UYDURMA DİN AFYONDUR
(3.YAZI)
Kur'an'ın yüzlerce âyetine baktığımızda şirk'in dinsizlik anlamında olmadığını rahatlıkla görebiliriz.
İbrahim ( a.s) Musa (a.s) İsa ( a.s) bütün Nebi ve elçilerin karşıtları dinsizler değil, şirk koşanlardı.
Aynen günümüz müşrikleri gibi içten, samimi bir şekilde olması gerekenden daha fazla Allah'a iman ederlerdi.
Hatta bir değil, birçok evliya ve İlâha kulluk ederlerdi.
Aslında İnsanların inanç ve karakterlerinde hiçbir zaman bir değişme meydana gelmemiştir.
Değişen zamandır, insanların inanç ve karakterleri değişmez.
Dolayısıyla Kur'an penceresinden baktığımızda Allah'a imanı olmayan kimseye müşrik denmeyeceğini görürüz.
Bununla ilgili âyetler çoktur.
(Müminün- 84, 85, 86, 87, 88, 89; Enfal-32)
Müşriklerin kulluk ettikleri ilâhları ve birçok mabudları vardır.
"Onlar, yardım göreceklerini umarak Allah'tan başka ilâhlar edindiler. Halbuki ilâhların onlara yardım etmeye güçleri yetmez. Aksine kendileri bunlar için yardıma hazır askerlerdir"
(Yasin-74,75)
Mesala, Yusuf (a.s) zindan arkadaşlarına şöyle sesleniyordu.
"Ey zindan arkadaşlarım! Çeşitli rabler edinmek mi daha hayırlı, yoksa gücüne karşı durulamaz olan bir tek Allah mı? Allah'ı bırakıp da ( yöresinde, berisinde ) taptıklarınız, sizin ve atalarınızın taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir. Allah onlar hakkında (evliya ve İlâh olduklarına dair) herhangi bir delil indirmemiştir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler"
( Yusuf- 39,40)
Müşrikler, bu evliya ve İlâhlara inanılması ve güvenilmesi gerektiğini söylüyor, dünya hayatında kendilerine şefaat edeceklerine inanıyorlardı.
Bundan dolayı, Kur'an'dan başka hiçbir kaynak kabul etmeyen muvahhidler olarak bizler yüce Allah hakkında nasıl bir inanca sahip isek, müşrikler de kendi evliya ve İlâhları hakkında aynı inanca sahiptirler.
Yani "müşrikler" dinlerine bağlıdırlar, ve dini bir kimliğe sahiptirler.
Fakat Allah tarafından indirilen vahyin ölçüleri açından batıl bir istikamete sapmış bulunmaktadırlar.
Dolayısıyla batıl din, dinsizlikten farklı bir keyfiyettir.
Şirk dini, tarihi binlerce asır öncesine giden kadim bir dindir ve dünya tarihinin belki de en eski dini olarak kabul edilmelidir.
Ölülere tapıcılık olarak Kur'an'ın anlattığı putperestlik ise şirkin eş anlamlısı değil, şirk dininin çeşitlerindendir.
Yoksa insanlar putlara değil, kendileri gibi canlı insanlara kulluk ediyorlardı.
"Ey müşrikler! Allah'ı bırakıp da ( yöresinde, berisinde) taptıklarınız sizler gibi kullardır. Onların ilah oldukları hakkında iddianızda) doğru iseniz onlara dua edin de size cevap versinler"
(Âraf-194)
Şirk dini, insanlık tarihi boyunca halkın büyük çoğunluğunun genel dini olarak hayata hakim olmuştur ki bunun çeşitlerinden biri de ölülere, putlarına ve türbelerine tapıcılık olarak karşımıza çıkıyor.
Bu nedenle puta tapıcılık rastgele çeşitli eşyalar yontmak ve onların önünde eğilmek değildir.
Bu temsiller, eserler, kaynaklar, şirk dininin takipçileri için son derece değerli ve kutsal bir değere sahiptir.
Yani bu putların Allah'ın kendilerine hulul ettiği veya Allah'ın kendisi oldukları inancındadırlar ya da bunlar Allah'ın evliyası, (dostları )vekilleri ve ona ulaşma önderleri olduklarını kesin bir şekilde iman ediyorlardı.
Netice itibariyle bu evliya ve İlâhlardan birinin hayatlarına mudahil yani dünya hayatında kendilerine şefaatçi olduğuna, hatta dünya hayatında her türlü tasarrufa sahip olduklarına iman ederlerdi.
Fakat Kur'an, müşriklere saldırdığı ya da onlarla diyaloğa girip onların inanç ve ahlaklarını kanadığı zaman; onlarla özel değil, genel ifadeler kullanarak muhatap alır.
Çünkü Kur'an, insanların zihinlerine yerleştirilmiş bulunan
"Allah'ın Resulleri sadece geçmiş zamanlarda var olan putperestlikle mücadele etmiştir"
anlayış ve inancını ortadan kaldırmak ve hanif dinin geçmişteki bütün Nebi ve Resul mücadelelerinde olduğu gibi tek amacının şirkin her türlüsünün kökünü kazımak olduğunu vurgulamak istemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder