) Resul
Vahiy ile Resul Allah'ın hidayetine ulaştırıcı vasıtalardır.
 Yoksa hakikatte indirilen vahiy'den yani Allah'tan başka hidayete ulaştıracak hiç kimse  yoktur.
 "Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hiristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır.
 De ki:  Hidayet ancak Allah'ın hidayetidir.
Sana gelen bu ilimden (Kur'an'dan) sonra onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır"
( Bakara- 120)
 "Bir de, kendilerine ilim verilenler, onun (Kur'an'ın) Rabbin tarafından gelmiş bir gerçek olduğunu bilsinler de ona iman etsinler, bu sayede kalpleri huzur ve manevi doyuma kavuşsun. Şüphesiz ki Allah, iman edenleri kesinlikle (vahiy'le) hidayete ulaştırır.
( Hac- 54)
"Ey Resul! Gerçek şu ki sen onları (vahiy'le ) sırat-ı müstakime davet ediyorsun"
(Müminün-73)
( Ey Resul! De ki: İşte bu, benim yolumdur. Ben Allah'a çağırıyorum, ben ve bana uyanlar aydınlık bir yol üzerindeyiz. Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim ve ben müşriklerden değilim"
(Yusuf- 108 )
Bu konuda Şura 52. âyetini nasıl anlamak gerekir.
Âyetin meali şöyledir.
"İşte böylece sana da emrimizle  Kur'an'ı vahyettik.  Sen kitap nedir, İman nedir bilmezdin. "Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle hidayete eriştirdiğimiz" bir nur kıldık.
 Şüphesiz ki sen sırat-ı müstakime hidayet ediyorsun. O sırat göklerin ve yerin sahibi Allah'ın yoludur. Dikkkat edin, bütün işlerin çözümü sonunda Allah'a döner"
(Şura-52,53)
Âyette bulunan "nehdi bihi men neşéu min ibédiné" "kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle hidayete eriştirdiğimiz"
Aslında "nehdi bihi men yeşéu min ibédiné" "kullarımızdan dileyeni kendisiyle hidayete eriştirdiğimiz" olması gerekirdi.
Uzun bir tefekkür sürecinden sonra Allah'a sonsuz şükürler olsun ki, âyetin gerçek mealini anladık.
"...kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle hidayete eriştirdiğimiz bir nur kıldık..."
cümlesinde bulunan "nehdi bihi men neşéu min ibédiné" Allah elçilerinin seçimi ile ilgili bir durumdur. 
Dolayısıyla yukarıdaki âyette bulunan söz konusu cümle "insanlar içinde Muhammed (a.s) ın Allah'ın iradesiyle Resul seçilmesini"  anlatıyor.
Yani Allah istediğini Resul olarak seçip vahiy'le hidayet verdikten sonra onu Resul olarak gönderiyor.
Örnek olarak,
"Seni yolunu şaşırmış olarak bulup da (vahiy'le) hidayete ulaştırmadı mı?"
"Duha-7)
Aynı şekilde muvahhidlerin en büyük önderi  İbrahim (a.s) müşriklerin ilahlarının  putlarını parçaladıktan sonra şöyle diyor.
"Ben Rabbime gidiyorum. O beni "hidayete" ulaştıracaktır"
(Saffat-99)
"Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki: Ben sizin kulluk ettiklerinizden uzağım.
 Ben yalnız beni yaratana kulluk ederim. Çünkü O, beni "hidayete" iletecektir"
Yukarıdaki âyetlerde İbrahim ( a.s) ın kasdettiği  hidayet, putları parçaladıktan sonra Allah'ın  ona vahiy gönderip Resul olarak seçtiği hidayettir. 
Çünkü putları kırmadan önce "Nebi" ve "Resul" olsaydı, yani kendisine vahiy indirilseydi, böyle bir şey dememesi gerekirdi.
Vahiy zaten hidayettir.
Vahiy'den  bağımsız olarak hidayet olmaz.
"...Hidayete tâbi olanlara selam olsun"
(Tâhâ-47)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder