31 Aralık 2016 Cumartesi

BU ÖYLE BİR DİN, ÖYLE BİR DÂVÂ Kİ,
 Rahman ve Rahim olan Allah Kerim ve Mübin kitabında şöyle buyuruyor.
"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin " diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı.
 Fakat kendilerini çağırdığın bu din Allah'a ortak koşanlara ağır gelir.
Allah dilediğini kendisine elçi seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir"
(Şura, 13)
YANİ, Nuh,  İbrahim, Musa, İsa, Muhammed ( Aleyhimusselam) ve bütün Allah Elçileri bu dini temsil ediyorlar.
Bütün Allah Elçileri bu Tevhid akidesinin yeryüzüne hakim olması için mücadele etmişlerdir.
Yüce Rabbimiz,  bütün Elçilerine en büyük vasiyeti ve en  önemi emri işte   bu Tevhid sisteminin  yaşanması ve yaşatılması ile alakalıdır.
Bu tüm Allah Elçilerinin dinidir, hayatıdır, ahlakıdır, hayat damarıdır.
Rahman ve Rahim olan Allah şöyle buyuruyor.
""İbrahim'in dininden kendini bilmez ahmaklardan başka kim yüz çevirir?
Andolsun ki, biz onu dünyada elçi seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
Çünkü Rabbi ona Müslüman ( Muvahhid) ol, demiş, o da:
Âlemlerin Rabbine teslim oldum demişti. Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da, "
Oğullarım! Allah sizin için bu dini ( tevhidi) seçti. O halde sadece Müslümanlar ( Muvahhidler) olarak ölünüz "(dediler).
(Bakara, 130, 131, 132)
BU DİN O KADAR DEĞERLİ Kİ,
Yakub ( Aleyhisselam) ölüm döşeğinde tek derdi ve kaygısı Tevhid akidesinin korunması olmuştur.
"Yoksa Ya'kub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz?
 O zaman (Ya'kub) oğullarına:
Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti.
Onlar:
Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz, biz ancak ona teslim olmuşuzdur, dediler"
(Bakara, 133)
BU DİN O KADAR ÖNEMLİ Kİ,
Allah'ın Nebileri Tevhid sisteminin hayat bulması ve hayat olması için hayatlarını feda etmişlerdir.
"Muhammed, ancak bir Elçidir.
Ondan önce de nice Elçiler gelip geçti.
Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisini geriye (eski şirk dininize) mi döneceksiniz?,,,,,(Âli İmran, 144)
"Nice Nebiler vardı ki, beraberinde bir çok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda (Tevhid için) başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler.
Allah sabredenleri sever.
"Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti:
Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla,ayaklarımızı (Tevhid yolunda) sabit kıl, kafirler topluluğuna karşı bizi muzaffer eyle"
Allah da onlara dünya hayatının nimetini ve (daha önemlisi, )ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, muhsinleri (Muvahhidleri) sever"(Âli İmran, 146, 147)
ARKADAŞLAR! Bu dinin, Tevhid akidesinin, Kur'an hikmetinin ve sisteminin hayata hakim olması, bu bu merhamet ve güzel ahlakın insanlığın vicdanlarında kök salması ve gönüllere yerleşmesi için her türlü eziyet, hakaret, küfür hatta ölüm bile  katlanmaya değerdir.
Öyle Allah Elçileri gelmiş ki, kendisine sadece bir aile iman etmiştir.
",,,Zaten orada (ona iman eden)Müslümanlardan(Muvahhidlerden) bir ev halkından başka kimse bulmadık "(Zâriyat, 36)
ARKADAŞLAR!
Bu yola gelmez müşrikler  bize sövsunler, hakaret etsinler, bu bizim için  Allah yolunda ve Tevhid dâvâsında bir şeref, ahiret hayatında kurtuluş ve cennet olacaktır.
İslam aleminin içinde bulunduğu şirk,kaos, anarşi, zulüm ve katliamlar Kur'an ahlakının ve Tevhid sisteminin neşvu nema  bulmasının  ne kadar elzem ve hayati bir öneme sahip olduğunu daha açık göstermektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder