26 Şubat 2017 Pazar

PARALEL DİN (6. YAZI)    
İslam tarihinde Allah Resulü'nden sonra Şia ve Ehli sünnet mezhepleri uydurdukları binlerce rivayet ile  Nebi (Aleyhisselam)ı dinde hüküm koyucu makamına yerleştirdiler.
Kur'an'ın metnine bir şey yapamamışlardır.
 Fakat Kur'an'daki kavramlar üzerinde bir operasyon yaparak Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü bozmuşlardır.
Mesela, Kur'an'da geçen Nebi ve Resul kelimelerinin içeriği boşaltılmış,
 Resul ( Aleyhisselam) a itaati emreden ayetler hiç anlaşılmamış veya anlam,
 hedef ve etkisi
Allah'ın mesajından Nebi'nin şahsına devşirilmiş,
vefatından sonra da uydurma âlim ve muctehitlere miras olarak bırakılmıştır.
Kur'an'ın kendi içinde bulunan sistemi öyle tahrip edilmiştir ki,
Kur'an'ın sözde bilinçli boşluklarını dolduran, Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü hükümsüz bırakan,
Kur'an'ın ne demek istediğini bildiren (tebyin) kavramına  iftira bir sünnet anlayışı hâkim kılınmıştır.
Böylece bir çok ayette apaçık olarak tarif edilen  Allah'ın kitabı hakkında
"yetersiz, kontrolsüz, bağımlı ve kapalı, anlaşılması mümkün olmayan, sistemsiz  bir kitap" algısı oluşturulmuş,
bu kahrolası algı ve anlayış, sonraları şuurlu ve kasıtlı bir usul kaidesine dönüştürülmüştur.
Açıkça yalan ve iftira olan şu rivayet geleneksel fıkıh usulünün temelini oluşturmuştur.
Güya Resulullah ( Aleyhisselam)
 ile Muaz b. Cebel arasında geçen bir konuşmaya göre Allah'ın Resulü ( Aleyhisselam)
Yemen'e Vali olarak gönderdiği  Muaz b. Cebel'e sorar.
"Yemen'e gittiğinde sana gelecek olan sorunlara ne ile çözüm bulacaksın"
Muaz" ilk önce Allah'ın kitabına, onda yoksa sünnete müracaat edeceğim, onda da bulamazsam kendi ictihadımla sorunları çözeceğim" cevabını verir.
Bütün fıkıh kitaplarında İslam'ın delilleri bağlamında kendisine hayli  yer ayrılan bu uydurma rivayete göre bir âlim herhangi bir sorunun cevabı için önce kitaba bakacak, onda bulamazsa sünnete,
onda da bulamaz ise çözümünü aradığı konu hakkında icma bulunup bulunmadığını araştıracak, en nihayet kendi kararına başvuracak.
Akla ve nefse hoş gelen bu çözüm basamakları, ne göründüğü kadar masum ne de kitaplarda yazıldığı gibi gerçekçidir.
Masum değildir, çünkü Allah'ın kitabı yeterli ve apaçık olduğu halde(Maide, 3)  insanların bilinçaltına Kur'an'ın yetersiz ve kapalı, anlaşılmaz bir metin  olduğu inancını yerleştirmiştir.
Gerçekçi değildir, çünkü fıkıh eserleri bunun  tam tersi ictihatlarla doludur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder