19 Ocak 2020 Pazar

HİDAYET MESELESİ, ALLAH DİLEDİĞİNİ Mİ SAPTIRIR, DİLEYENİ Mİ?
(5.YAZI)
Allah'ın indirdiği vahiy haricinde yani Allah'tan başka  hiç kimseninin hâdi ve mehdi  olamayacağı Kur'an'da kesin olarak hükme bağlanmıştır.
(Ey Resul! ) De ki: (Allah'a)  Şirk koştuklarınızdan hakka hidayet edecek olan var mı? De ki:  "Hakka (vahiy'le) Allah iletir" Öyleyse hakka hidayet eden mi uyulmaya daha layıktır; yoksa hidayet verilmedikçe  kendi kendine hidayeti bulamayan mı? Size ne oluyor?
 Nasıl böyle batıl hükmediyorsunuz?
"Onların çoğu zandan (algıdan)  başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan hiçbir şey ifade etmez.  Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir"
(Yunus-35,36)
(Ey Nebi! ) Sen, onların hidayete ermelerine çok düşkünlük göstersen de bil ki Allah, sapıtan kimseyi (iradesine ipotek koyarak, vahiy'den bağımsız, zorla) hidayete erdirmez. Onların yardımcıları yoktur"
( Nahl-37)
(Ey Nebi!) Sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin; bilakis, Allah dileyeni hidayete iletir ve hidayete girecek olanları en iyi bilendir"
(Kasas-56)
"Tağut'a kulluk etmekten kaçınıp,  Allah'a yönelenlere müjde vardır. ( Ey Resul ! ) Dinleyip de söz'ün en güzeline uyan kullarımı müjdele. İşte Allah'ın (vahiy'le)  hidayete  ilettiği kimseler onlardır.  Gerçek akıl sahipleri de onlardır.
 (Ey Nebi! ) Hakkında azap hükmü  gerçekleşmiş kimseyi ve  ateşte olanı sen mi kurtaracaksın! Fakat Rablerinden sakınanlara,  üst üste yapılmış, altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Bu Allah'ın verdiği sözdür. Allah verdiği sözden dönmez"
(Zümer-17,18.19,20)
 "Allah (iradenizi zorla yönlendirseydi) hepinizi bir tek ümmet (aynı inanca bağlı) kılardı; fakat O, dileyeni saptırır, dileyeni de hidayete iletir.  Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız"
( Nahl-93)
 Yukarıdaki âyetin  sonunda bulunan "...yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız"  cümlesi, hidayetin kaynağına  açıklık getirmektedir.
 Yani insan sadece kendi amelinden  sorumlu tutulmuştur. 
Allah insanları inanç ve  amellerinde özgür bir iradeye sahip kılmıştır.
"Allah, hidayeti arzulayanların hidayetini arttırır. Sürekli kalan şeyler, Rabb'inin indinde hem mükafat bakımından daha hayırlı, hemde  sonuç olarak daha güzeldir"
(Meryem-76)
 Mekke müşrikleri kader inancına sahip olduklarından dolayı bu konuda yüzlerce âyet inmiştir.
Onlar "Allah dilemedikçe bir şirk  koşmayız"
(Nahl-35) diyorlardı.
 Bu konuda şu iki ayet önemlidir.
Allah'ın ayetlerine iman etmeyenler yok mu, kuşkusuz Allah onları hidayete iletmez ve onlar için elem verici bir azap vardır. Allah'ın ayetlerine inanmayanlar ancak yalan konuşur.  İşte onlar yalancıların ta kendileridir"
(Nahl- 104,105)
 Şu ayet bu konuda çok belirleyici bir konuma sahiptir.
"İşte böylece biz Kur'an'ı açık seçik âyetler halinde indirdik. Gerçek şu ki Allah dileyen kimseyi hidayete iletir"
(Hac-16)
 Yukarıdaki âyete "...Allah dilediği kimseyi hidayete iletir" gibi bir mana verilemez.
 O zaman açık seçik indirilen âyetlerin bir anlamı kalmazdı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder