28 Haziran 2019 Cuma

KUR'AN'IN ÖZELLİKLERİ
(23. YAZI)
Sonuç olarak:
Bütün bu gerçeklerden sonra biz  Allah'ın kelâmı Kur'an'ı Mübin için sözün gücünün merkezde olduğunu düşünmekteyiz.
Fakat sözün gücüne sahip olmayanlarında Kur'an'ı anlayamacaklarını da asla iddia etmiyoruz.
Aslında Kur'an'ı anlama Arapça dil kurallarını bilme ile ilgili değil, aklı kullanma ve tefekkür,  araştırma ve inceleme,  merak  ve sorgulama ile ilgili bir durumdur.
 Zaten günümüz insanı için söz sihrini ve  etkisini yitirmiş durumdadır.
Dolayısıyla sözün gücünü günümüz insanına kabul ettirmek kaybolmuş bir hayatın öyküsünü anlatmak gibi bir şeydir.
Ancak şunu da anlıyoruz ki söz,  gücünü yeniden kazandığında biz de yeniden yaşama kavuşmuş olacağız.
 Öyleyse önce söz'e can verilmeli.
 Sonrasında bizde Allah'ın kelâmı sayesinde  ilâhi bir ruh ve can bulacağız.
Goethe'nin dediği gibi "İlk başta eylem vardı. Çünkü başlangıçta söz vardı"
Kur'an'ı gerçek olarak yaşamanın ve korumanın aslı onu yürekte, hafızada, akılda, hayatta, mucadelede ve zihinde taşımaktır.
Yeri gelmişken burada Sokrates'in meşhur Phaidros diyaloğunda o küçük, ama oldukça önemli pasajına atıfta bulunmanın yararlı olacağını düşünmekteyiz.
Sözlü gelenek içinde yetişmiş olan Mısırlılara, mitolojide yazı tanrısı olarak anılan Theuth,  insanların geçmişlerini daha iyi hatırlamalarını  sağlayacak ve aynı zamanda "belleğin devası(Pharmakon)" olacak olan yazıyı önerir. Bu öneriye Mısır kralının  cevabı oldukça meşhurdur.
 Kral cevap verdi: Ey Theuth, sanatların  eşi benzeri bulunmaz efendisi!
Bir sanatın kuruluşuna gün yüzünü göstermeye muktedir adam başkadır, bu sanatın onu kullanacaklara fayda mı, yoksa zarar mı getireceğini takdir edilecek olan başka.
 Şu saatte, işte harflerin babası olan sen, kendilerine duyduğun sevgi dolayısıyla, onlardan yapacakları gerçek etkinin tam aksini bekliyorsun!
 İşte bu bilgiyi elde etmenin sonucu: Harfleri öğrenenler artık belleklerini işletmeyecekleri için, ruhları unutkan olacaktır.
 Yazıya güvendikleri için  etrafındaki şeyleri dışarıdan, yabancı izler sayesinde hatırlamaya çalışacaklar, içeriden kendi kendilerine hatırlayacakları yerde,  o halde sen bellek için değil, hatırlama için bir deva buldun.
Öğrenime gelince, sen öğrencilerine  ancak hakikatte benzer şeyleri öğretirsin, hakikatın kendisini değil, bunlar senin harflerin sayesinde, öğretimsiz  kalmalarına rağmen gırtlaklarına  kadar bilgiye gömülüdürler mi, çoğu zaman hiçbir şeyi doğru düşünmedikleri halde kendilerini binlerce şey  hakkında hüküm vermeye yetkin sanacaklardır"
(Jacgues Derrida'nın "Plato'nun Eczanesi" adlı makalesinden alınmıştır)
 Yukarıdaki paragrafta Kral, Şifa gibi görünen yazının gerçekte bir zehir olduğunu ifade etmektedir.
(Son)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder