30 Haziran 2016 Perşembe, 00:47 UTC+03
MİSYONER (6. YAZI ) Misyonerlik Cemiyetinden Herbert'e verilen görev Bektaşilik tarikatını öğrenmek olduğundan O da benim gibi yetiştirildikten, yani sünniliğe, dört mezhebin künhüne (özüne) Vakıf olduktan sonra Konya'ya gönderildi. Adı geçen İngilizliğe taban Tabana zıt olarak neşeli, şen şakrak biriydi. Rind meşrepliği sever, akşamcılığa bayılır, dünyalığa önem vermez, kimse aleyhinde ağzını açmaz, her şeyi "Eyvallah" diyerek hoş gören bir adam olduğundan zaten yaratılışça Bektaşi idi.Şiire merakı gerektiğinden fazla olan Herbert, Türkçe, Arapça ve Farsça birçok kasideler, mersiyeler, methiyeler ezberlemişti.Sırası düştükçe onlardan birini okurdu. Mr. Herbert'in müslümanca adı Mehmet Ali idi. Mehmet Ali Her akşam kahvehane ve bozahanelere devam etti.Orada rastladığı adamlarla dost oldu. Çünkü Türkiye'deki meyhanelerde bir- iki kadeh rakı yuvarladıktan sonra insan önüne gelenle dost olur.Herbert hemen her gece dostlarına ikramda bulundu ve bu yolda pek çok para harcadı.Özellikle Kafalar bir miktar döndükten sonra Herbert bütün ustalığını ve yeteneğini ortaya koyarak, oranın müdavimlerine (Corde de vibrante) onların can alıcı noktalarına temas eden sözler söylemeye başlar ve ardından bir -iki mersiye okudu. Herbert'ın her hali dostlarının sevgisini kazanmasına ve kalplerinde muhabbet duymalarına sebep olurdu.Erenlerden biri," adına kurban olayım Mehmet Ali, imanım, Sen doğuştan canlardansın, hem Ervahlar ( Ruhen olgunlaşmamışlar) arasında yerin yoktur. Noksanın nasip almamandır. Haydi, pir evine gidelim, o merasimi de yapalim olsun bitsin, dedi. Orada bulunanlar bu teklifi alkışladı. Herbert, yani Mehmet Ali'de 'Hay hay' gidelim, Canıma Minnettir, ehlibeyte, Âli abâya canım feda' dedi.Iki üç gün içerisinde âdetten olan yiyecekler Hazırlandı ve hediyeler alındı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder