31 Aralık 2016 Cumartesi

BU ÖYLE BİR DİN, ÖYLE BİR DÂVÂ Kİ,
 Rahman ve Rahim olan Allah Kerim ve Mübin kitabında şöyle buyuruyor.
"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin " diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı.
 Fakat kendilerini çağırdığın bu din Allah'a ortak koşanlara ağır gelir.
Allah dilediğini kendisine elçi seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir"
(Şura, 13)
YANİ, Nuh,  İbrahim, Musa, İsa, Muhammed ( Aleyhimusselam) ve bütün Allah Elçileri bu dini temsil ediyorlar.
Bütün Allah Elçileri bu Tevhid akidesinin yeryüzüne hakim olması için mücadele etmişlerdir.
Yüce Rabbimiz,  bütün Elçilerine en büyük vasiyeti ve en  önemi emri işte   bu Tevhid sisteminin  yaşanması ve yaşatılması ile alakalıdır.
Bu tüm Allah Elçilerinin dinidir, hayatıdır, ahlakıdır, hayat damarıdır.
Rahman ve Rahim olan Allah şöyle buyuruyor.
""İbrahim'in dininden kendini bilmez ahmaklardan başka kim yüz çevirir?
Andolsun ki, biz onu dünyada elçi seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
Çünkü Rabbi ona Müslüman ( Muvahhid) ol, demiş, o da:
Âlemlerin Rabbine teslim oldum demişti. Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da, "
Oğullarım! Allah sizin için bu dini ( tevhidi) seçti. O halde sadece Müslümanlar ( Muvahhidler) olarak ölünüz "(dediler).
(Bakara, 130, 131, 132)
BU DİN O KADAR DEĞERLİ Kİ,
Yakub ( Aleyhisselam) ölüm döşeğinde tek derdi ve kaygısı Tevhid akidesinin korunması olmuştur.
"Yoksa Ya'kub'a ölüm geldiği zaman siz orada mı idiniz?
 O zaman (Ya'kub) oğullarına:
Benden sonra kime kulluk edeceksiniz? demişti.
Onlar:
Senin ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Allah'a kulluk edeceğiz, biz ancak ona teslim olmuşuzdur, dediler"
(Bakara, 133)
BU DİN O KADAR ÖNEMLİ Kİ,
Allah'ın Nebileri Tevhid sisteminin hayat bulması ve hayat olması için hayatlarını feda etmişlerdir.
"Muhammed, ancak bir Elçidir.
Ondan önce de nice Elçiler gelip geçti.
Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisini geriye (eski şirk dininize) mi döneceksiniz?,,,,,(Âli İmran, 144)
"Nice Nebiler vardı ki, beraberinde bir çok Allah erleri bulunduğu halde savaştılar da, bunlar, Allah yolunda (Tevhid için) başlarına gelenlerden dolayı gevşeklik ve zaaf göstermediler, boyun eğmediler.
Allah sabredenleri sever.
"Onların sözleri, sadece şöyle demekten ibaretti:
Ey Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımızı bağışla,ayaklarımızı (Tevhid yolunda) sabit kıl, kafirler topluluğuna karşı bizi muzaffer eyle"
Allah da onlara dünya hayatının nimetini ve (daha önemlisi, )ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, muhsinleri (Muvahhidleri) sever"(Âli İmran, 146, 147)
ARKADAŞLAR! Bu dinin, Tevhid akidesinin, Kur'an hikmetinin ve sisteminin hayata hakim olması, bu bu merhamet ve güzel ahlakın insanlığın vicdanlarında kök salması ve gönüllere yerleşmesi için her türlü eziyet, hakaret, küfür hatta ölüm bile  katlanmaya değerdir.
Öyle Allah Elçileri gelmiş ki, kendisine sadece bir aile iman etmiştir.
",,,Zaten orada (ona iman eden)Müslümanlardan(Muvahhidlerden) bir ev halkından başka kimse bulmadık "(Zâriyat, 36)
ARKADAŞLAR!
Bu yola gelmez müşrikler  bize sövsunler, hakaret etsinler, bu bizim için  Allah yolunda ve Tevhid dâvâsında bir şeref, ahiret hayatında kurtuluş ve cennet olacaktır.
İslam aleminin içinde bulunduğu şirk,kaos, anarşi, zulüm ve katliamlar Kur'an ahlakının ve Tevhid sisteminin neşvu nema  bulmasının  ne kadar elzem ve hayati bir öneme sahip olduğunu daha açık göstermektedir.
İBRAHİM ( ALEYHİSSELAM) TEVHİD DİNİNİN ÖNDERİ, BÜYÜK BABASI, GENEL KURMAY BAŞKANI VE BAŞKOMUTANIDIR (6. YAZI )
Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"Şüphesiz İbrahim'de onun (Nuh'un) milletinden(dininden, Tevhid akidesine bağlı olanlardan) idi "
(Allah ( Celle Celalühü) tarafından bütün elçilere gelen din Tevhid akidesi anlamında İslamdır.
İslamın,yani tevhid akidesinin en geniş ve detaylı anlatıldığı kitap ise Kur'an'ı Mübin'dir.
Bundan dolayı F Gülen'in dinler arası diyalog çalışması  ahmakça bir uğraşı  idi. Çünkü insanlık tarihinde  Allah'ın Tevhid sisteminde  asla bir değişiklik meydana gelmemiştir.)
Bu hakikatı şu ayet apaçık olarak  ortaya koymaktadır.
"Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı.
 Fakat kendilerini çağırdığın bu din (Tevhid) müşriklere ağır gelir.Allah dilediğini elçi olarak seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola  (Tevhid, Kur'an) iletir "(Şura, 13)
"Çünkü (İbrahim) Rabb'ine Kalb'i Selim ile geldi.
(KALB'İ SELİM, Her türlü şirkten arınmış olan temiz bir kalp anlamına gelir)
"Hani o, babasına ve kavmine: Siz kime kulluk ediyorsunuz? demişti "
"Allah ile beraber başka ilahlar mı ediniyorsunuz? "
"O halde âlemlerin Rabbi hakkındaki görüşünüz nedir? "
(Hz İbrahim'in kavmi,yıldızlara tapar, onlarla kahinlik yaparlardı.Bir bayram günü İbrahim'e kendileriyle beraber bayram yerine gelmesini söylediler)
"Bunun üzerine İbrahim yıldızlara şöyle bir baktı"
"Ben hastayım, dedi. Ona arkalarına dönüp gittiler "
"Yavaşça İlahlarının yanına vardı"
(Oraya konmuş yemekleri görünce)
"Yemiyor musunuz? Neden konuşmuyorsunuz? dedi "
"Bunun üzerine, yanlarına gelip sağ eliyle vurdu (kırıp geçirdi)
"(Putperestler) koşarak İbrahim'e geldiler"
(Neden putları kırdığını sordular)
"Yonttuğunuz şeylere mi ibadet ederseniz! Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı, dedi "
"Onun için bir bina yapın ve derhal onu ateşe atın! dediler "
"Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları alçaklardan kıldık "
(Onlardan kurtulan İbrahim:) Ben Rabbime gidiyorum. O bana doğru yolu gösterecek. Rabbim! Bana sâlihlerden olacak bir evlat ver, dedi "
"İşte o zaman biz ona halim Selim bir oğul ile müjdeledik "(Saffat, 83,,,,, 101)
İBRAHİM ( ALEYHİSSELAM) TEVHİD DİNİNİN ÖNDERİ, BÜYÜK BABASI, GENEL KURMAY BAŞKANI VE BAŞKOMUTANIDIR (5.YAZI)
" Andolsun biz İbrahim'e daha önce rüştünü  vermiştik.Biz onu iyi tanırdık"
 (Allah en doğrusunu bilir, ayetteki "rüşt" kelimesinin elçilik  anlamına, yahut Hazreti İbrahim'in risaletten önce de sahip olduğu olgunluk, güzel ahlak,  hidayet ve doğruluk manasına geliyor)
" O,  babasına ve kavmine:
 Şu karşısına geçip tapmakta olduğunuz heykeller de  ne oluyor?  demişti"
" Dediler ki: Biz, babalarımızı bunlara tapar  kimseler bulduk"
" Doğrusu, siz de babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz, dedi"
" Dediler ki: Bize gerçeği mi getirdin, Yoksa sen bizimle alay mı ediyorsun?
" Hayır, dedi, sizin Rabbiniz, yarattığı göklerin ve yerin Rabbidir ve  ben buna şahitlik edenlerdenim"
" Allah'a yemin ederim ki, siz ayrılıp gittikten  sonra putlarınıza  bir oyun oynayacağım " (İbrahim(Aleyhisselam) bu sözü gizli olarak söyledi)
" Sonunda İbrahim onları paramparça etti.
Yalnız onların büyüğünü  bıraktı,belki ona müracaat ederler diye"
" Bunu ilahlarımıza  kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir, dediler"
(Bir kısmı) Bunları diline dolayan bir genç duyduk,  kendisine İbrahim denilirmiş, dediler"  "O halde,  dediler, onu hemen insanların gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler"
" Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın ey İbrahim?  dediler"
" Belki de bu işi şu büyükleri yapmıştır. Haydi onlara sorun eğer konuşuyorlarsa!dediler "
" Bunun üzerine, kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) zalimler sizlersiniz, sizler! " dediler" "Sonra tekrar eski inanç ve  tartışmalarına  döndüler. Sen bunların konuşmadığını pek âlâ  biliyorsun, dediler"
" İbrahim: Öyleyse, dedi,  Allah'ı bırakıp da,  size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâlâ kulluk edecek misiniz?
" Size de, Allah'a bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de yuh  olsun!  Siz akıllanmaz mısınız? (Bir kısmı)  Eğer iş yapacaksanız, yakın  onu da İlahlarınıza yardım edin! dediler"
" Ey Ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik ol" dedik "
" Böylece ona  bir tuzak kurmak istediler,  fakat biz onları, daha çok hüsrana uğrayanlar  durumuna soktuk "
" Biz,onu ve Lut'u  kurtararak, içinde cümle  aleme bereketler verdiğimiz  ülkeye ulaştırdık "
"Ona (İbrahim'e) İshak'ı ve fazladan bir bağış olmak üzere Yakub'u' lütfettik, herbirini sâlih insanlar yaptık "
(ENBİYA, 51,,,,,, 72)
İBRAHİM ( ALEYHİSSELAM) TEVHİD DİNİNİN ÖNDERİ, BÜYÜK BABASI, GENEL KURMAY BAŞKANI VE BAŞKOMUTANIDIR (4.YAZI)
"Allah kendisine mülk (hükümdarlık) verdiği için kibirlenerek Rabbi hakkında İbrahim ile tartışmaya gireni (Nemrut'u) görmedin mi!
İşte o zaman İbrahim:
Rabbim hayat veren ve öldürendir, demişti.
O da: Hayat veren ve öldüren benim, demişti.
İbrahim: Allah güneşi doğudan getirmektedir, haydi sende onu batıdan getir, dedi.
Bunun üzerine kâfir şaşırıp kaldı. Allah zalimleri hidayete erdirmez "(Bakara, 258)
"Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesi ile İmran ailesini seçip âlemlere (insanlara) üstün kıldı.Allah işiten ve bilendir "(Âli İmran, 33, 34)
"Ey ehli kitap! İbrahim hakkında niçin çekişirsiniz?
Halbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi, Siz hiç düşünmez misiniz?
"İşte siz öyle kimselersiniz!
Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız,fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz!
Oysa ki Allah, her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz"(Âli İmran, 65, 66)
(Aşağıdaki ayette tamamen  uydurma olan   Şia ve Ehli sünnet dinlerinin mensuplarına ve ilim adamlarına muhteşem bir eleştiri ve kınama vardır. Onların Kur'an, Tevhid ve İbrahim ( Aleyhisselam) ile bir alakalarının olmadığı ifade edilmektedir. Ayette bulunan "Yahudi ve Hristiyan " kelimelerinin yerine "Şia ve Ehli sünnet "kelimelerini koyarak okuyun, aralarında bir farkın olmadığını göreceksiniz)
"İBRAHİM, NE YAHUDİ, NE DE HIRİSTİYAN İDİ, FAKAT O, ALLAH'I BİR TANIYAN DOSDOĞRU BİR MÜSLÜMAN (MUVAHHİD) İDİ, MÜŞRİKLERDEN DE DEĞİLDİ"(ÂLİ İMRAN, 67)
"İnsanların İbrahim'e en yakın olanı, ona uyanlar (Kur'an ehli muvahhidler) şu Nebi (Muhammed) ve (onun itikadına, Tevhid akidesine) iman edenlerdir. Allah müminlerin (Muvahhidlerin) dostudur "(Âli İmran, 68)
İBRAHİM ( ALEYHİSSELAM) TEVHİD DİNİNİN ÖNDERİ, BÜYÜK BABASI, GENEL KURMAY BAŞKANI VE BAŞKOMUTANIDIR.(2.YAZI)
"Kitap'ta İbrahim'i an.Zira o,  Doğruluğu(Tevhid'i) bütün bir Nebi idi "
" Bir zaman o babasına dedi ki:
Babacığım!
Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin kulluk edersin" "Babacığım!
Hakkaten  sana gelmeyen bir ilim bana geldi.  Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çıkarayım"
 "Babacığım!
 Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan çok merhametli olan Allah'a asi olmuştur " "Babacığım!
Allah tarafından sana azap dokunup da  şeytanın yakını olmandan korkuyorum"
 "(Babası)Ey  İbrahim!  dedi,
sen benim İlahlarımdan yüz mü çeviriyorsun?
 Eğer bundan  vazgeçmezsen, andolsun seni taşlarım!
 Uzun bir zaman benden uzak dur!
" İbrahim:
sana selam olsun( esen kal)dedi,  Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim.
  Çünkü o bana karşı çok lütufkardır "
"Sizden de, Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime yalvarıyorum. Umulur ki (senin için)
Rabb'ime dua etmemle bedbaht(emeği boşa gitmiş) olmam"
 "Nihayet İbrahim onlardan ve Allah'tan  başka taptıkları şeylerden uzaklaşıp bir tarafa çekildiği zaman biz ona İshak ve Yakub'u'  bağışladık ve her birini Nebi  yaptık"
" Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk, kendilerine haklı ve yüce bir nam nasip ettik"
(Meryem, 41,,,,50)
"Bir zaman İbrahim, babasına ve kavmine demişti ki:
 Ben sizin taptıklarınızdan  uzağım"
"Ben yalnız beni yaratana kulluk ederim.
 Çünkü O,  beni doğru yola iletecektir"
 Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar onun (onun  Tevhid dinine)  dönsünler"
(YANİ İBRAHİM'İN TEVHİD MÜCADELESİNİ KENDİLERİNE REHBER ve GÜÇ KAYNAĞI OLARAK GÖRSÜNLER, BİLSİNLER)
( Zuhruf, 26, 27, 28)
 (EY MÜŞRİKLERE KARŞI GİZLİ SEVGİ BESLEYEN MUHAMMED'İN ARKADAŞLARI! )
"İbrahim de ve  onunla beraber olanlar da sizin için gerçekten güzel bir örnek vardır.
 Onlar kavimlerine demişlerdi ki:
" Biz sizden ve Allah'ı  bırakıp taptıklarınızdan uzağız.
 Sizi tanımıyoruz.
 Siz bir tek Allah'a iman edinceye kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve öfke belirmiştir"
 Şu kadar  var ki,  İbrahim babasına:
" Andolsun senin için mağfiret dileyeceğim. Fakat Allah'tan  sana gelecek herhangi bir şeyi (azabı)  önlemeye  gücüm yetmez" demişti.
(O müminler şöyle dediler)
 Rabbimiz! Ancak sana dayandık, sana yöneldik. Dönüş ancak sanadır
" Rabbimiz! Bizi,inkâr edenler için deneme konusu kılma, bizi bağışla!
Ey Rabbimiz! Yegane galip ve hikmet sahibi, ancak sensin "(Mumtehine, 4, 5)
İBRAHİM ( ALEYHİSSELAM), TEVHİD DİNİNİN ÖNDERİ, BÜYÜK BABASI, GENEL KURMAY BAŞKANI VE BAŞKOMUTANIDIR. (1.YAZI)
"Bir zamanlar Rabbi İbrahim'i bir takım kelimelerle sınamış,
onları tam olarak yerine getirince:
Ben seni insanlara önder yapacağım, demişti.
"Soyumdan da (önderler yap, ey Rabbim! )"dedi.
Allah:
Ahdim zalimlere ermez, buyurdu"
(Bakara, 124)
"İbrahim'in dininden kendini bilmez ahmaklardan başka kim yüz çevirir?
 Andolsun ki, biz onu dünyada elçi seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
 Çünkü Rabbi ona Müslüman ol,
 demiş, o da: Âlemlerin Rabbine teslim oldum, demişti.
Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da,
 "Oğullarım! Allahsizin için bu dini (tevhidi) seçti. O halde sadece Müslümanlar ( Muvahhidler) olarakölünüz "dediler "
(Bakara, 130, 131, 132)
"İşlerinde doğru olarak Kendini Allaha veren ve İbrahim'in ,Allah'ı bir tanıyan
(Tevhid) dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardır?
ALLAH İBRAHİM'İ DOST EDİNMİŞTİR "
(Nisa, 125)
(Bir zamanlar İbrahim kavmine şöyle demişti)
"Ben hanif (saf müslüman) olarak, yüzümü gökleri ve yeri yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim "
(En'am, 79)
"De ki: Şüphesiz Rabbim beni doğru yola, dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine iletti. O, müşriklerden değildi "
(En'am, 161)
"İbrahim,gerçekten Hakka yönelen, Allah'a itaat eden bir Önder idi, (hiç bir zaman) müşriklerden olmadı"(Nahl, 120)
"Allah'ın nimetlerine şükrediciydi.
Çünkü Allah, onu seçmiş ve doğru yola iletmişti"(Nahl, 121)
"Ona dünyada güzellik (Tevhid) verdik. Muhakkak ki o, ahirette de salihlerdendi "(Nahl, 122)
"Sonra da sana (Ey Muhammed! )
"Doğru yola yönelerek İbrahim'indinine uy! O müşriklerdendeğildi "diye vahyettik "
(Nahl, 123)
"Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti, din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi, babanız İbrahim'in dininde de böyleydi,,,,,"(Hac, 78)
(Resulüm!) Onlara İbrahim'in haberini de oku.
Hani o, babasına ve kavmine:
Neye kulluk ediyorsunuz? demişti.
"Putlara kulluk ediyoruz ve onlara kulluk etmeye devam edeceğiz "diye cevap verdiler"
"İbrahim : Peki, dedi, yalvardığınizda onlar sizi işitiyorlar mı?
"Yahut size fayda ya da zarar verebiliyorlar mı?
"Şöyle cevap verdiler: Hayır, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk "
"İbrahim dedi ki: İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın, neye kulluk ettiğinizi biraz olsun düşündünüz mü?
İyi bilin ki onlar benim düşmanımdır, ancak âlemlerin Rabbi benim dostumdur)
"Beni yaratan ve bana doğru yolu gösteren O'dur."
"Beni yediren, içiren O'dur "
"Hastalandığım zaman bana şifa veren odur "
"Benim  canımı alacak, sonra beni diriltecek O'dur "
"Ve hesap günü hatalarımı bağışlayacağinı umduğum O'dur "
Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat "
"Bana, benden sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle "
"Beni,Naim cennetinin vârislerinden kıl "
"İnsanların dirilecekleri gün, beni mahcup etme "
"O gün, ne mal fayda verir ne de evlat.
"Ancak Allah'a kalbi Selim (Her türlü şirkten arınmış olan temiz bir kalp) ile gelenler (o günde fayda bulur "(Şuarâ, 69,,,,,,,89)
Alinti Ali Aydın
KUR'AN, AKIL, İLİM, HİKMET, TEFEKKÜR VE SORGULAMA  NERDE KALDI?      
 TUĞRUL İNANÇER "Muhammed'e kul olmadan, Allah'a kul olunmaz"diyor.
CÜBBELİ AHMET " Azrail bizim efendi hazretlerine geldi, efendi hazretleri git şimdi ben gelmek istemiyorum dedi"
"Allah ete kemiğe büründü Mahmut diye göründü"
"Abdulkadir Geylani uçağı havada tutar adamı kurtarır, beni cezaevinden Gavs Abdulkadir Geylani kurtardı"diyor.
EBU BEKİR SİFİL " Birisi sahabi ve seleften gelen bir şeyi inkâr edip kabul etmezse beş yüz ayet de delil getirirse ona inanmayın, bir şeyin doğru olması için yüzlerce ayet delil olmaz, ataların dini ve ilmi daha önemlidir"diyor.
FETÖ LİDERİ F GÜLEN " Buhari Allah'tan gelmiş gibidir"
" Bir evliyaullah rüyasında Allah Resulü'nü gördü,ey Allah'ın Resulü! Bu Türkiye'nin durumu ve geleceği nasıl olacak, diye  sorunca, Allah Resulü "Türkiye'yi falan cemaate (Fetö) havale ettik"doyor.
ADIYAMANLI UYDURMA GAVS" Abdulkadir Geylani müritlerini bir kibrit kutusu içinde Allah'a göstermeden, hesap kitap görmeden, utanmadan sıkılmadan, mahcup olmadan cennete götürüp koyacaktır"diyor.
NURETTİN YILDIZ "Buhari yer göktür, gök yerdir derse, doğru olmadığını bildiğim halde kabul ederim" diyor.
İHSAN ŞENOCAK " Dokunma Buhariye, dokunma mislime, Buhari çökerse İslam çöker, Müslim çökerse İslam çöker " diyor.
SAİD NURSİ 19.Mektup Mücizatı Ahmediyede "Resülüllah ( Aleyhisselam) ın sağ elle  yemek yiyemeyen bir çocuğa beddua ettiğinin yalan ve uydurma  rivayetini Allah Resulü'nün bir harika mücizesi olarak" alıyor.
 Halbuki Allah Resulü'ne itaat Allah'a itaat, Allah Resulü'ne karşı iftira Allah'a iftira, Allah Resulü'ne isyan Allah'a isyandır.
BENDE DİYORUM Kİ, bu müşriklerde ya akıl yoktur, ya da çok ahmaktırlar veya zır cahildirler.
Bunlar Allah'ın gazabından ve cehennem azabından da korkmuyorlar,
Allah rızası için biraz ilim, akıl, irfan, Vicdan, iz'an, merhamet edin beyler,
Kendinize acımanız yoksa arkanızda duran milyonlarca insana acıyın, merhamet edin, insafa gelin, aklınızı başınıza alın, Allah'ın kitabına gelin, Allah için tefekkür, tezekkür, tedebbür, tefekküh edin,,,
Ne diyeceğimizi şaşırdık, ne yapılması gerekiyorsa artık yapın,
Çünkü Allah ahirette  şirkten başka bütün günahları  bağışlar.

26 Aralık 2016 Pazartesi

KUR'AN,AKIL, İLİM VE TEFEKKÜRE  DAVET:
  Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
"DE Kİ: "İŞTE BU, BENİM YOLUMDUR . BEN ALLAH'A ÇAĞIRIYORUM,
BEN VE BANA UYANLAR AYDINLIK BİR YOL ÜZERİNDEYİZ.
ALLAH'I (ORTAKLARDAN) TENZİH EDERİM! VE BEN MÜŞRİKLERDEN DEĞİLİM"
(YUSUF, 108)
"Eğer biz, bundan (Kur'an'dan) önce onları bir azapla helâk etseydik, muhakkak ki şöyle diyeceklerdi:
Ey Rabbimiz! Ne olurdu, bize bir Elçi gönderseydin de, şu aşağılığa ve rüsvaylığa düşmeden önce âyetlerine uysaydık"
(Tâhâ,  134)
F Gülen terör  örgütünün meydana getirdiği  mehdiyetçi  tehlike tam olarak atlatılmamışken,
 Ülkenin başına yeni tehlikelerin sarmalanması mukadder görünüyor.
Neden mi?
Allah'ın ilmiyle Cebrail (Aleyhisselam) vasıtasıyla Muhammed ( Aleyhisselam) a gönderilen,
 mutlak hidayet ve tam bir rahmet  olan Kur'an bir kenarda terkedilmiş olarak, sadece ses ve ahengiyle gönüller eğlendirilip,
Allah'ın apaçık âyetleri oyun, eğlence ve müzik ziyafeti olarak sergileniyorsa,
 Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin rivayet ve içtihatlarıyla oluşturulan mezhepler, Kadim İran inançlarının taşeronluğunu yapan Şia mezhebinin kaynaklarındaki yalan ve uydurma rivayetler,
 İngiliz destek ve aklıyla Hindistan'dan getirilen inançlar  tarikat marifetiyle  topluma hakim  kılınmaya çalışılırsa,
Muhafazakar olarak bilinen tv kanalları sabahtan akşama kadar Emevi Abbasi imalatı hurafe Ehli sünnet dininin rivayetlerini anlatan cahillerin ellerine teslim edilirse,
Cübbeli Ahmet, Adıyamanlı uydurma Gavs, Nihat Hatipoğlu,
Tuğrul inançer, Cemal Nur Sargut, Necmettin Nursaçan,
Mustafa Karataş,Osman alyanak,  Cevat akşit, Döngeloğlu, Yusuf Tavaslı,
Haydar baş, Ebubekir sifil, Alparslan Kuytul,Nurettin Yıldız, İhsan şenocak,  Ubeydullah Aslan,  Vehbi Güler,
Osman ünlü,
Ramazan ayvalı gibi Kur'an ve Tevhid düşmanı hurafecileri  ile  Diyanetin müftü, vaiz ve imamları, İlahların ve evliyaların şirk dininin  yalan ve iftiralarıyla milleti aldatıyorlarsa,
Ümmet içinde  bu uydurma  din tamamen bir  aldatma ve rant aracı haline getirilmişse,
Memlekette ilim, hikmet, akıl, tefekkür, sorgulama rağbet görmüyorsa,
İnsanlar yukarıda sayılan cahillerin peşine revan olmuşsa,
İlim ve aklı temsil etmesi gereken İlahiyatçılar  Kur'an'dan beslenmiyorsa,
Devleti yönetenler Kur'an,Tevhid,  ilim, hikmet, akıl, tefekkür ve sorgulamaya gereken ilgiyi ve desteği göstermiyorlarsa,
Oy almak kaygısıyla hurafeci yalancılara itibar ederlerse, yurt, medrese gibi kurumlarına destek olurlarsa,
DAHA BU MİLLETİN BAŞINA ÇOK BELALAR GELMESİ KAÇINILMAZ  OLACAKTIR.Bir hareketin tehlike arz etmesi için illa devlet içine el atması mı gerekir?
Kaybolan nesiller, bozulan beyinler, harap olan akılların hiç bir değeri yok mu?
Bence F Gülen terör örgütünün en büyük darbesi yeni yetişen nesile olmuştur.
 Binlerce gencin  dünya ve ahiret hayatları sönmüştur.
Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.
 "(Resulüm! )
İşte böylece geçmiştekilerin haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz.
Şüphesiz ki, tarafımızdan sana bir zikir ( kitap) verdik. Kim ondan yüz çevirirse,şüphesiz ki kıyamet gününde o, ağır bir günah  yükünü yüklenecektir.
Bu kimseler, onda (o günah yükünün altında) ebedi kalırlar.
Onlar için kıyamet gününde bu ne kötü bir yüktür "(Tâhâ, 99, 100, 101)
 BUNDAN DOLAYI
HÜKÜMET  ACİL OLARAK KUR'ANIN  İLİM, HİKMET, AKIL, TEFEKKÜR VE RAHMETİNE SIĞINMAK ZORUNDADIR.
SONUÇ,
HURAFECİLERLE KABA GÜÇ VE KUVVET İLE DEĞİL, KUR'AN, İLİM, HİKMET, AKIL VE TEFEKKÜR İLE MÜCADELE EDİLECEKTİR.

24 Aralık 2016 Cumartesi

KUR'AN İLE RESUL ( ELÇİ) AYNI ŞEYDİR.
İKİSİ DE ALLAH'I TEMSİL EDERLER:
ELÇİ OLMAZSA VAHİY, VAHİY OLMAZSA ELÇİ OLMAZ.     (26.YAZI )
"Onlar:" ALLAH ölen  bir kimseyi diriltmez " diye olanca güçleriyle ALLAH'A and içtiler.
 Aksine, bu O'nun bizzat kendisine karşı gerçek bir vâdidir. Fakat insanların çoğu bilmez"
(Nahl, 38)
" Hakkında ihtilaf ettikleri şeyi onlara  açıklaması ve kafir olanların da kendilerinin yalancılar olduklarını bilmeleri için (ALLAH onları diriltecek)(Nahl, 39)
" SENDEN önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını ELÇİ olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız bilenlere sorun"(Nahl, 43)
 "Apaçık mucizeler ve KİTAPLARLA( GÖNDERİLDİLER).
İnsanlara kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye SANA da bu KUR'AN'I' İNDİRDİK"(Nahl, 44)
(Bu ayette geçen ( açıklaman) kelimesinin  manası, onu okuman, duyurman, tebliğ etmen, ilan etmen anlamına gelmektedir.)
 Çünkü  bir çok yerinde KUR'AN'IN  ALLAH tarafından DETAYLI olarak AÇIKLANDIĞINI beyan eden ayetler mevcuttur.
 "ALLAH'A andolsun, senden önceki ümmetlere de (ELÇİLER) göndermişizdir.
 Fakat şeytan onlara işlerini süslü  gösterdi de  (iman etmediler).
 İşte o, bugün onların velisidir. Ve  onlar için elem verici bir azap vardır"(Nahl, 63)
 KISACA KUR'AN NİÇİN İNDİRİLDİ.
 "Biz bu KİTAB'I SANA sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara AÇIKLAYASIN ve iman eden bir topluma da HİDAYET ve RAHMET olsun diye indirdik"(Nahl, 64)
 "(Ey RESUL! )
Yine de yüz çevirirlerse, artık SANA düşen ancak açık bir tebliğden ibarettir "(Nahl, 82)
"İnkâr  edip de( insanları )ALLAH yolundan alıkoyanlar var ya, işte onlara yapmakta oldukları bozgunculuklar sebebiyle, azaplarını kat kat arttıracağız"(Nahl, 88)
KUR'AN, HER ŞEYİ AÇIKLAYAN, MUTLAK HİDAYET, TAM BİR RAHMET VE MUVAHHİDLER İÇİN BİR MÜJDEDİR.
 "O gün her ümmetin içinden kendilerine birer  şahit  göndereceğiz.
 Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz.
 Ayrıca bu KİTAB'I da SANA,  HER ŞEY İÇİN bir AÇIKLAMA, bir HİDAYET ve RAHMET kaynağı ve Müslümanlar için bir MÜJDE  olarak indirdik"(Nahl, 89)
 "De ki: O'NU, Mukaddes ruh ( Cebrail ),iman edenlere sebat  vermek,  Müslümanları doğru yola iletmek ve onlara müjde vermek için, RABB'İNİN katından  HAK olarak indirdi"
(Nahl, 102)
 "ALLAH'IN AYETLERİNE inanmayanlar yok mu, kuşkusuz ALLAH onları doğru yola iletmez ve  onlar için elem verici bir azap vardır"
(Nahl, 104)
 ALLAH'IN AYETLERİNE İNANMAYAN ŞİA VE EHLİ SÜNNET (DİYANET, CEMAAT, NURCULAR, İHLASÇILAR, SÜLEYMANCILAR,İSKENDER PAŞACILAR, İŞIKÇILAR, TARİKATLAR) HEP YALAN ÜRETİRLER.
"ALLAH'IN ayetlerine inanmayanlar, ancak yalan uydurur.
 İşte onlar, yalancıların kendileridir"
(Nahl, 105)
 "Andolsun ki, onlara kendilerinden ELÇİ  geldi de onu yalanladılar.
Onlar zülmederlerken azap onları yakalayıverdi "(Nahl, 113)

23 Aralık 2016 Cuma

ELÇİ'Yİ KUR'AN'DAN BAŞKA BİR KAYNAKTA ARAYANIN İSLAM'DA BİR NASİBİ YOKTUR.
(25. YAZI)
"Onlara RABBİNİZ ne indirdi?
denildiği zaman "öncekilerin masallarını" derler"(Nahl, 24)
"Kıyamet gününde kendi günahlarını tam olarak taşımaları ve bilgisizce saptırmakta oldukları kimselerin günahlarından da bir kısmını yüklenmeleri için (öyle derler).
Bak ki  yüklenecekleri şey ne kötüdür!"
(Nahl, 25)
(Zira sapanla saptıran ortaktırlar, birisi öbürünü saptırmış, öbürü de onun saptırmasına boyun eğmiş, ona tâbi olmuş, ona iman etmiştir. Öyleyse günahı ikisi beraber  yüklenecekler)
  AŞAĞIDAKİ İKİ AYET YÜZLERCE AYETTE OLDUĞU GİBİ,  ÖLÜM İLE YENİDEN  DİRİLMENİN ARASINDA BİR ZAMANIN OLMADIĞINI AÇIKÇA GÖSTERİYOR
"Onlardan öncekiler de elçilerine hile yapmışlardı.
 Sonunda Allah da onların binalarını temellerinden  söktü üstlerindeki tavan da  tepelerine çöktü.
(Dünyadaki) bu azap onlara, fark edemedikleri bir yerden gelmişti"(NAHL, 26)
 ALLAH,DÜNYADAKİ AZAPTAN HEMEN SONRA KIYAMET GÜNÜNE GEÇİŞ YAPIYOR.
 "Sonra kıyamet gününde (Allah), onları rezil eder ve der ki:" Kendileri hakkında (Kur'an ehli muvahhidlere) düşman kesildiğiniz ortaklarım(Gavs, Şeyh, Efendi, İlah, Rab, Müçtehit, Mehdi)hani  nerede?"
Kendilerine ilim verilmiş olan( Kur'an ehli muvahhidler)  Derler ki: Şüphesiz bugün rezillik ve kötülük kafirleredir "(Nahl, 27)
 ELÇİN'İN ALLAH'IN KİTABINI  TEBLİĞ'DEN BAŞKA GÖREVİ YOKTUR.
 "Müşrikler  dediler ki:  Allah dileseydi ne biz ne de babalarımız ondan başkasına tapardık.
 Onun emri olmadan hiçbir şeyi de  haram kılmazdık "
 Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. ELÇİLERİN ÜZERİNE AÇIK SEÇİK TEBLİĞ'DEN  başka bir şey düşe rmi?(Nahl, 35)
 ELÇİN'İN EN ÖNEMLİ GÖREVİ TEVHİD'İ HAYATA HAKİM KILMAKTIR.
"Andolsun ki biz, ALLAH'A kulluk edin ve tağut'tan  sakının " diye (emretmeleri için) her ümmete bir ELÇİ gönderdik. Allah, onlardan(kavimlerden)  bir kısmını doğru yola iletti.
Onlardan bir kısmı da sapıklığı  hak etti. Yeryüzünde gezin de görün, inkar edenlerin sonu  nasıl olmuştur!(Nahl, 36 "
 HİDAYET ALLAH'IN KİTABI İLE HİDAYETİ  DİLEYEN KİŞİNİN ELİNDE VE İRADESİ DAHİLİNDEDİR.
"( Resulüm!)Sen, onların hidayete ermelerine  çok düşkünlük  göstersende bil ki Allah, sapıtmak isteyen kimseyi  hidayete erdirmez. Onların  yardımcıları da yoktur"(Nahl, 37)
ELÇİ KONUŞAN KUR'AN'DIR (23. YAZI)
Allah tarafından gelen vahiy gerçekten çok  önemlidir.
Elçilere ve Nebi'lere  bile yön ve istikamet çizen, Allah'tan( cc) Cebrail ( Aleyhisselam) vasıtasıyla indirilen vahiy'dir.
Vahiy olmazsa elçi tek başına kendiliğinden bir yön ve hidayet belirleyemez, şaşkınlık ve hayret içerisinde kalmaya mahkum olur.
Bu gerçeği  Kur'an şu şekilde ortaya koymaktadır.
(O Allah) seni (yolunu)  şaşırmış(ne yapacağını bilmez bir durumda)  bulup da sana  yol göstermedi mi? "(Duha,7)
"De ki: Eğer (haktan) saparsam, kendi aleyhime sapmış olurum.
 Eğer doğru yolu bulursam, bu da Rabbimin bana vahyettiği (Kur'an) sayesindedir.
Şüphesiz O, her şeyi işiten,yakın olandır "
(Sebe, 50)
ALLAH'IN RAHMET VE İKRAMI EN ÇOK ELÇİLER ÜZERİNDE TECELLİ EDER,
ÇÜNKÜ ONLARA ELÇİLİK GİBİ DÜNYANIN EN ŞEREFLİ  GÖREVİNİ VERMİŞTİR.
"Allah'ın sana lütfu ve rahmeti  olmasaydı, onlardan  bir  güruh  seni  saptırmaya yeltenmişti.
Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiç bir zarar veremezler.
Allah sana Kitab-ı ve hikmeti (Kur'an'ın bağlam ve bütünlüğünü idrak etme yeteneği) indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir.
Allah'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur "(Nisa, 113)
"İşte böylece sana da emrimizle Kur'an'ı vahyettik.
Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin.
Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle  doğru  yola  eriştirdiğimiz bir nur kıldık.
Şüphesiz ki sen doğru bir yolu göstermektesin "(Şura, 52)
Bunlar vahyin ne kadar önemli olduğu ile alakalı Kur'an  ayetleridir.
ELÇİN'İN ÖNEMİ:
Vahiy, elçi olan kişinin dilinde hayat bulur.
Allah'ın gönderdiği Elçiler olmazsa vahiy diye bir şey olmaz.
Allah( cc) Resul(Elçi) vasıtasıyla insanlarla iletişim kurar, yoksa tek tek bütün insanlarla doğrudan iletişime geçmek mümkün değildir.
Bu yüzden Kur'an Elçilik makam ve mertebesinin üzerinde çok durur,
Vahiy Elçilik makam ve mertebesine o kadar değer verir ki, neredeyse Elçi'ye vahiy'den daha çok gönderme yapılır.
Çünkü elçinin örnekliği,
Vahyi canlı olarak ortaya koyma,
dil ile onu hayata aktarma ve onu tam olarak yaşama vahiy'den daha değerli unsurlardır.
İnsanların üzerinde etkili olan vahiy'den daha çok onun mükemmel olarak hayata aktarılması ve eksiksiz yaşanmasıdır .
 Özellikle son vahiy olan Kur'an'ın Arapça olarak indirilmesi onun kitabın ve yazının gücünden daha çok  sözün gücüne sahip olduğu inkâr edilmez bir hakikat kılmıştır.
Sözün gücü karşısında yazının gücü yok zayıf kalır.
 İnsanlar kitaptan daha fazla söz, hitabet ve hareketlerden etkilenirler.
Kitap Elçiye o kadar gönderme yapar ki, gerçekten dinde Elçi olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.
Kısacası ELÇİ KONUŞAN CANLI KUR'AN'DIR:
Bunun için Resule (Elçiye) itaat Allah'a itaat,
Elçiye (Resüle) isyan Allah'a isyan,
Elçiyi yalanlama Allah'ın ayetlerine karşı gelmek olarak kabul edilmiştir.
Allah Resul(Elçi) göndermediği hiçbir ümmeti helak etmemiştir.
Elçi göndermediği hiç kimseyi  cehennemde azap etmeyecektir.
ELÇİLİK MAKAM VE MERTEBESİNİN ÖNEMİ:
KUR'AN'IN, ELÇİN'İN DİLİNDE HAYAT BULMASI, RESUL'ÜN ALLAH'I TEMSİL ETMESİ ÇOK DEĞERLİ BİR GÖREVDİR:   (24. YAZI) (RESUL'ÜM! )Sakın, ALLAH'I zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma!
Ancak, ALLAH onları (cezalandırmayı),korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor"(İbrahim, 42)
"Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar "(İbrahim, 43)
"Kendilerine  azabını geleceği, bu yüzden zalimlerin:
"Ey RABBİMİZ! Yakın bir müddete kadar bize süre ver de senin davetine uyalım ve ELÇİLERE TABİ OLALIM" diyecekleri gün hakkında insanları uyar.
(Onlara denilir ki:)"Daha önce, sizin için bir zeval olmadığına yemin etmemiş miydiniz?
(İbrahim, 44)
 "O halde, sakın Allah'ın ELÇİLERİNE verdiği sözden döneceğini  sanma!  Çünkü ALLAH mutlak üstündür, kimsenin yaptığını yanına bırakmaz"(İbrahim, 47)
 "Allah herkese kazandığının karşılığını vermek için (onları diriltecektir) Kuşkusuz ALLAH, hesabı çabuk görendir"(İbrahim, 51)
 "İşte bu (KUR'AN), kendisiyle uyarılsınlar,  ALLAH'IN ancak bir tek İLAH olduğunu bilsinler bu akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye  insanlara (gönderilmiş) bir BİLDİRİDİR"(İbrahim, 52)
" Elif. Lam. Râ. Bunlar KİTAB'IN ve apaçık olan  KUR'AN'IN ayetleridir"(Hicr, 1)
" İnkâr edenler(ahirette)  her zaman,  Keşke bizde müslüman (Muvahhit) olsaydık, diye arzu ederler"(Hicr, 2)
" Dediler ki: "Ey kendisine KUR'AN indirilen (Resül) sen mutlaka bir delisin!"(Hicr, 6)
 "Andolsun,senden önceki milletler arasında da ELÇİLER gönderdik"(Hicr, 10)
 "Onlara bir ELÇİ  gelmeyedursun, hemen onunla alay ederlerdi"(Hicr, 11)
 "Andolsun,Hicr halkı da  ELÇİLERİ yalanlamıştı.  Biz onlara mucizelerimizi  vermiştik, fakat onlardan yüz çevirmişlerdi"(Hicr, 80, 81)
 "Andolsun ki, biz SANA tekrarlanan yedi  ayeti ve yüce Kur'an'ı  verdik"(Hicr, 87) "TEKRARLANAN YEDİ AYET" ŞU ANLAMA GELİYOR,
KUR'AN'DA MÜTEŞABİH OLAN BİR ÂYETİN YEDİYE KADAR MANASI, BAĞLAM VE BÜTÜNLÜĞÜ VARDIR.
 YANİ ALLAH KENDİ İÇİNDE KİTABINI TEFSİR, TAFSİL, TASRİF, TEBYİN ETMİŞTİR.
 "(RESULÜM! )Sakın onlardan bazılarına (imtihan etmek için)  verdiğimiz dünya malına göz dikme, onların inkârlarindan  dolayı üzülme ve müminlere  alçak gönüllü ol"(Hicr, 88)
" De ki: Şüphesiz BEN APAÇIK  bir UYARICIYIM. Nitekim biz,(KUR'AN'A)  Komplo kuranlara ( azabı) indirmişizdir "(Hicr, 89, 90)
(Komplo kurarak ) KUR'AN'I paramparça edenlere gelince, Rabbin hakkı için, mutlaka onların hepsini yaptıklarından dolayı sorguya çekeceğiz"(Hicr, 91, 92, 93)
 "(RESULÜM! )SANA emrolunanı açıkça söyle ve  müşriklerden yüz çevir!
 (91, 94. ayetlerde de görüldüğü gibi KURAN'I Mübin'in bir kısmına inanıp, bir kısmına inanmayanlardan, yani KUR'AN'I  bütün olarak almayanlardan ALLAH "Müşrikler "diye söz ediyor. Bakara suresi 85. âyetinde KUR'AN'IN bir kısmına inanıp bir kısmına inanmayanların cezalarının dünyada alçaklık, kıyamet gününde de en şiddetli azabı çekme olduğu bildirilmiştir.
Nisa süresi 150. Ve 151. Ayetlerinde ise ALLAH ile (KUR'AN) ELÇİLERİ birbirinden ayıran ve "bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız "diyenlerin gerçek kâfirler oldukları vurgulanmıştır)
 "(SENİNLE) alay edenlere karşı biz sana yeteriz.     Onlar ALLAH ile beraber başka ilahlar edinenlerdir. (Kimin doğru olduğunu) yakında bilecekler!(Hicr, 95, 96)
" Onların söyledikleri şeyler yüzünden SENİN CANININ sıkıldığını andolsun biliyoruz.
SEN şimdi RABBİNİ hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol!
 Ve SANA yakin (ölüm) gelinceye kadar RABBİNE kulluk et!(Hicr, 97, 98, 99)

20 Aralık 2016 Salı

ELÇİ İLE VAHİY ARASINDA BİR FARK YOKTUR (22. YAZI)
 İNSANLARI KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA ÇIKARAN KUR'AN'DIR:
" Elif. Lam. RA (Bu KUR'AN) RABLERİNİN izniyle insanları KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA,  yani her şeye GALİP(ve)  övgüye layık olan ALLAH'IN yoluna çıkarman için SANA indirdiğimiz bir KİTAPTIR" (İbrahim, 1)
ELÇİ KUR'AN'I İNSANLARA ULAŞTIRAN,TEBLİĞ EDEN, DUYURAN, ONU İNSANLARA APAÇIK OKUYAN  KİŞİDİR,
TEFSİR EDEN KİŞİ DEĞİLDİR:
 (ALLAH'IN'ın EMİRLERİNİ) onlara iyice  açıklasın diye her ELÇİYİ yalnız kendi kavminin diliyle  gönderdik.
 Artık ALLAH dileyeni  saptırır, dileyeni de  doğru yola iletir.  Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir"(İbrahim, 4)
" Andolsun ki MUSA'YI da: Kavmini  KARANLIKLARDAN AYDINLIĞA çıkar ve onlara Allah'ın (geçmiş kavimlerin başına getirdiği felaket) günlerini hatırlat, diye mucizelerimizle gönderdik.
 Şüphesiz ki bunda çok sabırlı, çok şükreden herkes için ibretler vardır"(İbrahim, 5)
" Sizden öncekilerin, NUH,  Âd ve Semud kavimlerinin ve onlardan sonrakilerin  haberleri size gelmedi mi?
 Onları ALLAH'TAN'tan başkası bilmez.
 ELÇİLERİ kendilerine mucizeler getirdi de onlar, ellerini ELÇİLERİNİN ağızlarına bastılar  ve dediler ki:
 Biz, size GÖNDERİLENİ İnkar ettik ve BİZİ KENDİSİNE  ÇAĞIRDIĞINIZ ŞEYE karşı derin bir kuştu içindeyiz"(İbrahim, 9)
" ELÇİLERİ dedi ki: Gökleri ve yeri yaratan ALLAH hakkında şüphe mi var?
 Halbuki O,  sizin günahlarınızı bağışlamak ve sizi muayyen bir vakte kadar yaşatmak için sizi (TEVHİD DİNİNE)  çağırıyor.
 Onlar dediler ki: Siz de bizim gibi bir beşerden  başka bir şey değilsiniz.
 Siz bizi atalarımızın tapmış olduğu (ilah ve evliyalardan) döndürmek istiyorsunuz.
Öyleyse bize, apaçık  bir delil  getirin!(İbrahim, 10)
İNSAN İLE BEŞERİN ARASINDAKİ FARK :
 İnsan beşer olarak yeryüzünde duygu, düşünce, akıl, tefekkür, sorgulama, ve icad yeteneği olmadan masum ve günahı olmadan  aynen hayvan gibi uzun bir süre yaşadı.(İnsan süresi 1.ayet)
 Daha sonra Allah kendisine akıl, tefekkür, sorgulama, hikmet, ilim ve icad etme yeteneği vererek onu insan makam ve mertebesine ulaştırıp onu yaptıklarından sorumlu bir varlık kılmıştır.
Bundan dolayı Kur'an'da beşer masum,
insan günahkar ve isyankar olarak ele alınmıştır.
 "ELÇİLERİ onlara dediler ki:"( Evet) biz sizin gibi bir beşerden başkası değiliz.
 Fakat ALLAH nimetini kullarından dilediğine lütfeder.
 ALLAH'IN'ın izni olmadan bizim size bir delil  getirmemize imkan yoktur.
 Müminler ancak ALLAH'A dayansınlar"(İbrahim, 11)
" Hem, bize YOLLARIMIZI GÖSTERMİŞ olduğu halde ne diye biz, ALLAH'A dayanıp güvenmiyelin?
Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlanacağız.
 Tevekkül edenler Yalnız ALLAH'A tevekkülde sebat etsinler"(İbrahim, 12)
DİNDE ZORLAMAYI ELÇİ VE VAHİY YAPMAZ, KAFİR VE MÜŞRİKLER YAPAR
 "Kafir olanlar ELÇİLERİNE dediler ki:" Elbette sizi ya  yurdumuzdan çıkaracağız,  ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!
" Rableri de onlara:  "Zalimlerin mutlaka helak edeceğiz! " diye vahyetti"(İbrahim, 13)
RAHMAN VE RAHİM OLAN  ALLAH'A SONSUZ HAMD VE ŞÜKÜRLER  OLSUN:
Kur'an ehli bir muvahhid olarak beni şuurlu bir Müslüman kıldığı için,
Şirk'ten ve müşriklerden nefret etme duygusunu kalbime yerleştirdiği için,
Kur'an'ı bir sistem olarak, bağlam ve bütünlüğünün mükemmelliğini bana gösterdiği için,
Tefekkür ve sorgulama yapma özgürlüğünü bana  bahşettiği için,
İlme ve akla değer veren bir anlayışa beni  sahip kıldığı için,
Kur'an'ın dini ve ilmi  yerine, Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Muvatta, İbni mace gibi hurafecilerin pençesine beni mahkum etmediği için,
Yahudilik, Hıristiyanlık, Şiilik, Sünnilik gibi batıl ve şirk  dinlerden uzak, hanif,  saf müslüman, Muvahhit bir Mü'min olmamı sağladığı için,
Ülkesine, vatanına, milletine ihanet eden ABD ve İngiliz uşağı müşrik ve  alçak Fetö  taraftarlarının zihniyetine sahip olmaktan  beni koruduğu  için,
 Emperyalist,Zalim alçak  ABD ve İngilizin  taşeronluğunu  yapan PKK örgütünden sonuna kadar  buğz eden birisi olduğum  için,
Tarikatçı, cemaatçi, Nurcu,Suleymancı, Işıkçı, ve Diyanetçi zihniyete sahip biri olarak Kur'ansız, ilimsiz ve akılsız hurafecilerin  saflarında beni  istihdam etmediği için,
Ehli sünnet ve Şia'nın mezheblerinde, rivayet kaynaklarında ve içtihatlarında bulunan bütün yalan ve uydurmalardan temizleyip, Kur'an'ın ihlas ve saflığını nasip ettiği için,
Kendisini,Esmasını, Kitabını, Elçilerini sevme  ve Elçilerinin arasında ayırım yapmama ilmini İhsan ettiği için,
En büyük zulüm olan şirk bataklığına düşüp Kur'an ve Tevhid hâini bir alçak,kepaze, sefil,  rezil bir  ahmak sıfatına sokmadığı için,
RAHMAN VE RAHİM OLAN YÜCE RABBİME SONSUZ HAMD VE ŞÜKÜRLER OLSUN.
BİR İNSAN BELİNE BOMBA KOYARAK BİR BEBEK KADAR, HİÇBİR ŞEYDEN HABERİ OLMAYAN,  YÜZDE YÜZ MASUM OLAN ASKERLERİ, POLİSLERİ,SİVİL İNSANLARI  NASIL KATLEDER?
Yıllar yılı düşünüyorum bu soruya mantıklı bir cevap bulamıyorum.
Dinsizlik, cehalet, ırkçılık, korkunç bir düşmanlık, büyük bir kin, dış mihrakların oyunları, işsizlik, ekonomik sıkıntılar,
 bir zamanlar yapılan haksızlıklar,
bunların hepsi doğrudur, ama bunu açıklamaya yeterli değildir.
MESELA:
 Aynı şekilde Allah( cc) tarafından Melekler vasıtasıyla,
mükemmel bir ahlak ve saf bir edebe sahip olan  Muhammed ( Aleyhisselam) a gelen,
  mutlak bir hidayet ve tam
 bir rahmet olarak gönderilen bir mesaj olan Kur'an, nasıl bir kenara bırakılıp terkedilir de yerine karanlık
ve vahşi bir çağda oluşturulan,  insan mahsulü, uydurma, iftira, hezeyan,
ahmaklık, hurafe ve yalanlarla dolu eserler din ve hüküm olarak kaynak kabul edilebilir.
 Aslında insanın temiz  yaratılışı, vicdanı, doğuştan fıtratı,ilâhi  ahlakı bu akılsızlığı reddetmesi gerekirdi.
 Fakat bugün bir şey aklıma geldi, bu aklıma gelen şey Kur'an'i ve akli ilkelere aykırı olabilir, hatamı kabul ederim.
 BEN DİYORUM Kİ,
 Hangi iş ve meslek olursa olsun  hiç farketmeksizin eğer bir kişi  veya bir grup insan  sürekli olarak aynı
 iş ve meslek ile meşgul olursa, hatta yaptıkları iş ve meslek diğer insanların nefretlerini celbedecek,
 onları tiksindirecek kadar kötü de olsa zamanla bu işi ve mesleği icra edenler ondan zevk almaya başlayacaklardır.
 MESELA:
Kanalizasyonda çalışanlar bile zaman içerisinde yaptıkları işten tiksinti duymamaya başlamaları gibi.
Bir muvahhid arkadaşımız şöyle bir hatırasını anlatmıştı.
  Serin fakat kapalı bir yerde, oturduğumuz mekanın son derece hoş
ve sağlıklı olduğunu zannettiğimiz bir anda dışarıda içeriye giren bir arkadaş oturduğumuz yerin havasız kaldığını,hoş olmadığını  ve çok kötü
 koktuğunu söyledi.
Bu ikaz ve uyarı  o kadar önemli ve hayati bir öneme sahiptir ki,
 teröristlere, hurafecilere, ahmaklara, aptallara, aklını kiraya veren cahillere kendi içlerinden kendilerini uyaran,
tefekkür ve sorgulamaya tâbi tutan kimse olmadığından zamanla yaptıkları çirkin ve kabul edilmez fiilin çok makbule şayan bir işmiş gibi gelmeye başlar.
Bundan dolayı aykırı insanlara, tefekkür erbabına, bizi ikaz eden, sorgulamaya sevkeden insanlara ihtiyacımız vardır.
Aynı düşünce, tek tip bir fikir ve inanca sahip olmak  toplumun ölümüdür.
İşte bu yüzden cemaat ve tarikatlar tehlikelidir.
Farklı inanç ve fikirlere asla geçit vermezler.
İsterse bu inanç
Allah tarafından Allah Resulü'ne gönderilen din olsa bile onu reddedeceklerdir.
Çünkü onların yollarının doğru olmadığını onlara sürekli olarak haykıracaktır.
 İŞTE BU YÜZDEN ATALARIN YOLU DOĞRU DEĞİLDİR, KUR'AN ATALARIN DİNİNİ REDDETMİŞTİR.
İŞTE BU YÜZDEN SONSUZ BİR İLME VE HIKMETE SAHİP OLAN KUR'AN'A DAYANAN MUVAHHİDLER ÇOK ÖZELDİR,ALLAH KATINDA DEĞERLİDİR.
Bu konuda muhteşem bir ayeti sizlere hatırlatmak isterim
"Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadığı halde Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenler gerek Allah indinde,
gerekse iman edenler yanında büyük bir nefretle karşılanır.
Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini işte böyle mühürler "( Mümin, 35)
GERÇEKTEN ÇOK ZOR BİR MESELE:
Allah Resulü( Aleyhisselam) vefat eder etmez arkadaşları taht kavgasına başlamış,
 (Zaten daha Allah Resulü hayatta iken Kur'an'a ve kendisine karşı yapılan  menfi hareketlerden dolayı yüzlerce ayette uyarılmışlardır)
aralarında büyük düşmanlıklar baş göstermiş, buna bağlı olarak aralarında  meydana gelen savaşlarda şehirler harap olmuş,  binlerce müslüman vefat etmiştir.
MESELA, Hz.Ebubekir'in hilafeti döneminde   ridde (dinden dönenler) olarak adlandırılan savaşlarda
binlerce insan,
Hz.Ali  Muaviye arasında Siffinde yapılan savaşta yetmiş bin müslüman,
Hz Ali ile Hz Aişe arasında Basra'da (Cemel Vakası)  yapılan savaşta on beş bin müslüman,
Hz Ali ile Hariciler arasında Nehrevan'da yapılan savaşta yine binlerce müslüman hayatını kaybetmiştir.
Yani Allah Resulü'nün vefatından hemen sonra savaşlar, katliamlar, kaos, anarşi, zulüm ortalığı kaplamıştır.
Emevi ve Abbasiler döneminde o derece zulüm ve katliamlar yapıldı ki, Firavun'un zulümlerini kat kat geride bırakmıştır.
MESELA, Bir Kerbela faciası meydana gelmiş ki, çok az bir  millet Allah Resulü'nün ailesine böyle bir zulmü reva görmüştür.
İşte bu facia ve zulmü saklayan, görmezlikten gelen, hatta bir içtihat olarak mâzur bile  gören ehli sünnet dini bu zâlim zaman ve zeminde doğmuştur.
MESELA:
 Emevi birinci halifesi Muaviye'nin oğlu İkinci Emevi halifesi olan  Yezid'in hilafetini kabul etmeyen Medine halkı üzerine sürülen Emevi ve Rum ordusu ile Allah Resulü'nün şehri talan edilmiş, üç gün her zulüm serbest kılınmış,
Allah Resulü'nün arkadaşlarının hanımları, kızları ve gelinlerine tecavüz edilmiştir. (HARRE OLAYI)
MESELA:
Hicri ikinci asırda Karmatiler Mekke'yi basarak bütün hacıları katletmiş,
Zemzem kuyusunu cesetlerle doldurmuşlardır. MESELA:
 Yezid'in hilafetini kabul etmeyen Abdullah bin Zübeyrin üzerine gönderilen ünlü zalim Haccac bin Yusuf  Mekke'de taş üstünde taş,  baş üstünde baş bırakmamıştır.
  Kadim İran'ın inançlarının etkisinden kurtulamayan ve eski İran inançlarının taşeronluğunu yapan
 Şia'da  Aşağı yukarı aynı zaman ve zeminde kök salmaya başlamıştır.
Bu öyle bir karanlık zaman ve zemin ki,
Kur'an'ın, Kur'an hikmetinin, tefekkür ve aklı kullanma gibi erdemlerin bulunmadığı bir zamandır.
ŞUNU DEMEK İSTİYORUM.
Böyle bir zeminde doğan, uydurma ve yalan rivayetlerle beslenen,
 içtihatlar ve mezheplerle sağlamlaştırılan hurafe bir dinden BU ÜMMET nasıl yakasını kurtarıp Kur'an'a ulaşacak.
BU ÜMMET: Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Muvatta, İbni mace,
Kâfi (Şiilerin hadis kaynağı) gibi Allah Resulü'ne karşı iftira olan hadis kaynaklarının bataklığından kurtulup Kur'an ile  nasıl özgürlüğünü kazanacak.
Hanefi, Hanbeli,
 Caferi, maliki,Şafii gibi uydurulmuş çorak iklimlerden  nasıl kurtulup  İslam ve Kur'an cennetiyle buluşacak.
BU MİLLET:
 Nurcuların, Süleymancıların, Tarikatların,,Fetö,nün,
İşıkçıların, İskender paşacıların, Uydurma Gavs'çıların cehaletlerini aşarak nasıl Kur'ana ulaşacak.
BU MİLLET:
 Cübbeli Ahmet, N. Hatipoğlu, Tuğrul inançer, Cemal Nur Sargut,
Necmettin Nursaçan,Osman ünlü, Ramazan ayvalı,  Mustafa Karataş, Cevat akşit,İhsan şenocak,  Döngeloğlu,
Yusuf Tavaslı, Osman alyanak, Nurettin Yıldız, Ebubekir sifil, Alparslan Kuytul,
Vehbi Güler, Haydar baş gibi Kur'an ve akıl düşmanı ekran vaizlerini aşarak nasıl Kur'ana ulaşsın.
Özellikle, Kur'an ve Tevhid tanımaz Diyanet'in yüz bin mescidini ve Yüz elli bin imamını ve müftüsünü bu millet nasıl aşıp Kur'an'a ulaşacaktır.
BU ÜMMET:
   Ehli sünnet, Şia, Diyanet, Cemaat ve Tarikatların  bu kadar yalan, uydurma, iftira, hezeyan, ahmaklık  ve zehir dolu  eserlerini  nasıl aşıp,
 şifa,rahmet, ilim, akıl, irfan  ve mutlak hidayet olan  Kur'an coğrafyasına ayak basacak.
SORU ŞU:BU ÜMMETİ  kendisine KUR'AN ve ELÇİ gelmemiş, Kur'an ve Elçi ile muhatap olmamış kabul edebilir miyiz?
Çünkü önünde Kur'an'dan uzak tutacak,Kur'andan uzaklaştıracak  yüzlerce engel çıkarılmıştır.
Ve bu şeytâni engeller kutsal ve mübarek olarak dikta ettirilmiştir.

15 Aralık 2016 Perşembe

GERÇEKTEN ÇOK ZOR BİR MESELE:
Allah Resulü( Aleyhisselam) vefat eder etmez arkadaşları taht kavgasına başlamış,
 (Zaten daha Allah Resulü hayatta iken Kur'an'a ve kendisine karşı yapılan  menfi hareketlerden dolayı yüzlerce ayette uyarılmışlardır)
aralarında büyük düşmanlıklar baş göstermiş, buna bağlı olarak aralarında  meydana gelen savaşlarda şehirler harap olmuş,  binlerce müslüman vefat etmiştir.
MESELA, Hz.Ebubekir'in hilafeti döneminde   ridde (dinden dönenler) olarak adlandırılan savaşlarda
binlerce insan,
Hz.Ali  Muaviye arasında Siffinde yapılan savaşta yetmiş bin müslüman,
Hz Ali ile Hz Aişe arasında Basra'da (Cemel Vakası)  yapılan savaşta on beş bin müslüman,
Hz Ali ile Hariciler arasında Nehrevan'da yapılan savaşta yine binlerce müslüman hayatını kaybetmiştir.
Yani Allah Resulü'nün vefatından hemen sonra savaşlar, katliamlar, kaos, anarşi, zulüm ortalığı kaplamıştır.
Emevi ve Abbasiler döneminde o derece zulüm ve katliamlar yapıldı ki, Firavun'un zulümlerini kat kat geride bırakmıştır.
MESELA, Bir Kerbela faciası meydana gelmiş ki, çok az bir  millet Allah Resulü'nün ailesine böyle bir zulmü reva görmüştür.
İşte bu facia ve zulmü saklayan, görmezlikten gelen, hatta bir içtihat olarak mâzur bile  gören ehli sünnet dini bu zâlim zaman ve zeminde doğmuştur.
MESELA:
 Emevi birinci halifesi Muaviye'nin oğlu İkinci Emevi halifesi olan  Yezid'in hilafetini kabul etmeyen Medine halkı üzerine sürülen Emevi ve Rum ordusu ile Allah Resulü'nün şehri talan edilmiş, üç gün her zulüm serbest kılınmış,
Allah Resulü'nün arkadaşlarının hanımları, kızları ve gelinlerine tecavüz edilmiştir. (HARRE OLAYI)
MESELA:
Hicri ikinci asırda Karmatiler Mekke'yi basarak bütün hacıları katletmiş,
Zemzem kuyusunu cesetlerle doldurmuşlardır. MESELA:
 Yezid'in hilafetini kabul etmeyen Abdullah bin Zübeyrin üzerine gönderilen ünlü zalim Haccac bin Yusuf  Mekke'de taş üstünde taş,  baş üstünde baş bırakmamıştır.
  Kadim İran'ın inançlarının etkisinden kurtulamayan ve eski İran inançlarının taşeronluğunu yapan
 Şia'da  Aşağı yukarı aynı zaman ve zeminde kök salmaya başlamıştır.
Bu öyle bir karanlık zaman ve zemin ki,
Kur'an'ın, Kur'an hikmetinin, tefekkür ve aklı kullanma gibi erdemlerin bulunmadığı bir zamandır.
ŞUNU DEMEK İSTİYORUM.
Böyle bir zeminde doğan, uydurma ve yalan rivayetlerle beslenen,
 içtihatlar ve mezheplerle sağlamlaştırılan hurafe bir dinden bu ümmet nasıl yakasını kurtarıp Kur'an'a ulaşacak.
BU MİLLET: Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Muvatta, İbni mace,
Kâfi (Şiilerin hadis kaynağı) gibi Allah Resulü'ne karşı iftira olan hadis kaynaklarının bataklığından kurtulup Kur'an ile  nasıl özgürlüğünü kazanacak.
Hanefi, Hanbeli,
 Caferi, maliki,Şafii gibi uydurulmuş çorak iklimlerden  nasıl kurtulup  İslam ve Kur'an cennetiyle buluşacak.
BU MİLLET:
 Nurcuların, Süleymancıların, Tarikatların,,Fetö,nün,
İşıkçıların, İskender paşacıların, Uydurma Gavs'çıların cehaletlerini aşarak nasıl Kur'ana ulaşacak.
BU MİLLET:
 Cübbeli Ahmet, N. Hatipoğlu, Tuğrul inançer, Cemal Nur Sargut,
Necmettin Nursaçan,Osman ünlü, Ramazan ayvalı,  Mustafa Karataş, Cevat akşit, Döngeloğlu,
Yusuf Tavaslı, Osman alyanak, Nurettin Yıldız, Ebubekir sifil, Alparslan Kuytul,
Vehbi Güler, Haydar baş gibi Kur'an ve akıl düşmanı ekran vaizlerini aşarak nasıl Kur'ana ulaşsın.
Özellikle, Kur'an ve Tevhid tanımaz Diyanet'in yüz bin mescidini ve Yüz elli bin imamını ve müftüsünü bu millet nasıl aşıp Kur'an'a ulaşacaktır.
BU MİLLET:
   Ehli sünnet, Şia, Diyanet, Cemaat ve Tarikatların  bu kadar yalan, uydurma, iftira, hezeyan, ahmaklık  ve zehir dolu  eserlerini  nasıl aşıp,
 şifa,rahmet, ilim, akıl, irfan  ve mutlak hidayet olan  Kur'an coğrafyasına ayak basacak.

13 Aralık 2016 Salı

RESUL( ELÇİ) VAHYİN CANLI HÂLİ VE ÖRNEKLİĞİDİR: (21. YAZI)
 SADECE RA'D SÜRESİNDE ELÇİ VE VAHYE VURGU YAPAN AYETLERİN BİR KISMI:
"Elif. Lam. Ra.
Bunlar. KİTABIN AYETLERİDİR.
 SANA RABBİNDEN indirilen haktır, fakat insanların çoğu inanmazlar"(Ra'd, 1)
" Kafirler diyorlar ki: O'NA RABBİN'DEN bir mucize indirilseydi ya!
( Halbuki) SEN ancak bir UYARICISIN ve her toplumun bir REHBERİ vardır"
(Ra'd, 7)
MUHAMMED ( A.S ) ELÇİ OLARAK GÖNDERİLDİKTEN SONRA MÜCİZELER ÇAĞI KAPANDI,
VAHİY, İLİM VE AKIL ÇAĞI BAŞLADI:
KUR'AN, AŞAĞIDAKİ AYETTE İNSANLARIN GÖZLERİYLE GÖREBİLECEKLERİ OLAĞANÜSTÜ OLAYLARI KABUL ETMEDİĞİNİ İLAN ETMİŞTİR.
 "El açıp yalvarmaya lâyık olan ancak O'dur.
 O'nun dışında el açıp dua ettikleri onların isteklerini hiçbir şeyle karşılayamazlar.
 Onlar ancak ağzına gelsin diye suya doğru iki avucunu  açan kimse gibidir.
 Halbuki (suyu ağzına götürmedikçe) su onun ağzına girecek değildir.
 Kafirlerin duası kuşkusuz hedefini şaşırmıştır"
(Ra'd, 14)
 "RABBİN'DEN SANA İNDİRİLENİN  HAK olduğunu bilen kimse, ( İnkar eden) kör kimse gibi olur mu? (Fakat bunu) ancak akıl sahipleri anlar"(Ra'd, 19)
" Kafir olanlar diyorlar ki: O'NA RABBİN'DEN bir mucize indirilmeli değil miydi?
 De ki: Kuşkusuz Allah dilediğini saptırır, kendisine YÖNELENİ de HİDAYETE erdirir"
(Ra'd, 27)
" Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle (KUR'AN'LA)  sükunete  erenlerdir.
 Bilesiniz ki Kalpler ancak ALLAH'IN ZİKRİYLE (KUR'AN' la)huzur bulur.
İman edip ameli sâlih işleyenlere ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir"
(Ra'd, 28, 29)
 (Ey ELÇİ! ) Böylece SENİ, kendilerinden önce nice ümmetlerin gelip geçtiği bir ümmete GÖNDERDİK Kİ, sana VAHYETTİĞİMİZİ de onlara OKUYASIN.
 Onlar Rahman'ı inkâr ediyorlar.
 De ki:  O benim Rabbim'dir.
 O'ndan başka İLAH yoktur.
 Sadece ona tevekkül ettim ve dönüş sadece O'nadır"(Ra'd, 30)
 "Eğer okunan bir KİTAPLA dağlar yürütülseydi  veya ONUNLA yer parçalansaydı, yahut ONUNLA ölüler konuşturulsaydı (o KİTAP yine bu KUR'AN olacaktı).,,,,,,(Ra'd, 31)
 " Andolsun,  SENDEN önceki ELÇİLERLE de alay  edildi de  ben inkâr  edenlere mühlet  verdim,  sonra da onları yakaladım.
( Görseydin ki) azabım nasılmış!
(Ra'd, 32)
" Ve böylece biz onu Arapça bir HÜKÜM (HİKMETLİ bir SÖZ)  olarak İNDİRDİK.
 Eğer sana gelen bu İLİMDEN(KUR'AN'DAN,TEVHİD, ten) sonra onların arzularına (Hadisler,Şirk)  uyarsan,( İşte o zaman) Allah tarafından SENİN ne  bir DOSTUN nede KORUYUCUN vardır"
(Ra'd,37)
 "Andolsun  SENDEN önce de ELÇİLER gönderdik ve  onlara da  eşler ve çocuklar verdik.
 Allah'ın izni olmadan hiçbir ELÇİ için mucize getirme imkanı yoktur.
 Her müddetin (yazıldığı) bir kitap vardır"(Ra'd, 38)
 "Kafir olanlar: Sen RESUL olarak gönderilmiş bir kimse değilsin, derler.
De ki: Benimle sizin aranızda şâhit olarak Allah ve yanında Kitab-ın bilgisi olan (Kur'an ehli muvahhidler) yeter"
 (Ra'd, 43)


12 Aralık 2016 Pazartesi

KUR'AN İLE RESUL ( ELÇİ)TAMAMEN  ALLAH'I TEMSİL EDERLER.
 KUR'AN DETAYLI VE HER ŞEYİ AÇIKLAYAN BİR KİTAPTIR.  (20. YAZI)
"Elif. Lam. RA.(Ey ELÇİ! Bu  sana indirilen), hikmet sahibi (ve) her şeyden haberdar olan (ALLAH) tarafından AYETLERİ sağlamlaştırılmış, sonra da açıklanmış bir KİTAPTIR"(Hud, 1)
" ALLAH'TAN başkasına kul (köle)olmayasınız diye (detaylı olarak açıklanmıştır)
 Şüphesiz ki ben, O'nun tarafından size gönderilmiş bir UYARICI ve MÜJDELEYİCİYİM"
(Hud, 2)
ALLAH RESULÜ( Aleyhisselam) İNSANLARIN GÖZLERİYLEGÖREBİLECEKLERİ BİR MÜCİZE GÖSTERMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
"Belki de sen (müşriklerin:)
"Ona bir hazine indirilseydi veya onunla beraber bir bir melek gelseydi!"
demelerinden ötürü sana VAHYOLUNAN (AYETLERİN) bir kısmını (duyurmayı) terk edeceksin ve bu yüzden ruhun daralıyor.
( iyi bil ki)  sen ancak bir UYARICISIN.
 ALLAH ise her şeye VEKİLDİR"(Hud, 12)
" Yoksa "Onu (KUR'AN'I'an'ı) kendisi uydurdu" mu diyorlar?
De ki: Eğer doğru iseniz Allah'tan başka çağırabildiklerinizi (yardıma) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş bir süre getirin"
(Hud, 13)
 KUR'AN ALLAH'IN İLMİYLE İNDİRİLMİŞTİR, BİR SİSTEME SAHİPTİR, İÇİNDE İHTİLAF VE ÇELİŞKİ YOKTUR.
" Eğer (onlar) size cevap veremiyorlarsa, bilin ki, O ancak ALLAH'IN İLMİYLE indirilmiştir ve O'ndan başka ilah yoktur. Artık siz Müslüman (Muvahhid) oluyor musunuz"
(Hud, 14)
 BİZ, İNSANLARIN KUR'AN'A NE KADAR GELMELERİNİ İSTESEK DE ONLAR KUR'AN DÜŞMANI BİRER MÜŞRİK  OLMAYA DEVAM EDECEKLERDİR.
"Sen ne kadar üstüne düşsen de insanların çoğu iman edecek değillerdir"(Yusuf, 103)
 "Halbuki sen bunun  için (ELÇİLİK görevini ifa için) onlardan bir ücret istemiyorsun.
KUR'AN'an âlemler (insanlar)  için ancak bir ÖĞÜTTÜR"(Yusuf, 104)
 "Onların çoğu, ancak ortak koşarak ALLAH'A iman ederler"(Yusuf, 106)
 KUR'AN'A DAVET EDEN DOĞRU SÖYLER.
 (Resulüm!) De ki:
" İşte bu, benim yolumdur.
 Ben ALLAH'A ÇAĞIRIYORUM, ben ve bana uyanlar AYDINLIK BİR  YOL üzerindeyiz.
 ALLAH'I (ortaklardan) tenzih ederim!
Ve ben ortak koşanlardan değilim"
(Yusuf, 108)
 "Andolsun onların (geçmiş ELÇİLERİN ve ümmetlerinin)  kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır.
 (Bu KUR'AN) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri  tasdik eden,  her şeyi açıklayan (bir kitaptır),
 iman eden   toplum için bir  rahmet ve  hidayettir"(Yusuf, 111)

11 Aralık 2016 Pazar

KUR'AN'DA ELÇİLİK MİSYONUNUN ÖNEMİ.
(19. YAZI)
" Sonra onun(NUH'UN) arkasından birçok ELÇİYİ kendi toplumlarına gönderdik.
 Onlara Mucizeler getirdiler.
 Fakat onlar daha önce YALANLADIKLARI şeye  inanacak değillerdi.
(YANİ TARİH BOYUNCA KAFİR VE MÜŞRİKLERİN AHLAK VE KARAKTERLERİ DEĞİŞMEZ,
EY MUVAHHİDLER!!
 BU YÜZDEN İMAN ETMEMELERİNE ÜZÜLMEYİN)
" İşte haddi aşanların kalplerini biz böyle mühürleriz"(Yunus, 74)
 "Sonra onların ardından da Firavun ve toplumuna MUSA ile HARUN'U mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar kibirlendiler ve günahkar bir toplum oldular"(Yunus, 75)
 "Katımızdan onlara HAK (TEVHİD)  gelince:
" Bu elbette apaçık bir sihirdir"dediler"
(Yunus, 76)
 "MUSA "Size hak geldiğinde onun için hep böyle mi dersiniz?
 Bu bir sihir midir?
 Halbuki sihirbazdar İflah olmazlar"dedi"
(Yunus, 77)
 "Onlar dediler ki: Babalarımızı üzerinde bulduğumuz dinden bizi dönderesin  ve yeryüzünde ululuk  sizin ikinizin olsun diyemi bize geldin?
 Halbuki biz size inanacak değiliz"(Yunus, 78)
( RESULÜM!) Eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce KİTABI (TEVRAT'I) okuyanlara sor.
 Andolsun ki,  RABBİN'DEN sana HAK  gelmiştir.  Sakın şüphecilerden olma!(Yunus, 94)
 "ALLAH'IN'ın AYETLERİNİ YALANLAYANLARDAN DA OLMA, SONRA ZİYANA UĞRAYANLARDAN OLURSUN"
(YUNUS, 95)
 "Gerçekten haklarında Rabbinin sözü (hükmü) sabit oranlar, kendilerine istedikleri bütün mucizeler gelmiş olsa bile,elem verici azabı görünceye kadar inanmayacaklardır "
(Yunus, 96, 97)
 "Biz, sonra  ELÇİLERİMİZİ ve  aynı şekilde iman edenleri  kurtarırız.
 İman edenleri  üzerimize bir borç olarak kurtaracağız"(Yunus, 103)
 " De ki: "Ey insanlar! Benim  dinimden şüphede  iseniz,(bilin ki) ben Allah'ı bırakıp da sizin taptıklarınıza tapmam, fakat ancak sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim.
 Bana müminlerden(Muvahhidlerden) olmam emrolundu"(Yunus, 104)
 "Ve (bana) Hanif (Allah'ın birliğini tanıyan, saf müslüman)  olarak yüzünü dine  çevir, sakın müşriklerden olma diye(emredildi)
(Yunus, 105)
"Allah'ı bırakıp da sana fayda veya zarar veremeyecek şeylere tapma.
 Eğer böyle yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun"(Yunus, 106)
 "Eğer  Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine ondan başka giderecek yoktur.
 Eğer sana bir  hayır dilerse, onun keremini geri çevirecek de  yoktur.
 O, hayrını kullarından dilediğine eriştirir.
 Ve o bağışlayandır, merhamet edendir"
(Yunus, 107)
 TEK HİDAYET MERCİİ KUR'AN'DIR(ALLAH'TIR)
" De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak  (Kur'an) gelmiştir.
 Artık Kim doğru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir.
 Kim de saparsa,  o da ancak kendi aleyhine sapacaktır.
 Ben sizin üzerinize vekil değilim.
 (Sadece vahyi  tebliğ etmekle memurum)(Yunus, 108)
 "(Resulüm! ) Sen, sana vahyedilene uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret.
 O hakimlerin en hayırlısıdır"(Yunus, 109)
KUR'AN'DA ELÇİLİK MİSYONUNUN ÖNEMİ
(18. YAZI)
"Andolsun ki sizden önce, ELÇİLERİ kendilerine mucizeler getirdiği halde (yalanlayıp) zülmettiklerinden dolayı nice milletleri helak ettik,
 Zaten onlar iman edecek değillerdi.
 İşte biz suçlu kavimleri böyle cezalandırırız"(Yunus, 13)
( RESULÜM!) De ki:
 Allah'a ortak koştuklarınız arasında, ( birini yokken) ilk defa yaratacak, arkasından onun (ölümünden sonra hayata) yeniden döndürecek biri var mı?
 De ki: Allah ilk defa yaratıp (ölümden sonra) onu yeniden (hayata) döndürür. O halde nasıl saptırılırsınız?
 HİDAYET SADECE RESUL ( ELÇİ) OLAN KİŞİNİN OKUDUĞU KURAN SAYESİNDE OLUR.
 HİDAYET YALNIZ ALLAH'TAN GELENDİR:       "De ki: Ortak koştuklarınızdan hakka iletecek olan var mı?
 De ki: "Hakkı Allah iletir."
 Öyleyse hakka ileten mi  uyulmaya daha layıktır, yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı?
 Size ne oluyor?
 Nasıl böyle yanlış  hükmediyorsunuz?
" Onların çoğu zandan başka bir şeye uymaz. Şüphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir şey ifade etmez.
 Allah onların yapmakta olduklarını pek iyi bilendir"
" Bu Kuran Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir.
Ancak kendinden öncekini doğrulayan ve o  kitabı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, o alemlerin Rabbindendir"
"Yoksa onu (ELÇİ) uydurdu mu diyorlar?
De ki: Eğer sizler  doğru iseniz Allah'tan başka, gücünüzün yettiklerini çağırın da hep beraber onun benzeri bir süre getirin"
" Bilakis, onlar hakkıyla bilmedikleri ve bildirdikleri kendilerine (vaka olarak) gelmemiş Kuranı yalanladılar.
 YANİ KUR'AN'I İYİCE ARAŞTIRMADAN İLİMSİZ BİR ŞEKİLDE ARAŞTIRMAYA GEREK OLMADAN YALAN SAYDILAR, ONA GEREKEN ÖNEMİ GÖSTERMEDİLER.
 Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Şimdi bak zalimlerin sonu nasıl oldu!
" İçlerinden öylesi var ki ona (KUR'AN'A'a) İnanır, yine onlardan öylesi de var ki ona inanmaz. Rabbin bozguncuları en iyi bilendir"
( RESUL'ÜM!) onlar seni yalanlarlarsa de ki: Benim amelim  bana sizin ameliniz  de size aittir.
 Siz benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım"
" Onlardan SENİ dinleyenler vardır.
 Fakat sağırlara, üstelik akılları  da ermiyorsa,  sen mi duyuracaksın?
" Onlardan sana bakan da vardır.
 Fakat,hele (gerçeği) göremiyorlarsa,  körleri sen mi doğru yola ileteceksin?
 Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulüm etmez, fakat  İnsanlar kendilerine zulmederler"(Yunus, 34,,,,44)
" Her ümmetin bir ELÇİSİ vardır.
 elçileri geldiği zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez"(Yunus, 47)

10 Aralık 2016 Cumartesi

EY BUHARİNİN YALAN RİVAYETLERİNE TAPANLAR!
RESUL( ELÇİ) ( AS) I, SÜNNETİ VE HADİSLERİ KUR'ANDA ARAYIN, KUR'AN HER ŞEYE YETER:
(17. YAZI)
"ALLAH'A iman edin, RESULÜ ile beraber cihad edin diye bir süre indirildiği zaman, onlardan servet sahibi olanlar, senden izin istediler ve:
Bizi bırak (evlerinde) oturanlar ile beraber olalım, dediler"(Tevbe, 86)
 "Fakat ELÇİ ve onunla beraber inananlar, mallarıyla, canlarıyla cihad ettiler.
 İşte bütün hayırlar onlarındır ve onlar kurtuluşa erenlerdir"(Tevbe, 88)
" Bedevilerden, ( mazeretleri olduğunu)iddia edenler,  
kendilerine İzin  verirsin diye geldiler.
ALLAH ve RESULÜNE yalan söyleyenler de oturup kaldılar.
 Onlardan kafir olanlara elem verici bir azap erişecektir"(Tevbe, 90)
 "ALLAH Ve RESULU için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve (savaşta) harcayacak  bir şey bulamayanlara günah yoktur"
 Zira iyilik edenlerin aleyhine bir yol (sorumluluk) yoktur.
Allah çok bağışlayandır çok merhamet edendir"(Tevbe 91)
"(Seferden) onlara döndüğünüz zaman size özür beyan edecekler.De ki:
( Boşuna) özür dilemeyin!
Size  asla inanmayız, çünkü Allah, haberlerinizi bize bildirmiştir.
( Bundan sonraki) amelinizi  ALLAH da görecektir,  RESULÜ de.
 Sonra görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduklarınızı size haber verecektir"
(Tevbe, 94)
"Bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe iman eder,( hayır için) harcayacağını ALLAH katında yakınlığa ve (RESÜL)  ELÇİN'İN dualarını almaya vesile edinir.
 Bilesiniz ki o (harcadıkları mal,  Allah katında) onlar için(Allah'a) bir yakınlıktır.
 Allah onları Rahmetine  koyacaktır.
Şüphesiz Allah bağışlayan, merhamet edendir"(Tevbe, 99)
"(Münafıklar arasında) bir de (müminlere) zarar vermek,( hakkı) inkar etmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce ALLAH ve RESULÜNE karşı savaşmış olan adamı  beklemek için bir mescit kuranlar ve:
( Bununla) iyilikten başka bir şey istemedik, diye mutlaka yemin edecek  olanlar da vardır.
 Halbuki Allah onların kesinlikle yalancı olduklarına şahitlik eder"
(Tevbe, 107)
 "De ki: (Yapacağınızı) yapın!
Amelinizi ALLAH da RESULÜ de müminler de görecektir.
Sonra görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir"
(Tevbe, 105)
ELÇİ HATA ETMEZ FAKAT NEBİ'NİN HATA EDEBILECEĞİNE AŞAĞIDAKİ AYETLER DELİLDİR.
( Cehennem ehli oldukları onlara açıkça belli olduktan sonra, akraba dahi olsalar, (Allah'a) şirk  koşanlar için af dilemek ne NEBİ'YE  yaraşır Ne de İNANANLARA"
(Tevbe, 113)
 "Andolsun ki ALLAH,  MÜSLÜMANLARDAN bir grubun kalpleri eğrilmeye yüz  tuttuktan sonra, NEBİ'Yİ  ve güçlük zamanında ona uyan MUHACİRLERLE ENSARI AFFETTİ.
  Sonra da onların TEVBELERİNİ kabul etti.  Çünkü O  onlara karşı çok şefkatlidir,  merhametlidir"(Tevbe, 117)
" Medine halkına ve onların çevresinde bulunan bedevi Araplara ALLAH'IN'ın RESULÜN'DEN geri kalmaları ve onun  canından önce kendi canlarını  düşünmeleri yakışmaz.,,,,(Tevbe, 120)
 "Andolsun  size kendinizden öyle bir(RESÜL) ELÇİ gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir.
 O,  size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir"
 (Tevbe,128 )
" (Ey RESUL! ) Yüz çevirirlerse de ki:
Allah bana yeter, O'ndan başka ilah yoktur.  Ben sadece ona güvenip dayanırım. O yüce arşın sahibidir"( Tevbe, 129)
KUR'AN'DA RESUL ( ELÇİ) MİSYONU ÇOK ÖNEMLİ VE ÖZELDİR: (16. YAZI)
VAHİY GİBİ ALLAH'I TEMSİL EDER:
"LÜTFEN AŞAĞIDAKİ AYETE DİKKAT EDİN.
" Eğer onlara,( niçin alay ettiklerini) sorarsan, Elbette biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk,derler.
De ki:  ALLAH ile, O'NUN AYETLERİ ile ve O'NUN ELÇİSİYLE mi alay ediyorsunuz?
 ALLAH'IN AYETLERİ İLE ALLAH'IN RESULÜ,ALLAH'I TEMSİL EDİYORLAR:
Çünkü Allah  Resulü'nün görevi sadece vahyi tebliğ etmek,ilahi kelamı insanlara okumak, onu muhataplara ulastırmaktır.
Nebi'nin makam ve mertebesi, aile, onur ve şerefi koruma altındadır, dokunulmazdır, fakat sözleri bağlayıcı değildir.
ALLAH RESULÜ'NÜN arkadaşları da onun sözlerini bağlayıcı olarak görmediklerinden onları kayıt altına almamışlardır.
Bundan dolayı ALLAH RESULÜ'NDEN asırlar sonra Buhari gibi  Kur'an cahili  yalancılar  onun adını kullanarak rivayetlerle  Kur'an'ın manasını tamamen boşaltıp bozmuşlardır.
" Mümin erkeklerle Mümin kadınlar birbirlerinin velileridir.
 Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, ALLAH ve RESULÜNE itaat ederler.
 işte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir hikmet sahibidir"(Tevbe, 71)
",,,,,,,Ve sırf ALLAH ve RESULÜ kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği i
bir intikam almaya kalkıştılar,,,(Tevbe, 74)
(Ey Muhammed!)
Onlar için ister af dile, ister  dileme,  onlar için yetmiş  kez af dilesen  de Allah onları asla affetmeyecek.
 Bu, onların ALLAH ve RESULÜNÜ  inkar etmelerinden ötürüdür.
 Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez"(Tevbe, 80)
"ALLAH'IN'ın RESULÜ'NE muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler,,,,,,,,(Tevbe, 81)
"Onlardan ölmüş olan hiçbirine asla salat eyleme, onun kabri başında durma!
Çünkü onlar, ALLAH ve RESULÜ'NÜ inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler "(Tevbe, 84)
KUR'AN'DA RESUL KAVRAMI YÜZLERCE AYETTE ALLAH LAFZININ YANINDA YER ALIRKEN,
NEBİ KAVRAMI BAKARA 91. AYETTE GEÇEN  "ENBİYAALLAHİ" HARİCİNDE,
 BAŞKA HİÇBİR YERDE ALLAH LAFZI İLE BERABER  YER ALMAMIŞTIR.
    (14. YAZI)
 "Sana ganimetleri soruyorlar.
De ki: Ganimetler ALLAH ve RESÜLE aittir,,,,(Enfal,1)
"Ey iman edenler! ALLAH'A ve RESULÜNE itaat edin,,,,,(Enfal, 20)
"Ey iman edenler! ALLAH'A ve RESÜLE ihanet etmeyin,,,,,(Enfal, 27)
"ALLAH'A ve RESULÜNE itaat edin,,,(Enfal, 46)
",,,,,,,,,bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangibir şeyin beşte biri ALLAH'A ve,  RESULÜNE,,,,,,,,,,,,,,,,,,(Enfal, 41)
"ALLAH ve RESULÜNDEN kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz müşriklere bir ültimatom!(Tevbe, 1)
"De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız, kazandığınız mallar,,,,,,,,,,,,,size ALLAH'TAN, RESULÜN'DEN ve ALLAH yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık ALLAH emrini (cezasını) getirinceye kadar bekleyin,,,,,(Tevbe, 24)
"Sonra ALLAH, RESULÜ ile müminler üzerine sekinetini indirdi,,,,,(Tevbe, 26)
RESULLER (ELÇİLER) ALLAH'I TEMSİL EDERLER:
"Kendilerine kitap verilenlerlerden ALLAH'A ve ahiret gününe inanmayan,
ALLAH ve RESULÜ'NÜN haram kıldığını haram saymayan ve Tevhid dinini kendine din edinmeyen müşriklerle,
küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar (sizinle savaşırlarsa) savaşın "
(Tevbe, 29)
"O (ALLAH),müşrikler hoşlanmasalar da (kendi) dinini bütün  dinlere karşı  açıkça
(detaylı olarak)  ortaya koymak  için RESULÜ'NÜ hidayet ve Hak din ile gönderendir"
(Tevbe, 33)
",,,,ALLAH'IN RESULÜNE eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır "
(Tevbe, 61)
"Rızasını almak için size gelip ALLAH'A and içerler.
Eğer Mümin iseler ALLAH ve RESULÜ'NÜ  razı etmeleri daha doğrudur "
(Tevbe, 62)
"(Hâlâ) bilmediler mi ki,
kim ALLAH ve RESULÜ'NE karşı koyarsa elbette onun için,
 içinde ebedi kalacağı cehennem ateşi vardır. İşte bu büyük alçaklıktır"(Tevbe, 63)

9 Aralık 2016 Cuma

NUH ( ALEYHİSSELAM) IN KISSASINA DEVAM EDİYORUZ (13. YAZI)
"(Kavmi)Dedi ki:
Ey Nuh!
Bizimle mücadele ettin ve bize karşı mücadelede çok ileri gittin.
 Eğer doğrulardan isen, kendisiyle  bizi tehdit ettiğin (azabı) bize getir!"(Hud, 32 )
"(Nuh) Dedi ki:" Onu size ancak dilerse Allah getirir.
 Ve siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz"
(Hud, 33)
" Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermek istesem de,öğüdüm  size fayda vermez. ( Çünkü) o sizin Rabbinizdir. Ve nihayet  O'na döndürüleceksiniz"(Hud, 34)
( Resulüm!) Yoksa "Bunu uydurdu" mu  diyorlar? De ki:
"Eğer onu uydurduysam günahım bana aittir. Fakat ben sizin işlediğiniz günahtan uzağım"( Hud, 35)
"Nuh'a vahyolundu ki: Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak.
 Öyle ise onların işlemekte oldukları(günahlardan)  dolayı üzülme"(Hud, 36)
 "Gözlerimizin önünde ve vahyimiz ( emrimiz) uyarınca gemiyi  yap ve zulmedenler hakkında bana (bir şey) söyleme! Onlar mutlaka boğulacaklardır!"(Hud, 37)
 "Nuh  gemiyi  yapıyor,  kavminden ileri gelenler ise, yanına her uğradikça onunla alay ediyorlardı.
 Dedi ki:" Eğer bizimle alay ediyorsanız, iyi bilin ki siz nasıl alay  ediyorsanız,  bizde sizinle alay edeceğiz"(Hud, 38)
 "Kendisini rezil edecek azabın kime geleceğini ve sürekli bir azabın kimin başına ineceğini yakında bileceksiniz"(Hud, 39)
 "Nihayet emrimiz gelip  de sular çoşup  yükselmeye başlayınca Nuh'a dedik ki: (Canlı çeşitlerinin) her birinden birer çift ile, (boğulacağına  dair) aleyhinde söz geçmiş olanlar dışında aileni ve iman edenleri gemiye yükle!" Zaten onunla beraber pek azı iman etmişti"(Hud, 40)
 (Nuh) Dedi ki:" Gemiye binin!
 Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah'ın adıyladır. Şüphesiz ki  Rabbim çok bağışlayandır,  merhamet edendir"(Hud, 41)
" Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu.
Nuh, gemiden  uzakta bulunan oğluna: Yavrucuğum!( Sen de) bizimle beraber bin,  kâfirlerle beraber olma! diye seslendi"(Hud, 42)
"Oğlu: Beni sudan koruyacak bir dağa  sığınacağım, dedi.
(Nuh) Bugün Allah'ın emrinden (azabından) merhamet sahibi Allah'tan başka koruyacak kimse yoktur "dedi.
Aralarına dalga girdi, böylece o da suda  boğulanlardan oldu"(Hud, 43)
 "(Nihayet) Ey yer suyunu yut! Ve Ey gök (suyunu tut! "denildi.
Su çekildi, iş bitirildi ( gemi de)
 Cudi (Dağı'nın) üzerine yerleştiri.
 Ve:"O  zalimler topluluğunun canı cehenneme denildi"(Hud, 44)
 "Nuh  Rabbine dua edip dedi ki:" Ey Rabbim!  Şüphesiz oğlum da ailemdendir.
 Senin vâdin  ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin"(Hud, 45)
 "Allah buyurdu ki: Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir.
 Çünkü onun yaptığı(şirk)  kötü bir ameldir.
 O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme!
 Ben  sana  cahillerden olmamanı tavsiye ederim"(Hud, 46)
 NUH (ALEYHİSSELAM) NEBİLİK MAKAMINDA BU HATAYI YAPIYOR.
"Nuh dedi ki: Ey  Rabbim!
Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım.
Eğer beni bağışlamaz ve merhamet etmezsen,  ben ziyana uğrayanlardan olurum!
(Hud, 48)
 (Resulüm!) İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb  haberlerindendir.
Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin.
 O halde sabret.Çünkü iyi sonuç sabreden muttakilerin olacaktır "( Hud, 49)

8 Aralık 2016 Perşembe

ELÇİLERLE ALAKALI SERİ YAZILARIMIZA DEVAM EDİYORUZ,
NUH ( ALEYHİSSELAM) IN KISSASI HUD SÜRESİNDE ŞÖYLE GEÇER (13. YAZI)
" Andolsun, biz Nuh'u kavmine elçi gönderdik. Onlara:" Ben (dedi), sizin için apaçık bir uyarıcıyım"(Hud, 25)
" Allah'tan başkasına kulluk etmeyin!
 Ben, size gelecek elem verici bir günün azabından korkuyorum"(Hud, 26)
 "Kavminden ileri gelen kafirler dediler ki:" Biz seni sadece bizim gibi bir beşer  olarak görüyoruz.
 Bizden, basit görüşle hareket eden alt tabakamızdan  başkasının sana uyuduğunu görmüyoruz.
 Ve sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de  görmüyoruz.
 Bilakis sizin yalancılar olduğunuzu düşünüyoruz"(Hud, 27)
 ("Mele'" kelimesi, ileri gelenler, eşraf, elit tabaka anlamlarına gelir.
 Kuran'ı Mübin  dikkatlice incelendiğinde bütün elçilerin karşılarında Firavunvâri  bir tağutun ve ona akıl hocalığı yapan müşrik, yobaz, gerici, ataların dinine tapan  bir zümrenin var olduğu görülür.
Zamanlarının her türlü maddi imkanlarını elinde bulunduran bu elit tabaka çıkarlarını kaybetmemek için insanları fakirlik ve sapıklıkla  suçlama yoluna gitmişlerdir.
 Son elçi zamanında da aynı olay cereyan etmiş, ona fakir ve basit kimselerin inandıklarını bahane ederek karşı çıkmışlardır.)
"(NUH)  Dedi ki: Ey kavmim!  Eğer ben Rabbim tarafından (bildirilen) açık bir delil üzerinde isem ve o bana kendi katından bir rahmet vermiş de bu size gizli tutulmuşsa, buna ne dersiniz?
 Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
 (YANİ DİNDE ZORLAMA YOKTUR)
 "Ey kavmim!
 Allah'ın emirlerini bildirmeye karşılık  sizden herhangi bir mal istemiyorum.
Benim mükafatım Ancak Allah'a aittir.
 Ben iman edenleri kovacak  değilim, çünkü onlar  Rablerine konuşacaklardır.
 Fakat ben sizi bilgisizce davranan bir toplum olarak görüyorum"(Hud, 29)
( Hz Nuh'un Kavmi inanmış fakir  kimselere tenezzül etmiyor ve onlarla beraber oturmak  istemiyorlardı.
 Bunun için Nuh (Aleyhisselam)'ın onları yanında kovmasını teklif ettiler.
 O büyü kelçi elbette cahillerin sözüne bakarak Allah'a iman etmiş, Allah katında değeri olan kimseleri yanından kovacak değildi)
" Ey kavmim! Ben onları kovarsam,  beni Allah'tan (onun azabından) kim korur? düşünmüyor musunuz?(Hud, 30)
 "Ben size:" Allah'ın hazineleri benim yanımdadır" demiyorum, gaybı da bilmem.
" Ben bir meleğim" de demiyorum.
 Sizin gözlerinizin hor gördüğü kimseler  için,  "Allah onlara asla bir hayır vermeyecektir" diyemem.
 Onların kalplerinde olanı,  Allah daha iyi bilir. Onları kovduğum takdirde ben gerçekten zalimlerden olurum"(Hud, 31)
(DEVAM EDECEK)
NUH ( ALEYHİSSELAM) IN KAVMİ İLE TEVHİD MÜCADELESİ: (11. YAZI)
Hz Nuh(Aleyhisselam) şirk'le, yani ilahların ve evliyaların dini ile muhatap olan ilk elçidir.
 Elçilik  yıllarının çoğunu İlahlara kulluk edenlere  karşı mücadele ile  geçirdiğini Kur'an'dan  öğreniyoruz.
 Yıllarca çaba ve  gayretine rağmen kendisine çok sınırlı insan iman etmiştir.
 Hanımı ve oğlu dâhi müşrikler  arasında kalmayı tercih etmişlerdir.
 Nuh (aleyhisselamın)ın  kavmi eskiden sevilen veya iyi bilinen din adamlarının putlarını yapıp zamanla onlara tapmaya başlamış ve onları ilahlaştırmışlardır.
 (BUGÜNKÜ TÜRBELER KADİM KAVİMLERİN PUTLARI GİBİ TAPINAK OLMUŞLARDIR)
 Nuh (Aleyhisselam) Kur'an'da adı kırk üç yerde  geçen, ismi  bir süreye  verilmiş  olan büyük bir elçidir.
 Bu sürede Cenabı Hak (Celle Celalühü) şöyle buyuruyor.
" Kendilerine yakıcı bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh'u  kendi kavmine gönderdik"
"Nuh  şöyle dedi:  Ey kavmim!
 Şüpheniz olmasın ki, ben sizi "Allah'a kulluk edin,
O'na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin ki, Allah  günahlarınızı bağışlasın ve sizi belli bir vâdeye kadar yaşatsın"
 diyerek apaçık uyaran bir kimseyim.
 Bilinmeli ki Allah'ın tayin ettiği vâde gelince, artık o  ertelenmez.
  Keşke bilseydiniz"
"(Sonra Nuh:)
Rabbim! dedi, doğrusu ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim"
 "Fakat benim davetim, ancak (benden)  kaçmalarını arttırdı"
" Gerçekten de (Tevhid'e  gelmeleri ve böylece)  günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar,
( beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe  kibirlendiler"
"Sonra, ben kendilerine haykırarak davette bulundum "
" Sonra, onlarla hem açıktan açığa hem de gizli gizli konuştum "
" Dedim ki:
Rabbinizden mağfiret dileyin, cünkü O çok bağışlayandır.
"( Mağfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin"
" Mallarınızı ve oğullarınızı  çoğalsın,  size bahçeler İhsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın" (Nuh, 1,12)
GECE GÜNDÜZ DÂVETE RAĞMEN NUH (AS) TEVHİD ADINA KAVMİNDEN BİR SONUÇ ALAMADI:
KAVMİ, NUH ( ALEYHİSSELAM)A KARŞI  ŞÖYLE KARAR ALDI:
" Ve dediler ki: Sakın ilahlarınızı bırakmayın, hele Ved'den, Suva'dan, Yeğus'tan, Ye'uk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!
 " Böylece onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar.
( Rabb'im!) Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır"
" Bunlar, günahları yüzünden  suda boğuldular, ardından da ateşe sokuldular ve o zaman Allah'a karşı yardımcılar da bulamadılar"
" Nuh "Rabbim! dedi, yeryüzünde kafirlerden hiç kimseyi bırakma!"
" Çünkü sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar, yalnız ahlaksız, nankör (insanlar) doğururlar (yetiştirirler)."
" Rabbim!
 Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla,  zalimlerin de ancak helâkini  arttır"(Nuh, 23, 28)
ELÇİ OLMAZSA VAHİY VE KİTAP OLMAZ.
 KISACA SALİH ( ALEYHİSSELAM) VE SEMUD KAVMİNİN KISSASI:    (10. YAZI)
"Semud kavmine de  kardeşleri Salih'i (gönderdik).
 Dedi ki:
Ey kavmim!  Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız  yoktur.
 Size Rabbinizden açık bir delil gelmiştir.
O da, size bir mucize olarak Allah'ın şu devesidir. Onu bırakın,  Allah'ın arzında yesin,( içsin) ona kötülük etmeyin, sonra sizi elem verici bir azap yakalar"
 Düşünün ki,( Allah) Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdi.
 Ve yeryüzünde sizi yerleştirdi:
 Onun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler yontuyorsunuz.
 Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yer yüzünde fesatçılar olarak karışıklık çıkarmayın" "Kavminin ileri gelen müstekbirler, içlerinden zayıf görülen inananlara  dediler ki:
 Siz Salih'in,
 Rabbi tarafından gönderildiğini gerçekten biliyor musunuz? (Ona iman ediyor musunuz? )
Onlar da, Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse  ona inananlarız,dediler "
" Büyüklük taslayanlar dediler ki:" Biz de sizin inandığınızı  inkar edenleriz "
"Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da:
Ey Salih!  Eğer sen gerçekten ELÇİLERDEN isen bizi tehdit ettiği azabı  bize getir,  dediler.
" Bunun üzerine onları o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar" "Salih o zaman onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi:
 Ey kavmim! Andolsun ki ben size Rabbimin vahiyettiklerini tebliğ  ettim ve size öğüt verdim,  fakat siz öğüt  verenleri sevmiyorsunuz"
(Âraf, 73 79)
"Semud kavmine de kardeşleri Salih'i (elçi olarak  gönderdik).
Dedi ki:
Ey kavmim:  Allah'a kulluk edin.
 Sizin ondan başka ilahınız yoktur.
 O sizi yerden (topraktan) yarattı.
 Ve sizi orada yaşattı.
 O halde ondan mağfiret isteyin, sonra da O'na tevbe edin.
 Çünkü Rabbim (kullarına) çok yakındır, dualarını kabul edendir"
" Dediler ki: Ey Salih!  Sen  bundan önce içimizde ümit beslenen birisiydin.
( Şimdi) babalarımızın taptıklarına tapmaktan bizi engelliyor musun?
Doğrusu biz,bizi  kendisine (kulluğa) çağırdığın  şeyden ciddi bir şüphe içerisindeyiz"
" Salih dedi ki: Ey kavmim!
 Eğer ben Rabbimden verilen apaçık bir delil  üzerinde isem ve o bana kendinden bir rahmet (elçilik) vermişse, buna ne dersiniz?
 Bu durum karşısında O'na âsi  olursam beni Allah'tan (O'nun azabından) kim korur?
 O zaman siz de bana ziyan vermekten fazla bir şey yapamazsınız"
"Ey kavmim!  işte size mucize olarak Allah'ın devesi.
 Onu bırakan Allah'ın arzında yesin (içsin)
 Ona kötülük dokundurmayın,  sonra sizi yakın bir azap yakalar"
" Fakat Semud Kavmi o deveyi, ayaklarını keserek öldürdüler.
 Salih dedi ki: " Yurdunuzda üç gün daha yaşayın (sonra helak olacaksınız)"
 "Bu söz, yalan olmayan  bir tehdit idi "
"Emrimiz gelince, Salih'i ve  onuunla beraber iman edenleri, bizden bir rahmet olarak (azaptan ) ve  o günün zilletinden kurtardık. Şüphesiz Rabbin kuvvetlidir, her şeye galip gelendir "
" Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında diz üstü  çökekaldılar"
" Sanki orada hiç oturmamışlardı.
"Biliniz ki, Semud Kavmi  gerçekten Rablerini inkar ettiler.
 Yine bilesiniz ki, Semud Kavmi Allah'ın rahmetinden uzak kılındı"(Hud, 61,,,68)
"Semud'a  Gelince onlar pek  zorlu bir sarsıntı ile helak edildiler"(Hakka,5)
"Semud kavmi de uyarıcıları yalanladı. "Aramızdan bir beşere  mi uyacağız?
 O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık etmiş oluruz" dediler.
" Vahiy,  aramızda ona mı verildi?
 Hayır o, yalancı ve şımarığın  biridir"( dediler) "Yarın onlar, yalancı ve şımarığın kim olduğunu bileceklerdir"
" Gerçekten onları imtihan etmek için dişi deveyi  gönderen biziz.
 Sen onları gözetle ve  sabret.
" Onlara suyun aralarında paylaştırıldığını  haber ver.
 Her biri kendi içme sırasında gelsin.  "Arkadaşlarını çağırdılar, o da (bundan cür'et  alarak) kılıcını kaptı ve deveyi  kesti"
( Bu azgınlara) azabım ve uyarılarım  nasıl oldu" "Biz onların üzerlerine korkunç bir ses gönderdik.
 Hemen hayvan ağılına konan  kuru ot gibi oluverdiler"
" Andolsun ki Biz Kur'an'ı, anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık.
 O halde düşünüp öğüt alan yok mu?(Kamer, 23, 32)
NUH ( ALEYHİSSELAM) IN MÜŞRİK KAVMİ İLE TEVHİD MÜCADELESİ ( 12. YAZI)
Nuh ( aleyhisselam')ın kıssası Âraf süresinde şöyle geçer.
"Andolsun ki NUH'U ELÇİ olarak kavmine gönderdik.
 Dedi ki: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur.
 Doğrusu ben, üstünüze gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum" (Âraf, 59)
"Kavminden ileri gelenler dediler ki:
Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz!
(Âraf, 60)
"De ki:
"Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur, fakat ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir ELÇİYİM "
(Âraf, 61)
"Size Rabbimin vahiyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi ALLAH'TAN (gelen VAHİY ile) biliyorum"(Âraf, 62)
"(Allah'ın azabından) sakınıp da rahmetine nail olmanız ümidiyle, içinizden sizi uyaracak bir ADAM vasıtasıyla size bir ZİKİR ( kitap) gelmesine şaşırdınız mı? "(Âraf, 63)
"Onu yalanladılar, biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık,
ÂYETLERİMİZİ yalanlayanları da suda boğduk! Çünkü onlar kör bir kavim idiler "
(Âraf, 64)
KISSA MÜ'MİNUN SÜRESİNDE ŞÖYLE GEÇER:
" Andolsun ki, Nuh'u  kavmine gönderdik ve o: Ey kavmim!
 Allah'a kulluk edin.
 Sizin için ondan başka bir ilah yoktur.
 Hâla sakınmaz mısınız? dedi.
" Bunun üzerine, kavminin inkârcı ileri  gelenleri şöyle dediler
"Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir. Size üstün ve  hakim olmak istiyor.
 Eğer Allah Elçi göndermek isteseydi, muhakkak ki melekler gönderirdi.
 Biz geçmişteki atalarımızdan böyle bir şey duymadık"
" Bu, yalnızca kendisinde delilik bulunan bir kimsedir.
 Öyleyse, bir süreye kadar ona katlanıp  bekleyin bakalım"
"( Nuh), Rabbim! dedi, beni yalanlamalarına  karşı bana yardım et"
" Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: Gözlerimizin önünde (muhafazamız altında) ve bildirdiğimiz şekilde  gemiyi  yap.
 Bizim emrimiz  gelip de sular coşup  yükselmeye başlayınca her cinsten  birer çift ile,  daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al.
 Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma!
 Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır"
 "Sen, yanındakilerle birlikte gemiye yerleştiğinde:
" Bizi zalimler topluluğundan kurtaran  Allah'a  hamdolsun "de "
" Ve de ki: Rabbim!
 Beni bereketli bir yere indir. Sen, İskan edenlerin en hayırlısısın"
" Şüphesiz bunda (Nuh ve  kavminin başından eçenlerde) bir takım ibretler vardır.
Hakikaten biz kullarımızı böyle deneriz"
 (Müminun, 23,,30)

6 Aralık 2016 Salı

ALLAH ( CC),, MUHAMMED (A.S ) DÂHİL OLMAK ÜZERE ELÇİLERİN HATINA KUR'AN'DA O KADAR GENİŞ VE DETAYLI YER AYIRMIŞ Kİ, KUR'AN'DAN BAŞKA BİR KAYNAKTA ELÇİLERİ ARAYAN KİŞİ YA CAHİLDİR, YA DİN DÜŞMANIDIR, YA AHMAKTIR.
"Gerçekten onlara, inanan bir toplum için yol gösterici ve rahmet olarak, ilim üzere açıkladığımız bir kitap getirdik"(Âraf, 52)
 "(Fakat onlar) onun tevilinden başka bir şey beklemiyorlar.
 Tevili  geldiği ( haber verdiğin şeyler ortaya çıktığı) gün,  önceden onu unutmuş olanlar derler ki: Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişler.
" Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler veya (dünyaya) geri döndürülmemiz  mümkün mü ki,  yapmış olduğumuz amellerden başkasını yapalım? Onlar cidden kendilerine yazık ettiler ve uydurdukları şeyler (ilahlar, Gavslar,evliyalar, şeyhler, efendiler) de  kendilerinden kaybolup gitti"(Âraf, 53)
 İSTİSNASIZ BÜTÜN KAVİMLER İLAHLARA VE EVLİYALARA TAPIYORLARDI:
 "Âd  kavmine de kardeşleri Hud'u (ELÇİ olarak  gönderdik).
 O dedi ki:" Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, sizin ondan başka ilahınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız?"
"  Kavminden ileri gelen kafirler ediler ki: Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz"
(Hud) Ey kavmim!  dedi, ben beyinsiz değilim, akat ben âlemlerin  Rabbin'in gönderdiği bir ELÇİYİM.
 Size Rabb'imin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım.
" Sizi uyarmak için içinizden bir adam vasıtasıyla rabbinizden size bir zikir (kitap,vahiy)  gelmesine şaşırdınız mı?
 Düşünün  ki O sizi, Nuh kavminden  sonra onların yerine getirdi ve yaratılışta(güç ve kuvvet olarak)  sizi onlardan üstün kıldı.
 O halde Allah'ın nimetlerini hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz"
" Dediler ki: Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta oldukları (İlahları) bırakmamız için mi geldin?
(KAVİM HAYRET EDİYOR)
 Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğin (azabı) bize getir.
(Hud ) dedi ki:" Üzerinize rabbinizden bir azap ve bir  gazap  inmiştir.
 Haklarında Allah'ın (hidayette olduklarına dair) hiçbir  delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı kuru isimler (ilah, evliya, gavs)hususunda   benimle tartışıyor musunuz?  Bekleyin öyleyse,  şüphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!"
" Onu ve onunla beraber olanları rahmetimizle  kurtardık ve  ayetlerimizi yalanlayıp da iman etmeyenlerin kökünü kestik"(Araf, 65,,72)

5 Aralık 2016 Pazartesi

ALLAH'IN  ELÇİLERE VERDİĞİ DEĞER HİÇ KİMSE VEREMEZ ( 6. YAZI )
" Biz ELÇİLERİ ancak müjdeleyiciler  ve uyarıcılar  olarak göndeririz.
 Kim iman eder ve kendini düzeltirse onlara korku yoktur.
 Onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir"
(En'am, 48)
"Âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, yoldan  çıkmallarından dolayı onlar azap çekeceklerdir"
(En'am, 49)
 UYARI SADECE KUR'AN İLE OLACAK, AHİRETTE ALLAH'IN ŞEFAATİNDEN VE İNSANN KENDİ AMELİNDEN BAŞKA HİÇBİR ŞEY YOKTUR.
 "Rablerinin huzurunda toplanacaklarından  korkanları(O güne iman edenleri)
 Kur'an ile uyar onlar için Rablerinden  başka ne bir dost,  ne de bir şefaatçi  vardır, belki sakınırlar"
(En'am, 51)
"İnanıp da  da imanlarına herhangi bir zulüm (şirk)  bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır"
(En'am, 82 )
" İşte bu kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz  delillerimizdir.
  Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz.
 Şüphesiz ki senin Rabbin hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir"
(En'am, 83)
" Biz ona İshak ve (İshak'ın  oğlu)  Yakub'u'da armağan ettik, hepsini de doğru yola ilettik.  Daha önce de Nuh'u ve  O'nun soyundan DAVUD'U, SÜLEYMAN'I, EYYUB'U,  YUSUF'U, MUSA'YI ve HARUN'U doğru yola iletmiştik.
 Biz İyi davrananları işte böyle mükafatlandırırız"
(En'am, 84)
" ZEKERİYA, YAHYA, İSA ve İLYAS'I da doğru yola iletmiştik. Hepsi de iyilerdendir "
(En'am, 85)
" İSMAİL, ELYASA, YUNUS  ve LUT'U da  hidayete erdirdik.  Hepsini alemlere(insanlara)  üstün kıldık"(En'am, 86)
" İşte o ELÇİLER ALLAH'IN hidayet ettiği kimselerdir.
Sen de onların yoluna uy.
 De ki:
Ben buna (ELÇİLİK görevime) karşılık sizden bir ücret istemiyorum.
 Bu Kuran alemler(insanlar)  için ancak bir öğüttür"(En'am, 90)
İster direk hitap olsun,ister  dolaylı hitap olsun, zamir ile anma olsun, adını anarak olsun Allah ( cc) Muhterem ELÇİLERİNE Kur'an'da büyük değer vermiş,
Kur'an'ın dörtte birini onlara ayırmıştır.
(Allah'ın selamı hepsinin üzerine olsun)
ALLAH'IN ELÇİLERE VERDİĞİ DEĞER ( 7. YAZI)
 MUHAMMED ( ALEYHİSSELAM) SADECE İNSANLARA ELÇİ OLARAK GÖNDERİLMİŞTİR:
Halk arasında Allah Resulü'nün hem cinlere hem de inananlara ELÇİ gönderildiği ile alakalı inanç Kur'an açısından  batıl bir inançtır.
Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor.    
 " Ey Cin  ve insan topluluğu!
 İçinizden size ayetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair  sizi uyaran ELÇİLER gelmedi mi?
 Derler ki "kendi aleyhimize şahitlik ederiz" Dünya hayatı onları aldattı ve kafir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler"
(En'am, 130)
Yani cinlere de kendilerinden elçi gönderilmiştir.
 "Gerçek şu ki:
Halkı habersizken(ELÇİ göndermeden)  Rabbin haksızlık ile ülkeleri helak edici değildir"
(En'am, 131)
"De ki: Ey insanlar!  Gerçekten ben sizin hepinize,  göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın elçisiyim.
 O'ndan başka ilah yoktur,  o diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve Ümmi NEBİ'YE olan RESULÜNE ki o, Allah'a ve onun sözlerine İnanır, ona  iman edin ve O'na Uyun ki doğru yolu bulasınız"
(Âraf, 158)
"Biz seni bütün insanlara ancak MÜJDELEYİCİ ve UYARICI olarak GÖNDERDİK,fakat insanların çoğu bunu bilmezler"
(Sebe, 28)
(Resulüm! )
Biz SENİ âlemlere (insanlara) ancak rahmet olarak GÖNDERDİK "
(Enbiya, 107)
 KUR'AN'DAKİ BÜTÜN "ÂLEMLER" KELİMESİ "İNSANLAR "ANLAMINDA KULLANILMIŞTIR.
(Sana gelen iyilik Allah'tandır.
Başına gelen kötülük ise nefsindendir.
Seni insanlara ELÇİ gönderdik.Şahit olarak Allah yeter "
( Nisa, 79)
"Âlemlere(insanlara)  UYARICI olsun diye kulu MUHAMMED'E Furkan'ı indiren, göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan, hiç çocuk edinmeyen, mülkünde ortağı  bulunmayan,  her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden  Allah Yüceler yücesidir"
(Furkan, 1,2)
"Elbette kendilerine ELÇİ gönderilen kimseleri de, gönderilen ELÇİLERİ de mutlaka hesaba çekeceğiz"(Âraf, 6)
KUR'AN'DA ELÇİLERE VERİLEN DEĞER(5.YAZI)
"Senden önceki ELÇİLERLE de alay edilmiş, bu yüzden onlarla alay edenleri alay ettikleri şey  (azap) kuşatıvermişti"(En'am, 10)
 "De ki:  Yeryüzünde dolaşın, sonra (ELÇİLERİ) yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın" (En'am, 11)
 DİN VE HÜKÜM OLARAK KIYAMET GÜNÜNE KADAR UYARI SADECE  KUR'AN İLE YAPILACAKTIR:
 "De ki:  Hangi şey şehadetçe en büyüktür?
 De ki: (ALLAH'IN  ELÇİSİ  olduğuma dair) benimle sizin aranızda ALLAH şahittir.
Bu  KUR'AN BANA, kendisiyle sizi ve ULAŞTIĞI HERKESİ UYARMAM için VAHYOLUNDU.
"Yoksa siz,(EY MÜŞRİKLER) ALLAH ile beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik mi  ediyorsunuz?
 De ki: "Ben buna şahitlik etmem"
" O ancak bir tek ALLAH'TIR, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden kesinlikle uzağım" de"(En'am, 19)
ELÇİ SADECE ALLAH'TAN GELENİ TEBLİĞ ETTİĞİ İÇİN ONU YALANLAMAK, ASLINDA ALLAH'IN AYETLERİNE KARŞI GELMEK ANLAMINA GELİYOR:
 "Onların söylediklerinin hakikaten seni üzmekten olduğunu biliyoruz.
 Aslında onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler açıkça ALLAH'IN ayetlerini inkar ediyorlar"(En'am, 33)
(ÜZÜLME SEN ALLAH'I TEMSİL EDİYORSUN)
" Andolsun ki senden önceki ELÇİLER de  YALANLANMIŞTI. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler,  sonunda yardımımız onlara yetişti .
 ALLAH'IN kelimelerini ( kanunlarını)  değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur.
 Muhakkak ki ELÇİLERİN haberlerinden bazısı sana da  geldi "(En'am, 35)
ALLAH RESULÜ MUHAMMED (ALEYHİSSELAM) İNSANLARIN GÖZLERİYLE GÖREBİLECEKLERİ BİR MÜCİZE GÖSTERMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR.
 "Eğer onların yüz çevirmesi  sana ağır geldiyse,  yapabilirsen yerin içine inebileceğin bir tünel ya da göğe çıkabileceğin bir merdiven ara ki  onlara bir MUCİZE getiresin!
 ALLAH dileseydi elbette onları hidayet üzerinde toplayıp  birleştirirdi, o halde sakın cahillerden olma!"(En'am, 35)
" Ancak (samimiyetle) dinleyenler daveti kabul eder. Ölülere(müşriklere)  gelince, ALLAH onları diriltecek, sonra da ona döndürülecekler"(En'am, 36)
 "O'na rabbinden bir mucize indirilseydi ya! dediler.De ki:  Şüphesiz ALLAH MUCİZE indirmeye kâdirdir. Fakat onların çoğu bilmezler"(En'am, 37)
 "Andolsun ki, senden önceki ümmetlere de ELÇİLER gönderdik. Ardından boyun eğsinler diye onları darlık ve hastalıklara uğrattık"(En'am, 42)