3 Eylül 2016 Cumartesi

ŞİA'NIN İTİKADİ DURUMU ( 13. YAZI )
         ĞADİR-İ HUM HADİSLERİ -2
İlk Şii müfessirlerden  Furat el-Küfi 'nin  naklettiği rivayete göre,
 Resûlullah insanlara tebliğ etmesi için(Men küntu mevléhu fe Aliyyun mevléhu ) "Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır" sözü vahyedilmiş  fakat Allah'ın Resulü insanlardan utanıp bu sözü tebliğ  etmemiş,
 bunun üzerine şu ayeti kerime nazil olmuştur. "Ey Elçi! Rabbinden sana indirileni tebliğ et!  Eğer bunu yapmazsan onun Risalet görevini yapmamış olursun.
"Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah kafirler topluluğunu doğru yola iletmez"( Maide 67)
( Furat el Küfi  130)
 Yüce Allah'ın Resulullah'a namaz, zekat, oruç, haccı açıkladığı gibi Hz Ali'nin velayetini de Mü'minlere  açıklaması için emrettiği fakat Resulullah'ın bu konuda sıkıldığı, utandığı  ve bu konuyu açıklamak konusunda zorlandığı,  kavminin  dinden  dönmelerinden ve onu yalanlamalarından  korktuğu ve bunun üzerine Yukarıdaki meali yazılı
Maide Suresi 67 nci ayeti kerimesi nazil olduğu ve velayetin son farz olduğu  hakkında ayrıca bakınız,( el Küleyni 1, 389:
 Mesudi, İsbatul Vasiyye -132  133 :
 Numan, De'aim  14-15 )
Bazı Şii  alimlere göre bu ayette tebliğ edilmesi gereken şey,  Ali Bin Ebi Talib'in hilafetidir.
 Allah resulü,  takiyye için eşi  Aişe'den bazı şeyleri gizlemiş,
 Bu yüzden de Cenabı Allah onu ikaz  etmiştir.  (et- Tabersi Mecmaul - Bayan 3, 344)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder