16 Mayıs 2017 Salı

KUR'AN'A AYKIRI GELENEKLERİN ZARARLARI (2. YAZI)
ARKADAŞLAR!
 Mademki gelenekler ve hurafeler, hayatımızın en önemli hakimleri konumundadır.
Öyleyse ne yapıp edip Allah'ın kitabına aykırı olmayanları arkadaş edinmeye çalışmalıyız.
İnsanlık tarihi gösterdi ki,
 gelenekler ve hurafeler ipe benzer, her gün birer lifini örmek suretiyle sonunda hayatımızı etkileyen, kopması mümkün olmayan bir halat haline getiririz.
MESELA:
Ehli sünnet ve Şia mezheplerinde kutlanan uydurma geceler,
Hacerul-esved'in ( Hz İbrahim tarafından Kabe'nin inşası esnasında tavafin başlangıç noktasını belirlemek
 amacıyla yerleştirilen taşın adı) ölüm pahasına öpülmeye çalışılması, onu öpmenin sevap sayılması, onun hakkında olan rivayetler.
MESELA:
Ravzai Mutahhara olarak bilinen mescidi Nebevi'deki bir
 bölgenin cennet bahçelerinden bir bahçe olarak kabul edilmesi,
Şia ve Ehli sünnet mezheplerinde bulunan bunlar gibi binlerce,
  on binlerce hurafe ve geleneğin ümmetin hayatını olumsuz yönde etkilemesi, insanlar tarafından birer farz,
gerekli bir vecibe ve ibadet olarak telakki edilmesi, geleneklerin ne kadar kötü bir şöhretinin
 olduğunun  açık göstergesidir.
Kur'an'ın büyük bir bölümünün hurafe ve  gelenekleri
söküp atmak ile ilgili olduğunu hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamalıyız.
Bu sebeple gerek çocuklarımızda, gerekse kendimizde
 gelişen ve bizi etkisi altına alan  alışkanlıkların Allah Resulü'nün ahlakına ve Kur'an ilmine uygun olup olmadığını
  sürekli kontrol etmeliyiz.
Gelenekler ve hurafeler, bid'atlar ve uydurmalar önce hissedilmeyecek kadar zayıf, sonra kopmayacak kadar sağlam olurlar.
Bu yüzden
din adına  Kur'an'da olmayan bir şey mutlaka gelenek ve hurafedir.
Bir düşünürün dediği gibi
 "İnsanın bütün rahatlığı gelenek ve alışkanlıkta gizlidir, alıştığımız hoş olmayan bir şeyi bile kaybetmekten korkarız"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder