ŞİA'NIN İTİKADİ DURUMU ( 13. YAZI )
ĞADİR-İ HUM HADİSLERİ -2
İlk Şii müfessirlerden Furat el-Küfi 'nin naklettiği rivayete göre,
Resûlullah insanlara tebliğ etmesi için(Men küntu mevléhu fe Aliyyun mevléhu ) "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır" sözü vahyedilmiş fakat Allah'ın Resulü insanlardan utanıp bu sözü tebliğ etmemiş,
bunun üzerine şu ayeti kerime nazil olmuştur. "Ey Elçi! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Eğer bunu yapmazsan onun Risalet görevini yapmamış olursun.
"Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah kafirler topluluğunu doğru yola iletmez"( Maide 67)
( Furat el Küfi 130)
Yüce Allah'ın Resulullah'a namaz, zekat, oruç, haccı açıkladığı gibi Hz Ali'nin velayetini de Mü'minlere açıklaması için emrettiği fakat Resulullah'ın bu konuda sıkıldığı, utandığı ve bu konuyu açıklamak konusunda zorlandığı, kavminin dinden dönmelerinden ve onu yalanlamalarından korktuğu ve bunun üzerine Yukarıdaki meali yazılı
Maide Suresi 67 nci ayeti kerimesi nazil olduğu ve velayetin son farz olduğu hakkında ayrıca bakınız,( el Küleyni 1, 389:
Mesudi, İsbatul Vasiyye -132 133 :
Numan, De'aim 14-15 )
Bazı Şii alimlere göre bu ayette tebliğ edilmesi gereken şey, Ali Bin Ebi Talib'in hilafetidir.
Allah resulü, takiyye için eşi Aişe'den bazı şeyleri gizlemiş,
Bu yüzden de Cenabı Allah onu ikaz etmiştir. (et- Tabersi Mecmaul - Bayan 3, 344)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder