10 Nisan 2020 Cuma

UYDURMA DİN AFYONDUR
(4.YAZI) 
ŞİA ve EHL-İ  SÜNNET ÂLİMLERİNE  KADİM BİR ÖRNEK
FERİSİLER:
Allah'ın Resulü İsa ( a.s) diğer Resuller gibi  vefat edinceye kadar çektiği çileler, yediği darbeler, uğradığı iftiralar, baskı ve eziyetler, hakaret ve ihanetler, annesinin maruz kaldığı çirkin ithamlar, evet bütün bu melanetler son derece dinlerine bağlı olan Ferisilerin elleriyle  yapılmıştır.
Ferisiler, o günün Şia ve Ehl-i Sünnet dininin  temsilcileri, uydurma dinin amansız savunucuları ve fanatikleriydiler.
Ferisiler,  maddeye tapan ateist ve materyalist değillerdi.
Ferisiler, merhamet, şefkat ve adaletin temsilcisi,  Allah'ın Resulü olan İsa (a.s) a ve ona tâbi  olanlara karşı,  uydurma şirk dininin müminleri ve varisleriydi.
İstisnasız bütün Resullerin karşısına aynı dindar  güruh dikilmiştir.
Şirk, vahiy dinine  ve Allah'a karşı büyük bir iftira  ve isyan  muvahhidlere karşı da ahmakça  bir karalama kampanyasıdır.
Şirk dininin en önemli amaçlarından bir tanesi şudur. 
Kutsal değerlere olan inancı kullanarak yani Allah ile aldatarak vahyin ortaya koyduğu İslam'ı tahrif edip,  bütün dini ve itikâdi ilkeleri bertaraf ederek mevcut tağuti durumu meşru göstermektir.
 Yani milletin inancını kullanarak "Sizin içinde bulunduğunuz kötü durum aslında olması gereken bir durumdur" inancını kabul ettirmek için çalışır.
Millete empoze ettiği "Sizin bu durumunuz, Allah'ın kaderinin ve yazgısının bir sonucudur, takdir-i ilahi böyle tecelli etmiş, yapacak bir şey yok, alın yazınız böyleymiş" batıl inancını tesis etmektir.
Aslında "kaza" ve "kader" Muaviye ve Yezid beslemesi muhaddis ve müctehidlerin bir ürünüdür.
Kader ve cebir inancını Emevi- Abbasi ehli Sünnet dininin muhaddis ve müctehidlerinin icat ettiğine tarih şahittir.
Bir aile, bir grup, dinci egemen bir sınıf  büyük bir çoğunluğu zorla her türlü  insani haklarından mahrum edip onlara karşı askeri, sözüm ona hukuki, ekonomik ve bürokratik imtiyazlar elde eder.
Ancak bu imtiyazları korumak ve kollamak o kadar kolay değildir.
Elinde devletin gücünü bulunduranlar her zaman bu zengin kaynakları tekeline almış ve halkın büyük çoğunluğunu en temel  haklardan mahrum bırakmıştır.
Ama bu adaletsizlik zamanla öyle bir hal alır ki;  mevcut sistem maddi güçlerle muhafaza edilemez hale gelir.
 İşte tam bu sırada şirk dini, mevcut durumu  koruma görevini üstlenir.
Bu şirk dininin görevlileri, vahyin ilim ve ahlakından  uzaklaştırılmış olan halkı, "başınıza ne geldiyse Allah'tan olduğuna, Allah'ın kaderinin böyle tecelli ettiğine" inandırmak ve kadere teslim olunması gerektiğini insanlara inandırırlar.
Şirk dininin kurucu ve korucu  takımı yani din  adamları tarihte her zaman el  üstünde tutulmuşlardır.
 Hatta bazı dönemlerde devlet adamlarından   daha etkili, daha  itibarlı ve daha varlıklı olmuşlardır. 
 Vatikan'da oturan Papa'ya, Yahudi  haham ve ahbara bir bakın,  Şii ve Sünni devletlerin ilim adamlarına bir bakın,   yurtlarına, okullarına, hastanelerine,  kurumlarına, vakıf ve derneklerine bir bakın.
 İslam toplumlarında uydurma dini anlatan ilahiyatçılar, cemaat liderleri, tarikat şeyhleri, diyanet,  kendilerini dinin  varisleri konumunda görenlere bir bakın.
Refah ve yaşantı bakımından devleti idare edenlerin dahi üzerinde bir hayat standardına sahip olduklarını göreceksiniz.
"O gün Rabbin  onları ve Allah'ın başka (onun yanında- berisinde)  taptıkları şeyleri toplar da, der ki: Şu kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yoldan çıktılar. Onlar: Seni tenzih ederiz.
Seni bırakıp da başka dostlar edinmek  bize yaraşmaz; fakat sen onlara ve  atalarına  o kadar bol nimet verdin ki, sonunda seni anmayı unuttular ve helâki  hak eden bir kavim oldular,  derler"
( Furkan- 17, 18)
Dolayısıyla şirk  dinin kaynağı cehalet ve ekonomidir.
İşte bu yüzden şirk dininin takipçileri vahye ve özgürlüğe, akıl ve mantığa,  tefekkür ve  sorgulamaya düşmandırlar.
Şirk, egemenlerin hakimiyetine, din adamlarının ahlaksızlığına, çoğunluğun mahrumiyet ve cehaletine dayanır.
 İşte bundan dolayı gayri meşru düzen, hayatını   garanti altına almak ve hakimiyetini  devamlı kılmak için dine ihtiyaç duyar.
 Bir milletin kendi isteğiyle, içinden gelerek, güle oynaya zulme  razı olması için uydurma afyon dininden  daha iyi bir rehber ve potansiyel bir güç yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder