KUR'AN'DAN KOPUŞ'UN TARİHİ SEYRİ (2.YAZI)
Rahman ve Rahim olan Allah Kur'an'ı Mübin'de şöyle buyuruyor " Müşrikler sana vahyettiğimizden başka bir şeyi yalan yere bize İsnat etmen için seni, neredeyse, sana vahyettiğimizden saptıracaklar ve Ancak o takdirde seni candan dost kabul edeceklerdi. Eğer seni sebatkar kılmasaydık gerçekten, neredeyse onlara birazcık meyledecektin. O zaman, hiç şüphesiz sana hayatın ve ölümün sıkıntılarını kat kat tattırırdık, sonra bize karşı kendin için bir yardımcı da bulamazdın"( İsra, 73, 74, 75) Vahiy o kadar önemli ki, bırakın Buhari'yi,Müslim'i, Tirmizi'yi, İbni Mace'yi, Ebu Davud'u, İmam'ı Malik'i,Nesai'yi- Muhammed ( Aleyhisselam ) dan bile koruma altına alınmıştır. Allah ( cc )Şöyle ferman buyuruyor " " Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine kasem olsun ki, hiç şüphesiz o (Kur'an), çok şerefli bir elçin'in sözüdür." (Sözün asıl sahibi Şüphesiz Cenabı Allah'tır. Elçi aracılığı ile tebliğ edildiğinden "söz" elçiye nispet edilmiştir)Ve o bir şair sözü değildir. Ne de az iman ediyorsunuz.Bir kahin sözü de değildir (o). Ne de az düşünüyorsunuz.O , alemlerin rabbi tarafından indirilmiştir. Eğer (Muhammed) Bize atfen bazı sözler uydurmuş olsaydı. Elbette onu kıskıvrak yakalardık.Sonra onun can damarını koparırdık ( onu yaşatmazdık) Hiçbiriniz buna mani de olamazdınız.Doğrusu o (Kur'an) takva sahipleri için bir öğüttür.İçinizden onu yalan sayanlar bulunduğunu şüphesiz bilmekteyiz. Muhakkak o, kafirler için bir iç yarasıdır. Ve O, gerçekten kat'i bilginin ta kendisidir. O halde, ulu Rabb'inin adını yüceltip noksanlıklardan tenzih et"( Hakka 40,, 52) Dolayısıyla,İslam tarihinde dini esasları ve uygulamaları oluşturmada insanların katkısı artınca hicri ikinci asrın sonlarına doğru doğal olarak farklılıklar çoğalmış, bunun sonucunda mezhepler doğmaya ve yavaş yavaş kurumsallaşmaya başlamıştır. İnsanlar artık tamamen Kur'anı bir kenara bırakarak, daha doğrusu hiç duymadıkları Allah'ın kitabını terk ederek imamların ortaya koyduğu değerlerle yetinmişlerdir.Ameli mezheplerin yanında itikadi mezheplerin de ortaya çıkması durumu daha da vahim hale getirmiş, karmaşa alabildiğine artmıştır.Artık İslam dinine mensup olduğunu iddia edenler sadece tâbi olduğu mezhep imamının doğrularıyla yetinmiş, halkın üzerinde otorite ve etkin kaynak rivayetler ve bunlara bağlı altından kalkılamaz olan fıkıh dini ve kaideleri olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder